AKP'nin devr-i iktidarında "kırmızı"lara karşı güvenim kalmadı. Özellikle devlet politikasında kırmızıya dair ne varsa, hepsini şüpheyle sorgulamak durumundayız. Kuzey Irak'taki, Kıbrıs'taki ve Ege'deki kırmızı çizgilerimizin nasıl pembeleştikleri ortada. En önemli kırmızı çizgimiz olan ve savaş sebebi saydığımız Kürt devleti kuruldu. ABD Başkanı Bush, peşmerge lideri Barzani'yi ABD'ye davet ederek, sözde Kürdistan'ı resmen tanıma aşamasında. Kıbrıs'ta da durum farklı değil. Yarım asırlık Kıbrıs davası AB süreci uğruna Rum'a verildi. Önümüzdeki haftalarda Ek Protokol'ün Meclis'te onaylanmasıyla birlikte Kıbrıs'ın Rum'a verilişi resmen teyit edilecek. Özetle, AKP hükümeti Türkiye'nin kırmızı çizgilerini, muz cumhuriyeti kıvamında laçkalaştırıp, hiçbir anlam ifade etmeyen, caydırıcılığı olmayan sıradan söylemler haline getirdi. Bu bakımdan Türkiye'nin "kırmızı Anayasası" olarak adlandırılan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB) ile ilgili gelişmelere de, kırmızı renginden dolayı şüpheyle yaklaşıyoruz. Türkiye'nin iç ve dış tehdit algılamalarının tanımlandığı, tehditler karşısındaki refleksin ortaya konulduğu bu önemli belge, AKP hükümeti tarafından AB ve ABD istekleri doğrultusunda laçkalaştırıldı. Ege meselesi, Kıbrıs, PKK, Patrikhane, ekümeniklik gibi Türkiye'nin tehdit algılamalarının yerini, özellikle ABD'nin istekleri doğrultusunda İran ve El Kaide gibi tehditler aldı. AB'nin baskıları sonucunda da Ege, Kıbrıs ve patrikhane gibi tehditler rafa kaldırıldı. AKP hükümeti Türkiye'nin en stratejik belgesini, AB ve ABD talepleri doğrultusunda kuşa çevirdi. Bu haliyle belgenin Türkiye'nin özellikle dış politikasına yön veren ve iktidarlar değişse de değişmeyen "devlet politikası"nın ürünü olma özelliği kalmamıştı. Bu konuda gelen yoğun tepkiler ve askerin çekinceleri MGSB'nin bir müddet rafa kaldırılmasına neden olmuştu. Önceki günkü MGK'da konu, layık olduğu şekilde olmasa da ele alındı. Layık olmadığı şekilde diyorum çünkü, böyle önemli bir belge üzerinde özel toplantılar yapılmalıydı. Ama önceki günkü MGK'da MGSB ana gündem değilken, sohbet arasında gündeme gelmiş ve yapılan değişikliklerle kabul edilmiş. Böyle bir belgenin MGK'da öncelikli gündem olmaması "kırmızı Anayasa'nın" da pembeleştiğinin ispatı niteliğinde. Belgenin son haliyle ilgili medyaya fazla bir bilgi sızdırılmadı. Sadece, asker kanadın çekincelerinin dikkate alındığı ifade ediliyor. Buna göre Atina'nın Ege'de kıta sahanlığını genişletmesi savaş nedeni sayıldı. Ayrıca PKK terörü ile mücadele koşullarının da dikkate alınarak, iç güvenlikte askeri gücün daha belirgin hale getirilmesi istenmiş.Medyada MGSB ile ilgili yer alan tüm bilgi bundan ibaret. Bundan ötesini sadece MGK üyeleri biliyor. Hükümetin kuşa çevirip laçkalaştırdığı MGSB'nin ne kadar eski formuna dönüştürüldüğü veya böyle bir çabanın olup olmadığı hakkında en ufak bir iz bulunmuyor.Devletteki kırmızıların kaderi maalesef değişmiyor? Diğer kırmızılar gibi, gizli anayasanın kırmızısı da hükmünü ve caydırıcılığını kaybetmiş durumda.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012