İslam inancıyla örtüşmeyen bir kutlama? Yılbaşı kutlamaları tüm ülkeyi etkisi altına almış durumda. Televizyonlarda yılbaşını kutlayan klipler dönüyor, milletimizin birçoğu heyecanla birbirlerinin yılbaşını kutluyor.
Ülke olarak gerçekten heyecanla yeni bir yılı karşılayacak ve eski yılı yolcu edecek bir dönemde miyiz? Acaba geçmiş yılı hangi duygularla tamamladık. Şöyle bir arkamıza dönelim de 2015 yılında neler yaşadık, en çok hissettiğimiz duygu ne oldu bir bakalım.
2015 Ocak ayını; Yolsuzluk Operasyonu ile gündem olan 4 Bakanın, Yüce Divan'da yargılanacak mı sorusuyla geçirdik. Tüm yolsuzluk ve rüşvete rağmen, Bakanlarımız Divan yolundan geri döndüler. Yolsuzluk suçlamalarıyla çalkalanan Hükümet hiçbir yara almadan, alnının akıyla (!) sıyrıldı.
Bu yolsuzlukları konuşuladururken, Özgecan ile canlarımız yandı. Tek amacı evine ulaşmak olan Özgecan, tecavüze uğradı ve vahşice katledildi. Ahlaki çöküntüde olan ve her konuda yozlaşmış bir milletin bunları yaşaması bir tesadüf değil. Evvela insanı yetiştirmeli ve ona; kadının nefsi duyguları tatmin edecek bir meta olmadığını, kadın ya da erkek hiç kimsenin canına kast edecek bir davranışa hakkı olmadığını öğretmeliyiz.
Evine gitmek üzere yola çıkan bir genç kız tecavüze uğruyor ve canından ediliyorsa, birçok kadın cinayetiyle yüzleşiyorsak, Hakkari-Dağlıca'da, Iğdır-Dilucu'nda ve Millet Meclisine çok yakın olan bir yerde bomba patlayarak yüzlerce insanın ölmesine ve ağır yaralanmasına şahit oluyorsak, koca bir yılı terör saldırılarıyla geçirmiş isek, heyecanla bir yılın karşılanmasından bahsedemeyiz.
İnsanların can ve mal güvenliğinin olmadığı bir ülke tüm tehditlere açıktır. 2015 yılında koalisyon sonucunun çıktığı seçimin hemen ardından, bir anda ülke kan gölüne döndü, ikinci seçimle AKP iktidara geçti ve sözde her şey süt liman oldu.
Millet 2015 yılını tekrar AKP'yi iktidara getirmekle çok büyük bir hataya imzasını atmıştır. AKP olmazsa ölümler olur, istikrar biter sözleriyle başlattığı algı operasyonunu başarıyla sonlandıran millet, ciddi bir bedel ödeyecektir.
Güneydoğu bölgemizin savaşın içerisinde olması, polis ve askerlerin öldürüldüğü haberlerini almak, sokağa çıkma yasaklarının günlerdir devam etmesine şahit olurken bedel ödeme anının ne kadar yakında olduğunu görmemek mümkün değil.
Bölünmeye doğru hızla yol alan ülkemizin bu noktaya gelmesinde en önemli faktör milletin yanlış kararıdır. AKP müdahale ettiği hiçbir yere huzur ve barış getirmemiştir.
Bugün Irak'ın, Suriye'nin, Libya'nın ve birçok ülkenin, BOP kapsamında düşürüldükleri şu durumun tek müsebbibi Türkiye'dir. Zira ülkemiz BOP'un Eşbaşkanlığını yapmaktadır ve bu uğurda görevini hakkıyla yerine getirmiştir. Maalesef ki sıra 22. İslam ülkesi olan Türkiye'nindir.
Türkiye Büyük Ortadoğu Projesinin sonuçlarını şimdiden yaşamaya başlamıştır. Bölünmeye doğru hızla yol alan ülkemiz 2015 yılını kan ve gözyaşı ile kapatıyor.
Biten yılı kısaca özetlemek gerekirse; ölüm, kan, gözyaşı, terör, cinayet, tecavüz ve şiddetten başka sözcükler gelmiyor dilimize. Evladını, anne-babasını kaybedenler; geriye dönüp baktıklarında nasıl hatırlayacaklar 2015'i?
Ve son bir soru; yeni yılı bilinçsizce, şen şakrak kutlamak mıdır payımıza düşen, yoksa geçmişinden ders çıkararak karşılamak mı?
