Bu aralar Türk dizileri pek revaçta. Her televizyon kanalı yeni yayın dönemine bir düzine yeni diziyle giriyor. Televizyon seyretmek için, televizyonun karşısına geçtiğiniz vakit, bu dizilere rastlamamanız mümkün değil. Çünkü haftanın her gününe en az üç dört dizi düşüyor. Açıkçası yoğun gündem arasında televizyon seyretmeye pek de zaman bulamıyoruz. Ama geçen yayın döneminde bütün bölümlerini takip etmeye özen gösterdiğim özel bir dizi vardı: Kurtlar Vadisi. Gaffar Okkan suikastını anlatan "Bumerang Cehennemi" filminin ve "Deli Yürek" dizisinin mimarı olan Osman Sınav'ın yönetmenliğini yaptığı bu dizide Türkiye'nin yeraltı gündemi anlatılmaya çalışılıyor. "Bu bir mafya dizisidir" sloganının kullanıldığı dizinin senaristleri arasında Raci Şaşmaz ve Konsept danışmanı olarak da Soner Yalçın bulunuyor. Dizide çok önemli mesajlar verildiği gibi, Türkiye'deki bazı kuruluşların ne tür bir misyon yüklendikleri ve ne tür kirli ilişkilere bulaştıkları farklı isimler ve kurumlar altında verilmeye çalışılıyor. Mesela bir Kurtlar Konseyi var dizide. Bu konsey Türkiye'nin en zengin para babalarından oluşuyor. Türkiye'yi perde arkasından yöneten bu konseyde, farklı bir birliktelik, ortaklık ve kardeşlik argümanı kullanılıyor. Bu argüman daha çok Yahudi- siyonist- masonik bir biraderlik anlayışına benziyor. Türkiye'de ne kadar kirli iş varsa; kumarhanelerden faili meçhul cinayetlere, haraca kesilen büyük fabrikalardan uyuşturucu kaçakçılığına, Kuzey Irak'taki peşmergelere satılan ağır silahlardan İsrail'le yürütülen gizli görüşmelere, ABD'li gizli ve açık yetkililerle yapılan pazarlıklardan Kuzey Kore'de yürütülen faaliyetlere kadar, geniş bir faaliyet alanı bulunuyor bu Kurtlar Konseyi'nin. Kurtlar Konseyi'nin her bir üyesinin farklı bir bölgesi ve işi var. Bir üyesi uyuşturucu işiyle uğraşırken, diğer bir üyesi kumarhaneleri idare ediyor, başka bir üye de silah kaçakçılığını idare ediyor. Biri diğerinin işine karıştı mı, kıyametler kopuyor. Kurtlar Konseyi'nin bir de lideri var: Baron. Baron çok gizemli bir kişilik. Dizi aynı zamanda gerçek gündemi de yakından takip ettiği için oldukça güncel gelişmelere değiniyor. Mesela ABD'nin Irak'ı işgali sırasında Türkiye'nin ABD yanında savaşa girmesi için yoğun baskıların yapıldığı dönemde, Kurtlar Konseyi'nin lideri Baron gazetelere şu demeci veriyor: "Türkiye totaliter rejimlerin yanında yer alamaz." Ve Baron aynı günlerde Kuzey Kore ile gizli bir nükleer silah anlaşması yapıyor.
Anlayacağınız dizi oldukça akıcı ve güncel. Yeni yayın dönemindeki bölümleri daha başlamadı ama yine yoğun bir gündemle ekranlara çıkacağına kuşkum yok.
***
Önceki gün TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan'ın Çeşme Altınyunus Oteli'nde düzenlenen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında yaptığı konuşmaya oldukça şaşırdım. Özilhan Türkiye'nin Irak'a asker göndermesine karşı çıkıyordu. Aynı Özilhan ABD'nin Irak işgali öncesinde Türkiye'nin de ABD'nin yanında işgale ortak olması için epey çaba sarfetmişti. Hatta çok ciddi bir lobi faaliyeti bile yapmıştı. Türk askerinin bu şekilde Irak'a gönderilmesine ben de karşıyım ama ben ve benim gibi karşı olanlarla Tuncay Özilhan'ın karşı oluşu arasında önemli bir fark var. Ben ve benim gibi Türk askerinin Irak'a gönderilmesine karşı olanlar, savaş öncesindeki tezkere sırasında da aynı tavrı sergilemiştik. Ama Özilhan o gün Türk askerinin gönderilmesini, bugün gönderilmemesini istiyor. O günle bugün arasında demek ki, TÜSİAD açısından birçok denge değişmiş. Bugün Irak'ta Kürt peşmergeler hakim ve Irak ticareti de bu peşmergeler teslim. TÜSİAD da ticari bir kuruluş. İşte aramızdaki fark bu.
Anlayacağınız dizi oldukça akıcı ve güncel. Yeni yayın dönemindeki bölümleri daha başlamadı ama yine yoğun bir gündemle ekranlara çıkacağına kuşkum yok.
***
Önceki gün TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan'ın Çeşme Altınyunus Oteli'nde düzenlenen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında yaptığı konuşmaya oldukça şaşırdım. Özilhan Türkiye'nin Irak'a asker göndermesine karşı çıkıyordu. Aynı Özilhan ABD'nin Irak işgali öncesinde Türkiye'nin de ABD'nin yanında işgale ortak olması için epey çaba sarfetmişti. Hatta çok ciddi bir lobi faaliyeti bile yapmıştı. Türk askerinin bu şekilde Irak'a gönderilmesine ben de karşıyım ama ben ve benim gibi karşı olanlarla Tuncay Özilhan'ın karşı oluşu arasında önemli bir fark var. Ben ve benim gibi Türk askerinin Irak'a gönderilmesine karşı olanlar, savaş öncesindeki tezkere sırasında da aynı tavrı sergilemiştik. Ama Özilhan o gün Türk askerinin gönderilmesini, bugün gönderilmemesini istiyor. O günle bugün arasında demek ki, TÜSİAD açısından birçok denge değişmiş. Bugün Irak'ta Kürt peşmergeler hakim ve Irak ticareti de bu peşmergeler teslim. TÜSİAD da ticari bir kuruluş. İşte aramızdaki fark bu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012