Kibir günahının affı beklenemez
Bilinmelidir ki, sebebi nefsin azgın arzuları olan her günahın affedilmesi beklenebilir. Buna karşılık sebebi kibir olan günahın affı beklenemez. Nitekim şeytanın baş kaldırmasına sebep kibri olduğu için affedilmemiştir
16.01.2024 11:14:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş
![Kibir günahının affı beklenemez](resimler/haberler/20/kibir-gunahinin-affi-beklenemez-H1514801-11.webp)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![Kibir günahının affı beklenemez](resimler/haberler/20/kibir-gunahinin-affi-beklenemez-H1514801-12.webp)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![](temalar/resimler/bos.gif)
İmam Gazali Hazretleri şöyle anlatıyor:
Tövbe her Müslüman erkek ve kadına farzdır. Nitekim ulu Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Dönülmez bir tövbe ile Allah'a yöneliniz." (Tahrim Sûresi: 8)
Emir vücup içindir. Yine ulu Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: "Allah'ı unuttukları için Allah'ın kendilerini kendilerine unutturduğu kimseler gibi olmayınız. Onlar fasıkların ta kendileridir." (Haşr Sûresi: 19)
Ayet-i kerimedeki "Allah'ı unuttular" ifadesi, Allah'a daha önce söz vermiş oldukları halde O'nun kitabına, uymaktan cayanlar demektir, "Allah da onlara kendi kendilerini unutturdu" cümlesi de kötülüklerinden vazgeçip kendileri hesabına iyi davranışlara girişmek üzere kendi kendilerini değerlendirmelerini hatırlarına getirmedi demektir. Nitekim Peygamberimiz
(s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"Allah'a kavuşmayı dileyen kimseye kavuşmaktan Allah hoşnut olur. Buna karşılık Allah'a kavuşmaktan hoşlanmayan kimseye kavuşmayı Allah da istemez."
Ayetteki "onlar fasıkların ta kendileridir" ifadesi de günah işlemeyi tabiî bir yol haline getirenler, verdikleri sözden cayanlar hidayet, rahmet ve mağfiret yolundan sapanlar demektir.
"Fasık" iki türlüdür: Biri "kâfir fasık", diğeri "facır fasık". "Kâfir fasık" Allah'a ve O'nun Resulüne inanmayan, hidayet yolundan çıkarak sapıklık çıkmazına koyulan kimsedir. Nitekim ulu Allah (c.c.) böylesi fasıklar hakkında şöyle buyuruyor: "O, Rabbinin emrinden çıkmıştır." (Kebf Sûresi: 50).
Yani iman ederek Allah'ın emrine uyma yolundan ayrılmıştır.
"Facır fasık"a gelince içki içen, haram yiyen, zina eden, çeşitli günahlar işleyerek ibadet yolundan sapıp isyan yoluna giren ve fakat Allah'a ortak koşmamış olan kimselerdir.
Aralarında fark da şudur. Ölmeden önce tövbe edip kelime-i şahadet getirmedikçe kâfir fasığın affedilmesi umulmaz. Buna karşılık facır fasık, ölmeden önce sadece tövbe ederek işlediklerinden pişmanlık duyduğu takdirde affa uğraması beklenebilir.
Bilinmelidir ki, sebebi nefsin azgın arzuları olan her günahın affedilmesi beklenebilir. Buna karşılık sebebi kibir olan günahın affı beklenemez. Nitekim şeytanın baş kaldırmasına sebep kibri olduğu için affedilmemiştir.
Buna göre ölmeden önce günahlarından vazgeçip Allah'a tövbe etmen gerekir ki, Allah'ın dileğini kabul buyurmasını beklemeye haklı olasın. Nitekim ulu Allah (c.c.) şöyle buyurur:
"Kullarından gelen tövbeleri kabul ederek kötülükleri affeden O'dur." (Şûra Sûresi: 25).
Demek ki ulu Allah, tevbeyi kabul ederek yapılmış olan kötülükleri bağışlıyor. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"Günahlarından tövbe eden kimse, hiç günah işlememiş kimse gibidir."
