Semaya yükselen feryat... Kalplerin acıdan burkulduğu, özlemin daha bugünden kor alev gibi ciğerleri paraladığı Eylül günü... Herkes Mevla Kurbanlarının Şeb-i Arûs'unda şahitlikte... Ömürleri yalnız "Rıza ve Cemal görme kaygısıyla geçmiş Allah'ın şehitleri büyük kapıdan çıkıp, ebed kapısından "Dost" huzuruna çıkmaktalar...
Yavrularım... Kardaşlarım... Ağabeylerim... Ana kuzusu Hüseyin'im... Gök gözlü garip Lütfu'm... Kalender gönüllü Aziz'im... Bir hayat ki yalnız O'nun için yaşanmıştır... Bir hayat ki çile katığı, hizmet düsturu olmuştur. Bir hayat ki inanca, millete ve vatana adanmıştır...
Ve bir hayat ki Hak yolunda, bir seferde hitama ermiştir... O kutlu hayatın sahipleri bugün Kainat'ın efendisine, dostlarına, Geylani'ye, Celal'e Baki'ye kavuşmuştur... Kutlu olsun vuslatınız... Mübarek olsun şehadetiniz... Gönül, ayrılığınızdan hemdem ağlamaktadır... Yetimlerinizin meleşmeleri gökleri yırtmaktadır... Bilmekteyiz ki onlar şehit anası, eşi ve bebekleridir... Ne mutlu böyle eşe ve babaya sahip bu gariplere...
Kanat kırık, gönül mahzun, göz nemli... Bakışlar uzaklarda... Özlem bir dakikaya on meselenin çözümünü sığdıran Hüseyin'in sesinedir... Bir nefes yerinde duramayan, "Allah razı olsun" derken sıcak, içten söyleyişinedir.
Hasret, varlığı yağma edip, erenler yolunda ömrü sermaye kılan garib Lütfu'nun sessizliğine, kararlılığana ve dostluğunadır. Her zaman sakin, sadık ve sırdaş...
Özlemimiz, dağ gibi duran Adana delikanlısı ve ağır başlı Aziz'in tok sesinedir.
Bugün düğünümüz her zamankinden farklıdır. Çünkü üç aslan ebediyete yolculuktadır. Ve salihlerle beraber olma nasibine eren İsrafil kardeşimizi de yanlarına almışlardır. Çünkü onlar dostalarını asla terketmezler...
Araya ayrılık girdi. Kısa bir ayrılık... Dünya sahnesinde işler bittiğinde hepimiz onların yanına gideceğiz. İnşallah onlar gibi biz de son nefesi "şehid" olarak veririz. Çünkü onlar böyle dua ederlerdi.
Bir kandil gecesi, Merter'deki dost meclisinde dua ederken "Ya rab! Bize bu yolda Şehadet nasip eyle" diye söylendiğinde, civanmert Hüseyin'in "Amin, amin" diye gözyaşlarına kavuşmuş feryadı şimdi tekrar kulaklarımda... Mübarek olsun kardeşim. Kutlu olsun ağabeyim...
Sizin ardınızdan söyleneceklere, yazılacaklara hudud yoktur... Emanetleriniz başımızın tacıdır. Bizi bekleyin. Orada da erkanı öğrenin. Geldiğimizde yol, usül bilemezsek; dünyadaki gibi yine elimizden tutarsınız.
Mekanınız Firdevs ola... Düğününüz mübarek kılına. Koçyiğitler... Uğurlar ola...
Yavrularım... Kardaşlarım... Ağabeylerim... Ana kuzusu Hüseyin'im... Gök gözlü garip Lütfu'm... Kalender gönüllü Aziz'im... Bir hayat ki yalnız O'nun için yaşanmıştır... Bir hayat ki çile katığı, hizmet düsturu olmuştur. Bir hayat ki inanca, millete ve vatana adanmıştır...
Ve bir hayat ki Hak yolunda, bir seferde hitama ermiştir... O kutlu hayatın sahipleri bugün Kainat'ın efendisine, dostlarına, Geylani'ye, Celal'e Baki'ye kavuşmuştur... Kutlu olsun vuslatınız... Mübarek olsun şehadetiniz... Gönül, ayrılığınızdan hemdem ağlamaktadır... Yetimlerinizin meleşmeleri gökleri yırtmaktadır... Bilmekteyiz ki onlar şehit anası, eşi ve bebekleridir... Ne mutlu böyle eşe ve babaya sahip bu gariplere...
Kanat kırık, gönül mahzun, göz nemli... Bakışlar uzaklarda... Özlem bir dakikaya on meselenin çözümünü sığdıran Hüseyin'in sesinedir... Bir nefes yerinde duramayan, "Allah razı olsun" derken sıcak, içten söyleyişinedir.
Hasret, varlığı yağma edip, erenler yolunda ömrü sermaye kılan garib Lütfu'nun sessizliğine, kararlılığana ve dostluğunadır. Her zaman sakin, sadık ve sırdaş...
Özlemimiz, dağ gibi duran Adana delikanlısı ve ağır başlı Aziz'in tok sesinedir.
Bugün düğünümüz her zamankinden farklıdır. Çünkü üç aslan ebediyete yolculuktadır. Ve salihlerle beraber olma nasibine eren İsrafil kardeşimizi de yanlarına almışlardır. Çünkü onlar dostalarını asla terketmezler...
Araya ayrılık girdi. Kısa bir ayrılık... Dünya sahnesinde işler bittiğinde hepimiz onların yanına gideceğiz. İnşallah onlar gibi biz de son nefesi "şehid" olarak veririz. Çünkü onlar böyle dua ederlerdi.
Bir kandil gecesi, Merter'deki dost meclisinde dua ederken "Ya rab! Bize bu yolda Şehadet nasip eyle" diye söylendiğinde, civanmert Hüseyin'in "Amin, amin" diye gözyaşlarına kavuşmuş feryadı şimdi tekrar kulaklarımda... Mübarek olsun kardeşim. Kutlu olsun ağabeyim...
Sizin ardınızdan söyleneceklere, yazılacaklara hudud yoktur... Emanetleriniz başımızın tacıdır. Bizi bekleyin. Orada da erkanı öğrenin. Geldiğimizde yol, usül bilemezsek; dünyadaki gibi yine elimizden tutarsınız.
Mekanınız Firdevs ola... Düğününüz mübarek kılına. Koçyiğitler... Uğurlar ola...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Emin Bektaş / diğer yazıları
- Sancaktar / 11.05.2020
- Ve yemneunel maun... / 15.07.2013
- Gerçek hayat başlar / 12.07.2013
- İçini söyle! / 11.07.2013
- Yaz'da Ramazan / 09.07.2013
- Sabah ezanları / 04.07.2013
- Kimin adamısın? / 03.07.2013
- Akiller / 01.07.2013
- Kapanmayan yara / 28.06.2013
- Zor olan... / 27.06.2013
- Ve yemneunel maun... / 15.07.2013
- Gerçek hayat başlar / 12.07.2013
- İçini söyle! / 11.07.2013
- Yaz'da Ramazan / 09.07.2013
- Sabah ezanları / 04.07.2013
- Kimin adamısın? / 03.07.2013
- Akiller / 01.07.2013
- Kapanmayan yara / 28.06.2013
- Zor olan... / 27.06.2013