Ülkede bir Başkanlık Sistemi furyası almış başını gidiyor. Her ülkenin nihai hedefi üniter yapıya ulaşmak ve bu anlayışı hayata geçirmektir. Daha çok Amerika'ya özgü bir sistem olan Başkanlık Sistemi, birçok ülke tarafından uygulanmaya çalışılmış fakat sonucu ya diktatörlük ya da askeri rejim olmuştur.
Başkanlık sisteminde Başkan tüm yetkiye sahiptir ve görev sürecinde, yönetiminden memnun kalınmadığı takdirde görev süresini tamamlamadan başkanlıktan uzaklaştırılması söz konusu dahi değildir. Başkan belirlediği isimlerle kabineyi kurar ve tüm gücü elinde bulundurur. Yasama ve yürütmeyi elinde bulunduran Başkan'ı, kontrol eden hiçbir mekanizma yoktur.
Hemen bir soru geliyor akıllara, Başkanlık Sistemine geçilmesinin istenmesinin nedeni; tek yetki ve güce sahip olmak mıdır? Peki, Cumhurbaşkanımızın ve hükümetin yapmak isteyip de yapamadığı, almak isteyip de alamadığı bir şey olmuş mudur bugüne kadar? Millet elinizden hangi yetkiyi aldı da, siz bu vatana hizmet edecektiniz de edemediniz?
Irak işgalinde İncirlik hava üssünü açtınız ve 4 bin sorti ile Iraklı Müslümanların üzerine bomba yağdırmalarına izin verdiniz. Suriye'nin iç işlerine karıştınız, ülkeyi karışıklığa ve kaosa sürüklediniz. Elinizde üç milyonu aşkın Müslümanın kanı var. Sizlerin ABD odaklı politikaları yüzünden binlerce insan yerinden, yurdundan oldu.
AB uyum yasaları çerçevesinde yeraltı kaynaklarını devredeceğiz, fabrikaları özelleştireceğiz, toprakları satacağız, tarım ve hayvancılığı bitireceğiz dediniz de hangisini yapamadınız?
Acaba sorumuzu şöyle mi sormalıyız; derdiniz tüm yetkiyle ülkeyi kalkındırmak ve istikrarı sağlamak mı, yoksa ülkeyi eyaletlere bölmek mi? Zira iktidarınız boyunca vatana hizmet etmek için tüm imkanlara sahiptiniz. Tercihinizi AB ve ABD'ye hizmet etmekten yana kullandınız.
BOP'un eş başkanlığını yaparak tüm Ortadoğu ülkelerine kaosu ve karışıklığı getirdiniz. Medeniyetler İttifakı adıyla; Ehl?i Kitab'a hizmet ettiniz. Müslüman bir ülkede 60 bin kilise evi açtınız, Zinayı suç olmaktan çıkardınız ve domuz etini kasaplık et statüsüne getirdiniz.
Cumhurbaşkanımızın BOP'un eş başkanı, medeniyetler ittifakının başı olduğunuz düşünülünce, akıllara ülkeyi eyaletlere ayırarak bölmekten başka bir düşünce gelmiyor.
Türkiye için Başkanlık Sistemi; kişinin tüm yetkiyi elinde tutması ve bir diktatör gibi hareket etmesi demektir. Şuan ki parlamenter sistem ülkemiz için en uygun olanıdır. Bu sistem de dahi bir diktatör gibi davranabiliyorken; bir cumhurbaşkanı olarak meclise her durumda müdahale ediyor, meydanlara çıkarak siyaset yapıyor ve AKP'ye oy isteyebiliyorsanız zaten bir 'Başkan' gibi davranıyorsunuz demektir.
Parlamenter sistemde durum böyle iken; Başkanlık sisteminde neyle karşılaşacağımız biz de büyük bir korku uyandırmaktadır.
O zaman asıl amaç tüm yetkiyi bir elde toplayarak daha istikrarlı bir Türkiye değil, eyaletlere bölünmüş bir Türkiye'dir. Başkanlık sistemi ülkemiz için bölünme sürecini yasallaştıran bir sistemdir.
Şimdi soruyoruz; İktidarınız boyunca yapamadığınız neyi, şimdi Başkanlık Sistemi ile yapacaksınız? 12 yıldır tüm yetki elinizdeyken, ülkenin siyasetinin, ekonomisinin, sosyal hayatının durumu ortada. 12 yıllık yetkinin sonucu bu iken; Başkanlık sisteminin sonucu ne ola?
