Kalıcı yaz saati uygulaması tasarruf değil sıkıntı ve israf getirdi
Gülhan: Bizler 8 yıldır başta çocuklar, yaşlılar ve engelliler olmak üzere yurttaşların hayatını zorlaştırdığı açık olan bu uygulamaya bir son verilmesi gerektiğini dile getiriyoruz.
14.12.2024 20:03:00
Bülent Tapıcı
Bülent Tapıcı
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şube Başkanı Gülhan Güler çocukların gece karanlığında okula gitmesine neden olan kalıcı yaz saati uygulamasına tepki gösterdi.
Tasarruf amacıyla başlatılan uygulamanın tasarruf yerine daha fazla elektrik tüketimine neden olduğunu ifade eden Gülhan acilen bu uygulamadan vazgeçilmesi gerektiğini söyledi.
Gülhan şunları söyledi;
"2016 yılının Mart ayına kadar daha çok gün ışığı alınan bahar aylarında saatleri bir saat ileri, daha az güneşe alınan sonbahar aylarında da bir saat geri alıyorduk. Bir yaz saati, kış saati uygulaması vardı. Enerji tasarrufu sağlanacağı öngörüsü ile 30 Ekim 2016'de bu uygulama kaldırıldı ve kalıcı yaz saati uygulamasına geçmiş olduk.
İstanbul Teknik Üniversitesi'nin yapmış olduğu bir çalışma gerekçe gösterilerek enerji tasarrufu yapılacağı söylenmişti. O yıldan tam bir yıl önceki o döneme denk gelen elektrik sarfiyatını da göz önüne aldığımızda enerji tasarrufu namına bir şey olmadığını gördük hatta ülke bazında 7 milyar kw saatlik bir artış olduğu gözlemlendi. Aradan geçen 8 yılda uygulamanın tasarruf sağladığına ilişkin hükümet yetkililerinin söylediği söylemler dışında da herhangi bir tespit yok ne yazık ki.
Bizler 8 yıldır başta çocuklar, yaşlılar ve engelliler olmak üzere yurttaşların hayatını zorlaştırdığı açık olan bu uygulamaya bir son verilmesi gerektiğini dile getiriyoruz.
Ülkemiz 26. ve 45. meridyenleri arasında bir yerleşimde. Bizler bu uygulama ile ülkenin tamamını Iğdır'ın doğusundan geçen 45. meridyene göre olan zaman dilimini kullanmaya başladık. Iğdır'ın bile doğusunda kalan 45. meridyen ile ülkenin en batısından geçen 26. meridyen arasında tam 76 dakikalık bir zaman farkı var. Ülkenin batısında kış aylarında iş yerleri ve okullar çoğunlukla gün doğumundan önce başlamakta sabah 8 mesailerine. Okullarına başlayan öğrenciler özellikle Aralık ve Ocak aylarında ancak yarım saat sonra günün ışığına şahit olmakta.
Nüfusun yoğun olduğu ülkenin batısında yer alan İstanbul ve İzmir gibi büyük kentler uygulamadan ciddi anlamda olumsuz etkilenmekte ve gece karanlığında uyanmak zorunda kalan hane halkı da büyük bir mağduriyet yaşamakta. Bunun için çözüm çok yani böyle masadan yaptım oldu demek yerine bilime danışmak lazım, kurullar oluşturulabilir. Nüfusun neredeyse hiç yaşamadığı bir saat diliminde yaşamaya mecbur bırakılıyoruz.
Saati ülkenin nüfusunun yoğun olarak yaşadığı bölgeye ya da ülkenin ara saat dilimine göre sabitleyebilirsiniz. Böylece bütün ülkeyi şikayet ettiğimiz karanlıkta uyanma ve işe gitme gibi etkilerden kurtaracak bir çözüme ulaşmış oluruz ya da iki farklı saat dilimi olur ülkenin doğusuyla batısı arasında. Enerji tasarrufunu sağlamak için yapmamız gereken şey aslında son derece basit; nüfus nerede yaşıyorsa saatinizi oraya göre ayarlamanız gerekiyor çünkü nüfusun yaşadığı yer aynı zamanda ekonominin döndüğü ve üretimin olduğu yerdir."
