Düşünün ki 2 metre 10 cm boyundasınız ve boyun kısmınızdan aşağısı tutmuyor! Tüm yaşam alanınız 20 cm'lik bir uzunlukta seyrediyor ve sadece boynunuzu oynatabiliyorsunuz. Ha uşağım buna ne etmeli da?!
Karadeniz, ülkenin kuzeyini bir uçtan öte uca taçlandırmış, kendine özgü morfolojisiyle karakteristik bir denizimiz. Yaklaşık 2100-2200 metre derinliğe sahip ve dip yapısı pürüzsüz ova görünümünde olan Karadeniz'in faunası (o yere ait hayvan topluluğu) yalnızca ilk 150-200 metrede yaşıyor. 200 m'den sonra hidrojen sülfür (H2S) denilen zehirli gaz tabakasından oluşuyor. Ve tamamen oksijensiz (anoksin) dolayısıyla anoerob (oksijensiz solunum yapan) bakteriler dışında canlıların olmadığı bir ortam.
Karadeniz, oluşum sırasında çok değişik evreler geçirmiş. Bu evreler boyunca suyu acı, tatlı, tuzlu su niteliklerinin etkisi altına girmiş ve faunası köklü değişikliklere maruz kalmış.
Kirlilik çanları
Günümüzde Karadeniz, ciddi çevresel sorunlarla karşı karşıya. 1960'lardan sonra ivme kazanan nüfus artışı ve sanayileşmenin hızlanması kirlenmeyi dolayısıyla balık ve diğer deniz canlılarının ve kaynaklarının önemli ölçüde azalmasını getirdi. Dalgalı ve oldukça soğuk olan Karadeniz'de 1960'lara kadar, 200 metreye uzanan derinlikte çözünmüş oksijen boldu. Buraya dökülen hızlı akışlı nehirlerin getirdiği oksijen sayesinde 200 m'ye kadar olan kesiminde tür çeşitliliği bakımından oldukça zengin bir denizdi. Yaklaşık 171 milyon insanın yaşadığı Karadeniz havzası çevresinde toplam 6 ülke bulunuyor. Çevresinde bulunan ülkelerin dışında 90 milyon kişinin barındığı Tuna Nehri havzasının Orta ve Doğu Avrupa'dan Karadeniz'e taşıdığı kirleticiler bu denizi fakir ve verimsiz bir hale getirdi. Bugün ötrofikasyon denilen organik madde ve besin tuzu artışı nedeniyle fiziksel ve kimyasal bozulma ve sonucunda biyolojik çeşitliliğin azalması olayı Karadeniz'in en önemli sorunu. -Mert Sağlam/Meltem Koleji
Karadeniz, ülkenin kuzeyini bir uçtan öte uca taçlandırmış, kendine özgü morfolojisiyle karakteristik bir denizimiz. Yaklaşık 2100-2200 metre derinliğe sahip ve dip yapısı pürüzsüz ova görünümünde olan Karadeniz'in faunası (o yere ait hayvan topluluğu) yalnızca ilk 150-200 metrede yaşıyor. 200 m'den sonra hidrojen sülfür (H2S) denilen zehirli gaz tabakasından oluşuyor. Ve tamamen oksijensiz (anoksin) dolayısıyla anoerob (oksijensiz solunum yapan) bakteriler dışında canlıların olmadığı bir ortam.
Karadeniz, oluşum sırasında çok değişik evreler geçirmiş. Bu evreler boyunca suyu acı, tatlı, tuzlu su niteliklerinin etkisi altına girmiş ve faunası köklü değişikliklere maruz kalmış.
Kirlilik çanları
Günümüzde Karadeniz, ciddi çevresel sorunlarla karşı karşıya. 1960'lardan sonra ivme kazanan nüfus artışı ve sanayileşmenin hızlanması kirlenmeyi dolayısıyla balık ve diğer deniz canlılarının ve kaynaklarının önemli ölçüde azalmasını getirdi. Dalgalı ve oldukça soğuk olan Karadeniz'de 1960'lara kadar, 200 metreye uzanan derinlikte çözünmüş oksijen boldu. Buraya dökülen hızlı akışlı nehirlerin getirdiği oksijen sayesinde 200 m'ye kadar olan kesiminde tür çeşitliliği bakımından oldukça zengin bir denizdi. Yaklaşık 171 milyon insanın yaşadığı Karadeniz havzası çevresinde toplam 6 ülke bulunuyor. Çevresinde bulunan ülkelerin dışında 90 milyon kişinin barındığı Tuna Nehri havzasının Orta ve Doğu Avrupa'dan Karadeniz'e taşıdığı kirleticiler bu denizi fakir ve verimsiz bir hale getirdi. Bugün ötrofikasyon denilen organik madde ve besin tuzu artışı nedeniyle fiziksel ve kimyasal bozulma ve sonucunda biyolojik çeşitliliğin azalması olayı Karadeniz'in en önemli sorunu. -Mert Sağlam/Meltem Koleji