Başkanlık sisteminde Başkan tüm yetkiye sahiptir ve görev sürecinde, yönetiminden memnun kalınmadığı takdirde görev süresini tamamlamadan başkanlıktan uzaklaştırılması söz konusu dahi değildir. Başkan belirlediği isimlerle kabineyi kurar ve tüm gücü elinde bulundurur. Yasama ve yürütmeyi elinde bulunduran Başkan'ı, kontrol eden hiçbir mekanizma yoktur.
Hemen bir soru geliyor akıllara, Başkanlık Sistemine geçilmesinin istenmesinin nedeni; tek yetki ve güce sahip olmak mıdır? Peki, Cumhurbaşkanımızın ve hükümetin yapmak isteyip de yapamadığı, almak isteyip de alamadığı bir şey olmuş mudur bugüne kadar? Millet elinizden hangi yetkiyi aldı da, siz bu vatana hizmet edecektiniz de edemediniz?
Irak işgalinde İncirlik hava üssünü açtınız ve 4 bin sorti ile Iraklı Müslümanların üzerine bomba yağdırmalarına izin verdiniz. Suriye'nin iç işlerine karıştınız, ülkeyi karışıklığa ve kaosa sürüklediniz. Elinizde üç milyonu aşkın Müslümanın kanı var. Sizlerin ABD odaklı politikaları yüzünden binlerce insan yerinden, yurdundan oldu.
AB uyum yasaları çerçevesinde yeraltı kaynaklarını devredeceğiz, fabrikaları özelleştireceğiz, toprakları satacağız, tarım ve hayvancılığı bitireceğiz dediniz de hangisini yapamadınız?
Acaba sorumuzu şöyle mi sormalıyız; derdiniz tüm yetkiyle ülkeyi kalkındırmak ve istikrarı sağlamak mı, yoksa ülkeyi eyaletlere bölmek mi? Zira iktidarınız boyunca vatana hizmet etmek için tüm imkanlara sahiptiniz. Tercihinizi AB ve ABD'ye hizmet etmekten yana kullandınız.
BOP'un eş başkanlığını yaparak tüm Ortadoğu ülkelerine kaosu ve karışıklığı getirdiniz. Medeniyetler İttifakı adıyla; Ehl?i Kitab'a hizmet ettiniz. Müslüman bir ülkede 60 bin kilise evi açtınız, Zinayı suç olmaktan çıkardınız ve domuz etini kasaplık et statüsüne getirdiniz.
Cumhurbaşkanımızın BOP'un eş başkanı, medeniyetler ittifakının başı olduğunuz düşünülünce, akıllara ülkeyi eyaletlere ayırarak bölmekten başka bir düşünce gelmiyor.
Türkiye için Başkanlık Sistemi; kişinin tüm yetkiyi elinde tutması ve bir diktatör gibi hareket etmesi demektir. Şuan ki parlamenter sistem ülkemiz için en uygun olanıdır. Bu sistem de dahi bir diktatör gibi davranabiliyorken; bir cumhurbaşkanı olarak meclise her durumda müdahale ediyor, meydanlara çıkarak siyaset yapıyor ve AKP'ye oy isteyebiliyorsanız zaten bir 'Başkan' gibi davranıyorsunuz demektir.
Parlamenter sistemde durum böyle iken; Başkanlık sisteminde neyle karşılaşacağımız biz de büyük bir korku uyandırmaktadır.
O zaman asıl amaç tüm yetkiyi bir elde toplayarak daha istikrarlı bir Türkiye değil, eyaletlere bölünmüş bir Türkiye'dir. Başkanlık sistemi ülkemiz için bölünme sürecini yasallaştıran bir sistemdir.
Şimdi soruyoruz; İktidarınız boyunca yapamadığınız neyi, şimdi Başkanlık Sistemi ile yapacaksınız? 12 yıldır tüm yetki elinizdeyken, ülkenin siyasetinin, ekonomisinin, sosyal hayatının durumu ortada. 12 yıllık yetkinin sonucu bu iken; Başkanlık sisteminin sonucu ne ola?
Elif Gökgöz / diğer yazıları
- Hakikaten demedi mi? / 18.06.2020
- Yasaklarla nereye kadar? / 17.01.2016
- İstikrar mı, bölünme mi? / 07.01.2016
- 2016'ya girerken / 02.01.2016
- Yasaklarla nereye kadar? / 17.01.2016
- İstikrar mı, bölünme mi? / 07.01.2016
- 2016'ya girerken / 02.01.2016