1 Aralık 2019 yılında hayatımıza giren korona ile dünyaya bakış açımız değişti, kendimize yöneliş başladı, ömrümüzün ne kadar kısa olduğunu anladık. Ve en önemlisi sadece doktorda, dişçide gördüğümüz maskeyle tanışmış olduk. Londra Hijyen ve Tropik Tıp Okulu'ndan Uluslararası Kamu Sağlığı Profesörü Jimmy Whitworth, "Maskelerin çok etkili olduğuna dair çok az kanıt var. Maskelerin en etkili olduğu nokta, hasta kişilerin takıp bunu başkalarına bulaştırma riskini azaltması" diyor. Independent, koronavirüsün bedene gözlerden girebileceğine dair uyarılara da dikkat çekerek maskenin bir garanti sağlamadığını vurguluyor.
Hollanda'da koronanın başlangıcından itibaren 13 yaş ve altı çocuklara maske yasaktı. Hiç takmadılar. Biz yetişkinler için de kapalı alanlarda mecburiydi. Gökyüzünü gördüğümüz yerlerde maske takmadık. 1 hafta öncesi de tüm yasaklar kalktı. Türkiye'de okul hayatına yeni başlayan çocukların sınıfta maskeyle durması beni çok rahatsız etti. Dışarıda bile takmaları mecbur olan , nefes almakta zorlanan evlatlarımızın en azından sınıfta özgür olmalarını isterdim. Burun ve ağzın maske ile kapatılmasının solunan havadaki karbondioksiti arttırıp artırmadığı sorusuna cevap bulabilmek için yeni bir çalışma yapıldı.
Araştırmacılar, çocuklar tarafından bildirilen şikâyetlerin çoğunun solunan havadaki yüksek karbondioksit seviyelerinin sonuçları olarak değerlendirilebileceğini düşünüyor.
Bunun sebebi, nefesle verilen karbondioksiti kısa bir süre sonra toplayan maskelerin ölü boşluk hacmidir.
Bu karbondioksit temiz hava ile karışır ve maske altında solunan havanın karbon dioksit miktarını artırır. Bu da karbondioksit yüksekliğine denk bozukluklara yol açabilir.
Son zamanlarda yapılan bir incelemede de, bu tür maskelerin olumsuz etkileri için yeterli delil olduğu sonucuna varılmıştır.
Türkiye'de salgından önce cerrahlar üzerinde yapılan bir çalışmada, ameliyat süresi uzadıkça oksijen satürasyonundaki düşmenin arttığı ve 35 yaşın üzerinde olan cerrahlarda oksijen satürasyonundaki azalmanın daha fazla olduğu gösterilmişti.
Uzmanlar, araştırmalarını "çocukların yüz maskesi takmaya zorlanmaması gerektiği" sözleriyle değerlendiriyorlar. 3-12 yaş arasındaki bir çocuk 12-18 yaş arası bir çocuktan ortalama iki kat daha sık nefes alıp verir. Bunun en büyük sebebi akciğer hacminin daha az olmasıdır.
Yetişkinlerde 300-500 mililitre olan soluma hacmi çocuklarda beden ağırlığı başına 5-8 mililitredir. Yani 25 kilo olan bir çocuk normal solunum yaptığında 125-200 mililitre hava alıp verir.
Bu çocuk maske taktığında, maske ve yüz arasında "ölü hacim" diyebileceğimiz bir boşluk oluşur. Dışarı verilen havanın bir kısmı burada kalır ve sonraki nefes alışta, gerisin geriye içeri alınır.
Küçük yaşlarda daha sık ve daha küçük hacimlerde soluma yapıldığı için, bu ölü alandaki havanın tazelenmesi kısıtlanır. Kısa bir kullanım süresi bile yeterli oksijen alınamaması durumu yaratabilir. Bu yaştaki çocuklar etrafta gördüklerini taklit ettikleri için, rahatsız bile olsalar, gururla maskelerini takarlar. Küçük çocuklarınıza maske takmayın, taktırmayın.
Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıkları koordine etmeli. Ana ve ilkokulda maske takmaya gerek yok, "Grip/soğuk algınlığı olanlar gelmesin" demeleri gerekiyor.
Çocuklara zarar vermese bile, 40-50 kişinin dolduğu sınıfta o maskeler işe yaramayacaktır. Güzel ülkemde maskesiz günlere inşallah.
- Avrupa çıkarması / 10.11.2022
- Birlik ve beraberlik mayası / 20.04.2022
- Z Raporu / 02.01.2022
- Maske / 02.10.2021
- Var bi hayalimiz / 14.09.2021
- Gurbetçinin çilesi / 24.08.2021
- Eşrefi Mahluk / 03.07.2021
- Kadın, insanlığın şerefidir / 12.05.2021
- Milli Devlet ve kadın-3 / 06.05.2021