Bundan önceki iki yazımızda "diyalog çarpmış yamyassı olmuş" başlığı altında bir diyalog sevdalısı profesörün, Vatikan'ın projesi olan dinlerarası diyalog çalışmalarının güya meyvelerini sayarken yaptığı tahrifattan ve tahribattan söz etmiştik.
"Tarih Boyunca Dinlerarası Diyalog" adlı kitabın sahibi Davut Aydüz; "Hıristiyan Müslüman çerçevesi" diye bir tanım ortaya atıyor ki kanaatimizce bu yaklaşım, bu tanımla; Fatih'in toplarının Bizans surlarında açtığı yaralardan daha derin yaralar açacaktır, ehli sünnet inancında. Bir insan, ya Müslimdir ya da gayri Müslimdir. Bir kişinin hem Müslim hem de gayri Müslim olabilme durumu da diyaloğa çarpılmış olan ekibin ortaya attığı saçma-sapan, ipe-sapa gelmez ve düşmanların ekmeğine yağ süren cinsten bir saçmalama örneğidir.
Bu diyalog ekibi, bu işe o kadar kilitlenmiş, o kadar kurgulanmış, ayarlanmış ki, neredeyse okudukları her ayeti, Peygamberimizin attığı her adımı, sarfettiği her kelamı dinlerarası diyalog çalışmalarına bir delil, bir mesned gösterecekler. Halbuki, Kur'an'ın mesajında da, o son kitabın tebliğcisi son peygamberin hayatında da bunların anladığı ve tatbik ettiği şekliyle diyaloğun ne izi, ne de tozu var.
İslam'ın ruhunda, İslam Peygamberinin hayatında, haşa; papalık konseyi misyonunun bir parçası olmak tasvip görmez, o misyonun tahakkunu arzu etmek haşa kabul görmez. Papalık konseyi misyonunun tahakkuku için aciz yardımlarını takdim etmek için Vatikan'ın yolunu tutmak, tutarsızlığın, çelişkinin en büyüğüdür. Yukarda sözünü ettiğimiz Davut Aydüz'ün bir orijinal tesbitini daha buraya alıyorum, güler misiniz, ağlar mısınız tercih sizin.
"Gayba iman eden, namazı dosdoğru kılan ve rızık olarak verdiklerimizden infakta bulunanlar. Aynı zamanda sana ve senden önceki (peygamberlere) indirilenlere iman edenler. Onlar ahirette de kesin bir yakin içindedirler" (Bakara: 3-4).
Kur'an, bu ayetleriyle bizi, çok yumuşak ve biraz da kapalı bir üslup kullanarak, geçmiş Peygamberleri ve onlara indirileni kabule çağırır. Daha Kur'an'ın başında, ondan istifade için böyle bir şartın getirilmesi, Ehl-i Kitapla diyaloğun çok önemli olduğunun göstergesidir."
Zırvanın böylesine ne denir, bilmiyoruz ki!
"Tarih Boyunca Dinlerarası Diyalog" adlı kitabın sahibi Davut Aydüz; "Hıristiyan Müslüman çerçevesi" diye bir tanım ortaya atıyor ki kanaatimizce bu yaklaşım, bu tanımla; Fatih'in toplarının Bizans surlarında açtığı yaralardan daha derin yaralar açacaktır, ehli sünnet inancında. Bir insan, ya Müslimdir ya da gayri Müslimdir. Bir kişinin hem Müslim hem de gayri Müslim olabilme durumu da diyaloğa çarpılmış olan ekibin ortaya attığı saçma-sapan, ipe-sapa gelmez ve düşmanların ekmeğine yağ süren cinsten bir saçmalama örneğidir.
Bu diyalog ekibi, bu işe o kadar kilitlenmiş, o kadar kurgulanmış, ayarlanmış ki, neredeyse okudukları her ayeti, Peygamberimizin attığı her adımı, sarfettiği her kelamı dinlerarası diyalog çalışmalarına bir delil, bir mesned gösterecekler. Halbuki, Kur'an'ın mesajında da, o son kitabın tebliğcisi son peygamberin hayatında da bunların anladığı ve tatbik ettiği şekliyle diyaloğun ne izi, ne de tozu var.
İslam'ın ruhunda, İslam Peygamberinin hayatında, haşa; papalık konseyi misyonunun bir parçası olmak tasvip görmez, o misyonun tahakkunu arzu etmek haşa kabul görmez. Papalık konseyi misyonunun tahakkuku için aciz yardımlarını takdim etmek için Vatikan'ın yolunu tutmak, tutarsızlığın, çelişkinin en büyüğüdür. Yukarda sözünü ettiğimiz Davut Aydüz'ün bir orijinal tesbitini daha buraya alıyorum, güler misiniz, ağlar mısınız tercih sizin.
"Gayba iman eden, namazı dosdoğru kılan ve rızık olarak verdiklerimizden infakta bulunanlar. Aynı zamanda sana ve senden önceki (peygamberlere) indirilenlere iman edenler. Onlar ahirette de kesin bir yakin içindedirler" (Bakara: 3-4).
Kur'an, bu ayetleriyle bizi, çok yumuşak ve biraz da kapalı bir üslup kullanarak, geçmiş Peygamberleri ve onlara indirileni kabule çağırır. Daha Kur'an'ın başında, ondan istifade için böyle bir şartın getirilmesi, Ehl-i Kitapla diyaloğun çok önemli olduğunun göstergesidir."
Zırvanın böylesine ne denir, bilmiyoruz ki!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025