Kimilerince diyalogçu medyanın amiral gemisi olarak tanımlanan Zaman'ın yayın müdürü son yazılarında aklınca gazetecilik dersleri veriyor, ileride tasfiye edilecek gazetelerin listesini yayınlıyor ve "? bakın biz doğrusunu yapıyoruz, halk bizi tasfiye etmeyecek" demeye getiriyor.Devletin televizyonlarını da bu gurup bir çiftlik gibi kullandığı için abur-cubur laflar da olsa oralarda haber yapılıyor ve topluma pompalanıyor. Halbuki Türkiye'de bu işlere az-çok kafa yoran, basınla birazcık ilgilenen herkes biliyor ki söz konusu gazete 1995 yılından itibaren haçlı dünyasının sözcülüğüne soyunmuş bir gazetedir.Anadolu coğrafyasını haçlılar lehine değiştirmeye ve dönüştürmeye azmetmiş çevreler bütün zehirli fikirlerini bu gazete aracılığı ile yaymıştır ve yaymaya devam etmektedir.Dinlerarası diyalog tuzağını, İbrahimi dinler iftirasını -ki haşa İbrahim peygamber kendi kafasından din uydurmamıştır- ve benzeri safsataları Anadolu insanı bu gazete aracılığı ile tanımıştır.Diğer bir ifade ile binlerce yıldır tevhid inancının bayraktarlığını yapmış olan Müslüman Türk milletinin zihnini ve gönlünü haçlı dünyası adına bu gazete iğfal etmiştir.Bu gazetenin başını çektiği yayın gurubunun bu ülkede açtığı derin yaraları anlatmak için ciltlerce kitaplar yazıldı halen de yazılmaya devam etmektedir.Bu korkunç tabloyu görmezlikten gelerek kalkıp basın ahlakından bahsetmek, şereften-şahsiyetten, namustan-haysiyetten bahsetmek herhalde bu kutsal kavramlara en büyük hakareti yapmak demektir.Her şeyi bir tarafa bırakalım; Amerikan öncülüğündeki haçlı işgalcilerin komşumuz Irak'ı işgal edene kadar ve işgal ettikten sonraki yayınlarına, yazılarına bakarak bu gazeteyi yönetenlerin yüzleri kızarmıyor, kalemlerinden sızan sızıntılardan utanmıyorlarsa sözün bittiği noktaya gelmişiz demektir.Sadece iki bin üç yılından itibaren bu gazetenin nüshalarını inceleyen insaf ve iz'an sahibi, biraz da vicdan sahibi birisi rahatlıkla şu hükme varacaktır; bu gazete ve benzerleri, Bağdat'a giren haçlı işgal komutanının atının ayağındaki nalları tutan mıhlar mesabesindedir.Mıhlar nalları tutmuştur, nallar haçlı komutanının atını yürütmüş ve sırtında işgalcileri taşıyarak Bağdat'a ve diğer şehirlere girmiştir.Girdikten sonra da işgalciler aleyhine bir yazı görülmemiş aksine vatanlarını, namuslarını savunmaya çalışan Iraklı Müslümanlar suçlanmıştır. Şimdi her birinizin kaleminden böylesine kirli şeyler sızarken, kaleminizde çok bariz sızıntılar varken kalkıp millete basın ahlakı dersi vermeniz, olup-bitenlerden hiç de ders almadığınızı göstermiyor mu?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025