Bir kez daha bir yılın sonuna geldik.
Bir kez daha, göklerin ve yerlerin yaratıldığı günden beri sayıları on iki olan aylardan sonuncusunun sonuna eriştik.
Gençlerimiz bir yaş daha büyüdü, bir yaş daha olgunlaştı, yaşlılarımız ise geride bıraktıkları yıllara birini daha ilave ettiler.
Bir yıl biterken ve öteki yıl başlarken düşünen insanlar, akıl nimetini yerli yerinde kullanabilen insanlar, arkalarında biriken yılların demetini seyrederken eksiklerini görürler, yapmaları gerektiği halde yapmadıklarını tesbit ederler ve yeni yılda vakit kaybetmeden tamirata başlarlar.
Ufukta beliren yeni yıl, biten yılın eksiklerini gidermek, söküklerini onarmak, aksaklıklarını tamir etmek için bulunmaz bir fırsat bilinmeli ve öylece değerlendirilmelidir.
Yıl içinde bir takım sıkıntılar yaşayanlar, bazı hastalıklara düçar olanlar kesinlikle hayata küsmeden ve asla umutları kesmeden ve yeniden daha kuvvetle hayata sarılmalı 'dünya ahiretin tarlasıdır' tespitini kulaklarına küpe yaparak bu tarlaya yeni yeni tohumlar atmalıdırlar.
Geçen yıl içinde, geçen yıllar içinde 'uydum kalabalığa' diyerek gafleti tercih edenler, uzun uykulara yenilenler, gelen yeni yıl ile birlikte derhal gafletten uyanmalı, doğrulup ayağa kalkmalı ve henüz can bedende iken inim inim inleyen mazlumlara el uzatmanın yollarını aramalıdırlar.
"Gafleti çok olanın devleti yok olur" ikazını yeni aldığı ajandasının en başına yazmalı ve gaflet yüzünden, düşünmeyi terk etme yüzünden milletlerin başına gelen felaketleri inceleyip ibret almalı ve dahi tedbir almalıdır.
Hiç kimsenin hayata küsme hakkı olmadığı gibi gelecekten umut kesmeye de asla hakkı yoktur.
Kimin etrafı karanlıksa, kimin ufukları karanlıksa bilmelidir ki bu karanlığın sebebi kendi tembelliğidir, kendi gafletidir ve bir mum yakmayı akıl edemeyişidir.
Bu noktada durup, seksen ikinci vefat yıldönümünde nice Yasin'ler armağan ettiğimiz merhum Mehmet Akif Ersoy'a kulak vermemiz yerinde olacaktır:
"Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak...
Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.
Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle.
İmânı olan kimse gebermez bu ölümle:
Ey dipdiri meyyit, 'iki el bir baş içindir.'
Davransana... Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin.
Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın?
Esbâbı elinden atarak ye'se yapıştın!
Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan
Tek bir ışık olsun buluver... Kalma yolundan.
Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
Herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayâtın
Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?
Ye's öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me'yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar
Lânetleme bir ukde-i hâtır ki: çözülmez...
En korkulu câni gibi ye'sin yüzü gülmez!
Mâdâm ki alçaklığı bir, ye's ile sirkin;
Mâdâm ki ondan daha mel'un daha çirkin
Bir seyyie yoktur sana; ey unsur- îman,
Nevmid olarak rahmet-i mev'ûd-u Hudâ'dan,
Hüsrâna rıza verme... Çalış... Azmi bırakma;
Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!
Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş...
Sesler de: 'Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş! '
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
Tek kol da yapışsam demiyor bir tarafından!
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...
Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.
Feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır!
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
'İş bitti... Sebâtın sonu yoktur! ' deme, yılma.
Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025