Anlatıldığına göre adamın biri her günah işlediğinde işlediği günahı bir deftere yazardı. Günün birinde yeni bir günah daha işler, yazmak için defterini açar. Fakat günah listesinin kayıtlı olduğu sayfalarda "o kimseler ki Allah onların kötülüklerini iyiliklerle değiştirir" mealindeki ayet-i kerimeden başka hiç bir satır bulamaz (Furkan Sûresi: 70) Ayetten murat Allah şirkin yerine imanı, zinanın yerine affı, günahın yerine ismet ve taatı değiştirir demektir.
(Mukaşefetü'l-Kulüb'den…)
Tövbe her Müslüman erkek ve kadına farzdır. Nitekim ulu Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Dönülmez bir tövbe ile Allah'a yöneliniz." (Tahrim Sûresi: 8)
Emir vücup içindir. Yine ulu Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: "Allah'ı unuttukları için Allah'ın kendilerini kendilerine unutturduğu kimseler gibi olmayınız. Onlar fasıkların ta kendileridir." (Haşr Sûresi: 19)
Ayet-i kerimedeki "Allah'ı unuttular" ifadesi, Allah'a daha önce söz vermiş oldukları halde O'nun kitabına, uymaktan cayanlar demektir, "Allah da onlara kendi kendilerini unutturdu" cümlesi de kötülüklerinden vazgeçip kendileri hesabına iyi davranışlara girişmek üzere kendi kendilerini değerlendirmelerini hatırlarına getirmedi demektir. Nitekim Peygamberimiz
(s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"Allah'a kavuşmayı dileyen kimseye kavuşmaktan Allah hoşnut olur. Buna karşılık Allah'a kavuşmaktan hoşlanmayan kimseye kavuşmayı Allah da istemez."
Ayetteki "onlar fasıkların ta kendileridir" ifadesi de günah işlemeyi tabiî bir yol haline getirenler, verdikleri sözden cayanlar hidayet, rahmet ve mağfiret yolundan sapanlar demektir.
"Fasık" iki türlüdür: Biri "kâfir fasık", diğeri "facır fasık". "Kâfir fasık" Allah'a ve O'nun Resulüne inanmayan, hidayet yolundan çıkarak sapıklık çıkmazına koyulan kimsedir. Nitekim ulu Allah (c.c.) böylesi fasıklar hakkında şöyle buyuruyor: "O, Rabbinin emrinden çıkmıştır." (Kebf Sûresi: 50).
Yani iman ederek Allah'ın emrine uyma yolundan ayrılmıştır.
"Facır fasık"a gelince içki içen, haram yiyen, zina eden, çeşitli günahlar işleyerek ibadet yolundan sapıp isyan yoluna giren ve fakat Allah'a ortak koşmamış olan kimselerdir.
Aralarında fark da şudur. Ölmeden önce tövbe edip kelime-i şahadet getirmedikçe kâfir fasığın affedilmesi umulmaz. Buna karşılık facır fasık, ölmeden önce sadece tövbe ederek işlediklerinden pişmanlık duyduğu takdirde affa uğraması beklenebilir.
Bilinmelidir ki, sebebi nefsin azgın arzuları olan her günahın affedilmesi beklenebilir. Buna karşılık sebebi kibir olan günahın affı beklenemez. Nitekim şeytanın baş kaldırmasına sebep kibri olduğu için affedilmemiştir.
Buna göre ölmeden önce günahlarından vazgeçip Allah'a tövbe etmen gerekir ki, Allah'ın dileğini kabul buyurmasını beklemeye haklı olasın. Nitekim ulu Allah (c.c.) şöyle buyurur:
"Kullarından gelen tövbeleri kabul ederek kötülükleri affeden O'dur." (Şûra Sûresi: 25).
Demek ki ulu Allah, tevbeyi kabul ederek yapılmış olan kötülükleri bağışlıyor. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"Günahlarından tövbe eden kimse, hiç günah işlememiş kimse gibidir."
Anlatıldığına göre adamın biri her günah işlediğinde işlediği günahı bir deftere yazardı. Günün birinde yeni bir günah daha işler, yazmak için defterini açar. Fakat günah listesinin kayıtlı olduğu sayfalarda "o kimseler ki Allah onların kötülüklerini iyiliklerle değiştirir" mealindeki ayet-i kerimeden başka hiç bir satır bulamaz (Furkan Sûresi: 70) Ayetten murat Allah şirkin yerine imanı, zinanın yerine affı, günahın yerine ismet ve taatı değiştirir demektir.
(Mukaşefetü'l-Kulüb'den…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.