KKTC'de 'Yes, be annem' devrinin sonu
KKTC'de haftasonu yapılan erken genel seçimlerde Rumlarla birleşmeye can atan sol partiler hezimete uğradı. Bu durum, 2004 yılında Kofi Annan Planı'na, dolayısıyla Ada'nın Rumlaşmasına 'Yes, be annem' sloganıyla 'evet' diyen kesimin de yenilgisi anlamına geliyor.
11.01.2018 00:00:00
KKTC'de geçtiğimiz Pazar günü yapılan erken genel seçimlerde ilk sırayı Başbakan Hüseyin Özgürgün liderliğindeki Ulusal Birlik Partisi UBP) almıştı.
Yaklaşık yüzde 36'lık oy alan UBP'yi, yüzde 38'den yüzde 21'e gerileyen ana muhalefetteki Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) izledi.
CTP, KKTC siyasetinde önemli bir parti. Bu önemi de 2004 yılında Ada'da referanduma götürülen Annan Planı'na bangır bangır 'evet' demesinden kaynaklanıyor.
O dönemde CTP'nin lideri Mehmet Ali Talat idi. Talat, bugüne kadar KKTC siyasetinde Rumlarla en fazla birleşmeye can atan siyasi figür olarak tanınıyor.
Annan Planı'nın sağladığı enternasyonal tanınmışlıkla Talat, 2005 yılında KKTC'nin ikinci cumhurbaşkanı seçilmişti ancak 2010 yılındaki seçimleri Derviş Eroğlu'na karşı kaybetmişti.
Talat, 13 Kasım 2016'da da CTP liderliğini devrederek, aktif siyasetten de bir bakıma çekildi.
Bir devrin sonu mu?
Kıbrıs'ta Rumlarla son müzakere tantanası 15 Mayıs 2015'te başlamıştı. Bu süreç geçtiğimiz yıl Temmuz ayında İsviçre'de yapılan görüşmelerde resmen çöktü. KKTC, uluslararası alanda sadece Türkiye tarafından tanınıyor.
KKTC, öte yandan Rum yönetiminin temsil ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti'nin egemenlik alanı içinde de sayılmıyor. Kuzey Kıbrıs'taki seçimlerin sonucu bu nedenle Ada'nın iki kesiminin birleşmesi için yıllardır sürdürülen müzakerelerin geleceği açısından önem taşıyor.
Ada'da 2004 yılı Nisan ayında oylanan, dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın adını taşıyan sözde çözüm planına Kıbrıs Türk'ü CTP propagandasının etkisiyle yüzde 65 oranında 'evet' demiş, plana 'hayır' diyen Rumların hemen ardından AB'ye üye kabul edilmeleri KKTC'de büyük hayal kırıklığına yol açmıştı. Aradan geçen sürede çözüme yönelik sayısız müzakere de sonuç vermedi.
Kampanya sürecinde gündeme bile gelmedi
KKTC'de çözüm konusundaki umutsuzluk son seçim kampanyasına da yansıdı, birleşme konusu neredeyse hiç gündeme gelmedi.
Rumlarla birleşme yerine Türkiye ile yakınlaşmayı savunan partilerin seçimlerde oylarını artırması, Kıbrıs denkleminde yeni ihtimalleri gündeme getiriyor.
KKTC'de giderek Rum tarafının çözüm istemediği algısı güçleniyor. KKTC'li yorumculara göre, "KKTC, Kıbrıs Türk'ünün ihtiyaçlarını büyük oranda karşılayabilirse, işte o zaman Ada'nın birleşmesi konusunda yapılacak müzakerelerin önü psikolojik olarak, sosyolojik olarak da tıkanacaktır."
Aklı başında Kıbrıslılar da Ada'da federasyon veya konfederasyon seçeneklerinin başarı şansı bulunmadığında birleşiyor. Ada'da yeni dönemde KKTC'yi daha tanınır, daha uluslararası bilinirliği olan bir ülke haline getirecek çalışmaların başlaması gerektiğini savunanlar da var.