Tasarruf amacıyla başlatılan uygulamanın tasarruf yerine daha fazla elektrik tüketimine neden olduğunu ifade eden Gülhan acilen bu uygulamadan vazgeçilmesi gerektiğini söyledi.
Gülhan şunları söyledi;
"2016 yılının Mart ayına kadar daha çok gün ışığı alınan bahar aylarında saatleri bir saat ileri, daha az güneşe alınan sonbahar aylarında da bir saat geri alıyorduk. Bir yaz saati, kış saati uygulaması vardı. Enerji tasarrufu sağlanacağı öngörüsü ile 30 Ekim 2016'de bu uygulama kaldırıldı ve kalıcı yaz saati uygulamasına geçmiş olduk.
İstanbul Teknik Üniversitesi'nin yapmış olduğu bir çalışma gerekçe gösterilerek enerji tasarrufu yapılacağı söylenmişti. O yıldan tam bir yıl önceki o döneme denk gelen elektrik sarfiyatını da göz önüne aldığımızda enerji tasarrufu namına bir şey olmadığını gördük hatta ülke bazında 7 milyar kw saatlik bir artış olduğu gözlemlendi. Aradan geçen 8 yılda uygulamanın tasarruf sağladığına ilişkin hükümet yetkililerinin söylediği söylemler dışında da herhangi bir tespit yok ne yazık ki.
Bizler 8 yıldır başta çocuklar, yaşlılar ve engelliler olmak üzere yurttaşların hayatını zorlaştırdığı açık olan bu uygulamaya bir son verilmesi gerektiğini dile getiriyoruz.
Ülkemiz 26. ve 45. meridyenleri arasında bir yerleşimde. Bizler bu uygulama ile ülkenin tamamını Iğdır'ın doğusundan geçen 45. meridyene göre olan zaman dilimini kullanmaya başladık. Iğdır'ın bile doğusunda kalan 45. meridyen ile ülkenin en batısından geçen 26. meridyen arasında tam 76 dakikalık bir zaman farkı var. Ülkenin batısında kış aylarında iş yerleri ve okullar çoğunlukla gün doğumundan önce başlamakta sabah 8 mesailerine. Okullarına başlayan öğrenciler özellikle Aralık ve Ocak aylarında ancak yarım saat sonra günün ışığına şahit olmakta.
Nüfusun yoğun olduğu ülkenin batısında yer alan İstanbul ve İzmir gibi büyük kentler uygulamadan ciddi anlamda olumsuz etkilenmekte ve gece karanlığında uyanmak zorunda kalan hane halkı da büyük bir mağduriyet yaşamakta. Bunun için çözüm çok yani böyle masadan yaptım oldu demek yerine bilime danışmak lazım, kurullar oluşturulabilir. Nüfusun neredeyse hiç yaşamadığı bir saat diliminde yaşamaya mecbur bırakılıyoruz.
Saati ülkenin nüfusunun yoğun olarak yaşadığı bölgeye ya da ülkenin ara saat dilimine göre sabitleyebilirsiniz. Böylece bütün ülkeyi şikayet ettiğimiz karanlıkta uyanma ve işe gitme gibi etkilerden kurtaracak bir çözüme ulaşmış oluruz ya da iki farklı saat dilimi olur ülkenin doğusuyla batısı arasında. Enerji tasarrufunu sağlamak için yapmamız gereken şey aslında son derece basit; nüfus nerede yaşıyorsa saatinizi oraya göre ayarlamanız gerekiyor çünkü nüfusun yaşadığı yer aynı zamanda ekonominin döndüğü ve üretimin olduğu yerdir."