Kulak verenler için, kulak kabartanlar için ve kulaklarını dört açanlar için, Kerbela çölünden yükselen çığlık asırlardır devam ediyor.
Kerbela çölünden yükselen çocukların, kadınların, anaların ve bacıların çığlıkları, o gün bugündür yedi kat semanın her katında yankılanıyor.
Fatıma Ananın, Aliyyel Mürtezanın kızı Zeyneb, bacı Zeynep, ana Zeynep ve hala Zeynep, tek yürekle hangisine yansın, iki gözle hangi birine ağlasın?
Kendi oğullarına mı yansın, büyük abi Hz. Hasan'ın oğullarına mı yansın, Hz. Hüseyin'in oğullarına mı yansın ve kutlu kafilenin reisi Hz. Hüseyin'e mi yansın?
Kulağındaki küpeleri almak için, küçük Rukiyye'nin kulaklarını çekip koparan zalim, Rukiyye'nin çığlığından dolayı aklını yitirmiş olmalı.
Ya o küçük Ali, 'Ali Asgar', boğazından oklandığı için belki de hiç ağlayamamış, belki de hiç çığlık atamamıştır.
Ya o 'Ümmül Benin', oğullar anası, gözleri önünde oğulları kılıçtan geçirilirken nasıl ağlamıştır, nasıl feryat etmiştir kim bilir?
Hz. Hüseyin'in üvey kardeşi ve Ümmül Benin'in ilk oğlu Ebul Fazl Abbas, susuzluktan ağlaşan çocuklara, Fırat nehrinden su getirmeye çalışırken, kolları kesilerek hunharca şehit ediliyor.
Kerbela çölünden yükselen çığlıkları, ufacık dünya gezegeni nasıl saklasın ki, onun için, o günden beri yedi kat göklerde çığlıklar yankılanıp durmaktadır.
Aradan kaç asır geçmiş olursa olsun, kıyamet sabahına kadar gelecek insanlar, yaşayacak olan bilhassa Müslümanlar; kulaklarının pasını sildikleri ölçüde her asırda o çığlıkları duyacaklar ve acıdan kıvranacaklar.
Ve dönüp dört bir yana soracaklar; bu insanların suçları ne idi, Peygamberin ocağında ve kucağında pişmiş ve yetişmiş olan bu Kutlu Kafile hangi cürmü işlemişlerdi ki, o dünya güzeli gençlere, kadınlara ve çocuklara bu alçaklığı yaptınız?
Hz. Ali ile Hz. Fatıma'nın oğulları, kızları ve torunları, kime karşı ve hangi büyük suçu işlediler ki, insanlık tarihinde, hiçbir savaşta, hiçbir savaş hukukunda yer almayan bir şekilde onları katliama tabi tuttunuz, yetmedi, mübarek bedenlerini atlara çiğneterek parçaladınız?
Bu sorular on dört asırdan beri soruldu, bugün dahi soruluyor ve elbette yarınlarda da sorulacak ve şüphesiz asıl sorular ve sorgulamalar ise Mahkeme-i Kübra'da olacak.
Kerbela çölünden çığlıklar yükselmeye devam ediyor.
Duyan var mı?
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025