Bu arada Güney Kıbrıslılar da cumhurbaşkanlığı seçimi için 28 Ocak'ta sandığa gidiyor. Ada'da birleşmeyi savunan, ancak Türk tarafınca çözümü bloke etmekle suçlanan Mikos Anastasiadis'in yeniden seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor.
SELİM AYANOĞLU/İSTANBUL
Yaklaşık yüzde 36'lık oy alan UBP'yi, yüzde 38'den yüzde 21'e gerileyen ana muhalefetteki Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) izledi.
CTP, KKTC siyasetinde önemli bir parti. Bu önemi de 2004 yılında Ada'da referanduma götürülen Annan Planı'na bangır bangır 'evet' demesinden kaynaklanıyor.
O dönemde CTP'nin lideri Mehmet Ali Talat idi. Talat, bugüne kadar KKTC siyasetinde Rumlarla en fazla birleşmeye can atan siyasi figür olarak tanınıyor.
Annan Planı'nın sağladığı enternasyonal tanınmışlıkla Talat, 2005 yılında KKTC'nin ikinci cumhurbaşkanı seçilmişti ancak 2010 yılındaki seçimleri Derviş Eroğlu'na karşı kaybetmişti.
Talat, 13 Kasım 2016'da da CTP liderliğini devrederek, aktif siyasetten de bir bakıma çekildi.
Bir devrin sonu mu?
Kıbrıs'ta Rumlarla son müzakere tantanası 15 Mayıs 2015'te başlamıştı. Bu süreç geçtiğimiz yıl Temmuz ayında İsviçre'de yapılan görüşmelerde resmen çöktü. KKTC, uluslararası alanda sadece Türkiye tarafından tanınıyor.
KKTC, öte yandan Rum yönetiminin temsil ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti'nin egemenlik alanı içinde de sayılmıyor. Kuzey Kıbrıs'taki seçimlerin sonucu bu nedenle Ada'nın iki kesiminin birleşmesi için yıllardır sürdürülen müzakerelerin geleceği açısından önem taşıyor.
Ada'da 2004 yılı Nisan ayında oylanan, dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın adını taşıyan sözde çözüm planına Kıbrıs Türk'ü CTP propagandasının etkisiyle yüzde 65 oranında 'evet' demiş, plana 'hayır' diyen Rumların hemen ardından AB'ye üye kabul edilmeleri KKTC'de büyük hayal kırıklığına yol açmıştı. Aradan geçen sürede çözüme yönelik sayısız müzakere de sonuç vermedi.
Kampanya sürecinde gündeme bile gelmedi
KKTC'de çözüm konusundaki umutsuzluk son seçim kampanyasına da yansıdı, birleşme konusu neredeyse hiç gündeme gelmedi.
Rumlarla birleşme yerine Türkiye ile yakınlaşmayı savunan partilerin seçimlerde oylarını artırması, Kıbrıs denkleminde yeni ihtimalleri gündeme getiriyor.
KKTC'de giderek Rum tarafının çözüm istemediği algısı güçleniyor. KKTC'li yorumculara göre, "KKTC, Kıbrıs Türk'ünün ihtiyaçlarını büyük oranda karşılayabilirse, işte o zaman Ada'nın birleşmesi konusunda yapılacak müzakerelerin önü psikolojik olarak, sosyolojik olarak da tıkanacaktır."
Aklı başında Kıbrıslılar da Ada'da federasyon veya konfederasyon seçeneklerinin başarı şansı bulunmadığında birleşiyor. Ada'da yeni dönemde KKTC'yi daha tanınır, daha uluslararası bilinirliği olan bir ülke haline getirecek çalışmaların başlaması gerektiğini savunanlar da var.
Bu arada Güney Kıbrıslılar da cumhurbaşkanlığı seçimi için 28 Ocak'ta sandığa gidiyor. Ada'da birleşmeyi savunan, ancak Türk tarafınca çözümü bloke etmekle suçlanan Mikos Anastasiadis'in yeniden seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor.
SELİM AYANOĞLU/İSTANBUL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.