Milletimizin dini İslam'dır. Amenna ve saddakna doğrudur. Ancak siz dininizi bilmez ve yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız. Nefsinize uyarak yaptığınız tüm gayri İslami olan amellerinizi hak kabul edersiniz. İslam'ın şartı beş, imanın şartı altı diyerek yersiniz her türlü haltı, sonra ben Müslümanım der, en takvası zannedersiniz kendinizi.
Bu şartları koyan kim, o şartlara uyan kim? Başkasına geldi mi Allah var Müslüman etme dersin, sen yaptın mı şartları kendine uydurmaya kalkarsın. Allah'tan (c.c.) da hiç korkmazsın. Emanet edilene göz koyarsın yakalanınca bir bahane bularak haksızlığı savunursun, hatta seni sevenler bile hakkı örtmek için elli bin bahane üretirler. Hele hele öyle bir fetbazlar ve yüzsüzler de var ki, hakkı talep edenlere karşı suç isnat ederek olayı bastırmaya kalkarlar.
İnsanlar Allah'ın kul'u dur. İnsan olan İnsana kul olmaz. Misal, işçi patronun menfaatini tabi ki savunur ancak, patronun halka hainlik yapıyorsa, hakkına giriyorsa sen bu haksızlığa susamazsın. Bu, bizim dinimizin emridir. Ancak toplum o kadar yozlaştı ve bozuldu ki, iki kuruşluk dünya menfaati için insanlar Allah'ın değil patronun kul'u olmayı tercih ediyorlar.
Memur, devletin hakkını gözetmelidir. Çünkü devlet malı vakıf malıdır. Hz. Süleyman'dan (a.s.) bir örnek vererek anlatalım; Hz. Süleyman (a.s.) bir gün bir serçe kuşu ile bir konuyu konuşuyordu. Sohbet esnasında konu Hz. Süleyman'ın muhteşem saltanatına gelince serçe Hz. Süleyman'a dedi ki:
"İstersem senin saltanatını alaşağı eder yıkarım!" Hz. Süleyman (a.s.) gülerek: "Bunu nasıl yapacaksın bakalım" diye sorunca Serçe: "Çok kolay. Gider bir vakıf arazisine konar ve kendimi vakıf arazisinin toprağına iyice bularım. Sonra gelir senin özel mülküne konar ve kendimi silkelerim." Bunu deyince Hz. Süleyman (a.s.) birden ciddileşir ve: "Haklısın böyle yaparsan saltanatımın alaşağı olmasına sebep olursun" deyip tartışmaya teslim olur.
Şimdi bir makama gelen insan, bu makamın sahibi olduğunu sanarak emanete ihanet ediyorsa, bazı insanlar da menfaatleri için bu hıyanet eden memurları türlü bahaneler ile özellikle de hak arayanlara karşı suç isnat ederek savunuyorlarsa ne olur bu insanların hali!
Hz. Süleyman (a.s.) peygamber olmasına rağmen vakıf arazisinin tozunun dahi kendi sarayına düşmesinden korkuyor. Hakkı, adaleti, iffeti, namusu ayaklar atına alarak halkın emanetlerine ihanet eden insanlar ve menfaati için bu ihanetlere destek vererek adeta bunlara kul olan insanlar Allah'tan hiç korkmuyorlar. Çünkü Allah'tan (c.c.) hiç haberleri yok. Bu tip insanlar nefislerini rableri edinmişlerdir, fakat farkında değildirler.
Allah (c.c.), "verdikleri taahhütlerini ve yeminlerini, servet, makam, mevki gibi geçici dünya menfaatlerine, birkaç pula değişenlerin, işte onların âhirette, ebedî yurtta nasipleri yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onların yüzüne de bakmayacaktır, onları günahlarından arındırmayacak, vicdanlarını temizlemeyecektir. Onlara can yakıp inleten müthiş bir azap vardır," buyurmaktadır. (Alî-imran: 77)
"Onlar dünya hayatını âhirete tercih ettiler." (Nahl: 107)
"Amelleri Tihame Dağı kadar büyük olan nice topluluklar vardır ki kıyamet günü haşredilecekler ve Cehenneme atılmaları emredilecek. Bunlar namaz kılarlar, oruç tutarlar, geceleri çok az uyurlardı. Ama kendilerine azıcık bir dünyalık arz edildi mi dört elle sarılırlardı." (Hadis-i şerif, Irakî, Muğni lll. 204)
"Bir kimse hakkında, 'ne kadar kahraman zâttır, ne kadar zarif kişidir, o ne kadar akıllı kimsedir' diye övülür. Hâlbuki onun kalbinde hardal tanesi kadar iman yoktur." (Müslim, İman)
"Çünkü onlar, imana girdiler, sonra kâfir oldular." (Münâfikûn: 3)
"Onların çoğu Allah'a iman etmişler, fakat müşrik olarak yaşarlar." (Yusuf: 106)
Âlemlere rahmet Hz. Muhammed (s.a.a) bir hadisinde, "Ahir zamanda ümmetim bölük bölük Hıristiyan olacak, Musevi olacak, okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacak ve fakat kendini Müslüman zannedecek. Bir mescidde bin insan olacak, bunların içinden bir tanesi mü'min olmayacak, işte Deccal fitnesi budur" (Müslim, Sahih, fiten, 7187, 7188; Tirmizi, Sünen, fiten, 4252; İbn Mace, Sünen, fiten, 28, 3952) buyurmaktadır.