Ülke olarak gerçekten heyecanla yeni bir yılı karşılayacak ve eski yılı yolcu edecek bir dönemde miyiz? Acaba geçmiş yılı hangi duygularla tamamladık. Şöyle bir arkamıza dönelim de 2015 yılında neler yaşadık, en çok hissettiğimiz duygu ne oldu bir bakalım.
2015 Ocak ayını; Yolsuzluk Operasyonu ile gündem olan 4 Bakanın, Yüce Divan'da yargılanacak mı sorusuyla geçirdik. Tüm yolsuzluk ve rüşvete rağmen, Bakanlarımız Divan yolundan geri döndüler. Yolsuzluk suçlamalarıyla çalkalanan Hükümet hiçbir yara almadan, alnının akıyla (!) sıyrıldı.
Bu yolsuzlukları konuşuladururken, Özgecan ile canlarımız yandı. Tek amacı evine ulaşmak olan Özgecan, tecavüze uğradı ve vahşice katledildi. Ahlaki çöküntüde olan ve her konuda yozlaşmış bir milletin bunları yaşaması bir tesadüf değil. Evvela insanı yetiştirmeli ve ona; kadının nefsi duyguları tatmin edecek bir meta olmadığını, kadın ya da erkek hiç kimsenin canına kast edecek bir davranışa hakkı olmadığını öğretmeliyiz.
Evine gitmek üzere yola çıkan bir genç kız tecavüze uğruyor ve canından ediliyorsa, birçok kadın cinayetiyle yüzleşiyorsak, Hakkari-Dağlıca'da, Iğdır-Dilucu'nda ve Millet Meclisine çok yakın olan bir yerde bomba patlayarak yüzlerce insanın ölmesine ve ağır yaralanmasına şahit oluyorsak, koca bir yılı terör saldırılarıyla geçirmiş isek, heyecanla bir yılın karşılanmasından bahsedemeyiz.
İnsanların can ve mal güvenliğinin olmadığı bir ülke tüm tehditlere açıktır. 2015 yılında koalisyon sonucunun çıktığı seçimin hemen ardından, bir anda ülke kan gölüne döndü, ikinci seçimle AKP iktidara geçti ve sözde her şey süt liman oldu.
Millet 2015 yılını tekrar AKP'yi iktidara getirmekle çok büyük bir hataya imzasını atmıştır. AKP olmazsa ölümler olur, istikrar biter sözleriyle başlattığı algı operasyonunu başarıyla sonlandıran millet, ciddi bir bedel ödeyecektir.
Güneydoğu bölgemizin savaşın içerisinde olması, polis ve askerlerin öldürüldüğü haberlerini almak, sokağa çıkma yasaklarının günlerdir devam etmesine şahit olurken bedel ödeme anının ne kadar yakında olduğunu görmemek mümkün değil.
Bölünmeye doğru hızla yol alan ülkemizin bu noktaya gelmesinde en önemli faktör milletin yanlış kararıdır. AKP müdahale ettiği hiçbir yere huzur ve barış getirmemiştir.
Bugün Irak'ın, Suriye'nin, Libya'nın ve birçok ülkenin, BOP kapsamında düşürüldükleri şu durumun tek müsebbibi Türkiye'dir. Zira ülkemiz BOP'un Eşbaşkanlığını yapmaktadır ve bu uğurda görevini hakkıyla yerine getirmiştir. Maalesef ki sıra 22. İslam ülkesi olan Türkiye'nindir.
Türkiye Büyük Ortadoğu Projesinin sonuçlarını şimdiden yaşamaya başlamıştır. Bölünmeye doğru hızla yol alan ülkemiz 2015 yılını kan ve gözyaşı ile kapatıyor.
Biten yılı kısaca özetlemek gerekirse; ölüm, kan, gözyaşı, terör, cinayet, tecavüz ve şiddetten başka sözcükler gelmiyor dilimize. Evladını, anne-babasını kaybedenler; geriye dönüp baktıklarında nasıl hatırlayacaklar 2015'i?
Ve son bir soru; yeni yılı bilinçsizce, şen şakrak kutlamak mıdır payımıza düşen, yoksa geçmişinden ders çıkararak karşılamak mı?
Elif Gökgöz / diğer yazıları
- Hakikaten demedi mi? / 18.06.2020
- Yasaklarla nereye kadar? / 17.01.2016
- İstikrar mı, bölünme mi? / 07.01.2016
- 2016'ya girerken / 02.01.2016
- Yasaklarla nereye kadar? / 17.01.2016
- İstikrar mı, bölünme mi? / 07.01.2016
- 2016'ya girerken / 02.01.2016