Bu şartları koyan kim, o şartlara uyan kim? Başkasına geldi mi Allah var Müslüman etme dersin, sen yaptın mı şartları kendine uydurmaya kalkarsın. Allah'tan (c.c.) da hiç korkmazsın. Emanet edilene göz koyarsın yakalanınca bir bahane bularak haksızlığı savunursun, hatta seni sevenler bile hakkı örtmek için elli bin bahane üretirler. Hele hele öyle bir fetbazlar ve yüzsüzler de var ki, hakkı talep edenlere karşı suç isnat ederek olayı bastırmaya kalkarlar.
İnsanlar Allah'ın kul'u dur. İnsan olan İnsana kul olmaz. Misal, işçi patronun menfaatini tabi ki savunur ancak, patronun halka hainlik yapıyorsa, hakkına giriyorsa sen bu haksızlığa susamazsın. Bu, bizim dinimizin emridir. Ancak toplum o kadar yozlaştı ve bozuldu ki, iki kuruşluk dünya menfaati için insanlar Allah'ın değil patronun kul'u olmayı tercih ediyorlar.
Memur, devletin hakkını gözetmelidir. Çünkü devlet malı vakıf malıdır. Hz. Süleyman'dan (a.s.) bir örnek vererek anlatalım; Hz. Süleyman (a.s.) bir gün bir serçe kuşu ile bir konuyu konuşuyordu. Sohbet esnasında konu Hz. Süleyman'ın muhteşem saltanatına gelince serçe Hz. Süleyman'a dedi ki:
"İstersem senin saltanatını alaşağı eder yıkarım!" Hz. Süleyman (a.s.) gülerek: "Bunu nasıl yapacaksın bakalım" diye sorunca Serçe: "Çok kolay. Gider bir vakıf arazisine konar ve kendimi vakıf arazisinin toprağına iyice bularım. Sonra gelir senin özel mülküne konar ve kendimi silkelerim." Bunu deyince Hz. Süleyman (a.s.) birden ciddileşir ve: "Haklısın böyle yaparsan saltanatımın alaşağı olmasına sebep olursun" deyip tartışmaya teslim olur.
Şimdi bir makama gelen insan, bu makamın sahibi olduğunu sanarak emanete ihanet ediyorsa, bazı insanlar da menfaatleri için bu hıyanet eden memurları türlü bahaneler ile özellikle de hak arayanlara karşı suç isnat ederek savunuyorlarsa ne olur bu insanların hali!
Hz. Süleyman (a.s.) peygamber olmasına rağmen vakıf arazisinin tozunun dahi kendi sarayına düşmesinden korkuyor. Hakkı, adaleti, iffeti, namusu ayaklar atına alarak halkın emanetlerine ihanet eden insanlar ve menfaati için bu ihanetlere destek vererek adeta bunlara kul olan insanlar Allah'tan hiç korkmuyorlar. Çünkü Allah'tan (c.c.) hiç haberleri yok. Bu tip insanlar nefislerini rableri edinmişlerdir, fakat farkında değildirler.
Allah (c.c.), "verdikleri taahhütlerini ve yeminlerini, servet, makam, mevki gibi geçici dünya menfaatlerine, birkaç pula değişenlerin, işte onların âhirette, ebedî yurtta nasipleri yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onların yüzüne de bakmayacaktır, onları günahlarından arındırmayacak, vicdanlarını temizlemeyecektir. Onlara can yakıp inleten müthiş bir azap vardır," buyurmaktadır. (Alî-imran: 77)
"Onlar dünya hayatını âhirete tercih ettiler." (Nahl: 107)
"Amelleri Tihame Dağı kadar büyük olan nice topluluklar vardır ki kıyamet günü haşredilecekler ve Cehenneme atılmaları emredilecek. Bunlar namaz kılarlar, oruç tutarlar, geceleri çok az uyurlardı. Ama kendilerine azıcık bir dünyalık arz edildi mi dört elle sarılırlardı." (Hadis-i şerif, Irakî, Muğni lll. 204)
"Bir kimse hakkında, 'ne kadar kahraman zâttır, ne kadar zarif kişidir, o ne kadar akıllı kimsedir' diye övülür. Hâlbuki onun kalbinde hardal tanesi kadar iman yoktur." (Müslim, İman)
"Çünkü onlar, imana girdiler, sonra kâfir oldular." (Münâfikûn: 3)
"Onların çoğu Allah'a iman etmişler, fakat müşrik olarak yaşarlar." (Yusuf: 106)
Âlemlere rahmet Hz. Muhammed (s.a.a) bir hadisinde, "Ahir zamanda ümmetim bölük bölük Hıristiyan olacak, Musevi olacak, okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacak ve fakat kendini Müslüman zannedecek. Bir mescidde bin insan olacak, bunların içinden bir tanesi mü'min olmayacak, işte Deccal fitnesi budur" (Müslim, Sahih, fiten, 7187, 7188; Tirmizi, Sünen, fiten, 4252; İbn Mace, Sünen, fiten, 28, 3952) buyurmaktadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Gökhan Demir / diğer yazıları
- ABD ve İsrail’i gölgede bıraktılar… / 28.10.2024
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020