İnsanlardan nefret ettikçe hayvanları sever, hayvanları sevdikçe insanlardan nefret eder olduk
Hayvanın sevgiye değil, merhamete ihtiyacı var.
Sevgi hem cinse olur.
Yani, insan insanı sevip saygı duymalı.
Hayvanı sevdikçe, insandan nefret eder olduk, nefret ettikçe de hayvan sevgimiz katlanıyor.
Batı kültüründe olan; çocuğum yok, bir kedi bir de köpeğim var bize kadar ulaştı.
Ulaştı ve kapı aralığından süzülen ceset kokusu sayesinde öldüğümüzün farkına varılıyor, bir hafta sonra.
Bu hayvan sevgimiz öyle üç noktaya vardı ki, bizi hayvanda ifna/yok olma noktasına taşıdı;
Şöyle ki,
Hayvana ait davranışları yaşam tarzı edinmeye başladık.
Yol üstünde durup insanların geçişini engellemek.
Yol üstünde yemek yemek.
Dünyayı sadece kendimizden ibaret sanmak.
Başkasının hakkını hukukunu hiçe saymak.
Canımızın istediği gibi davranmak.
Ve 'bana ne'cilik, umursamazlık...
Vs...
Bütün bu ve daha fazlasının yanında edindiğimiz bir başka huy var ki, hayvanda bile yok;
Yürürken yeyip içmek.
İnsandan başka hiçbir canlı bunu yapamıyor.
Dînen ayakta yeme içmenin mekruh, çirkin bir davranış biçimi olduğu hükmüne rağmen.
Fıtrata uymayan ne varsa bizde var.
Dinî eğitimin verildiği kurumlarda ilk öğretilen hadis-i şerif "hayvan hakları" konuludur.
"İnsan hakkları" konusunu ancak yarım asır önce öğrenebilen Batı dünyası ve 14 asır önce; "hayvanı ölüme terkedersen cehenneme varır yolun" ikazını yapan İslam.
İbnu Ömer (ra) anlatıyor: Resulullah (sav) buyurdular ki:
"Bir kadın, eve hapsettiği bir kedi yüzünden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemiş, yeryüzünün haşeratından yemeye de salmamıştı." (Buhari, Bed'ül-Halk 17).
Bir seferde kaç masum öldürebilirim ince hesabındaki Batı'nın çok mu umurunda kedi-köpek, işin içinde -şimdilik- 300 milyar dolarlık bir sektör var.
Türkiye'nin payı 1 milyar dolar(mış).
Yoksa son yıllarda zirve yapan kedi-köpek sevginin sebebi bu mu?
Öyle ya, insandan nefret hayvana sevgi seli.
Sokakta gördüğü kedinin başını dakikalarca okşayan (çoğunlukla) kadının evde çocuğuna da bu sevgiyi gösterdiğine ne kadar inanmak isterdim.
"Sorunlu çocuk yoktur, sorunlu anne baba vardır" kanaatine vardım kısa süreli öğretmenlik tecrübelerimle.
Tekrar edersem, hem cinsimiz insandan nefret ettikçe hayvan sevgimiz artıyor, hayvan sevgimiz arttıkça da insandan nefretimiz artıyor.
Bari platonik aşk yaşadığımız bu hayvanlara hiç olsun bir dua/sûre öğretelim de ölünce ruhumuza okusun.
Gerçi Pavlusî ilahiyatçılar buna cevaz vermiyor ya...
Bir fıkra iyi gider.
Padişah, baş vezirine sormuş:
"Eğitim mi önemli, karakter mi?"
"Karakter önemlidir sultanım."
Memleketin her yanına tellallar salınır:
"Duyduk duymadık demeyin… En iyi hayvan eğiticisine 100 altın ödül verilecek."
Padişah sormuş:
"Bir kediye tepsiyle servis yapmayı ne kadar zamanda öğretirsin?"
"Altı ayda, padişahım."
Altı ayın sonunda saray erkânına elinde tepsiyle servis yapmaya başlamış kedi. Tam baş vezirin önüne geldiği zaman padişah sormuş:
"Ey vezir! Söyle bakalım, eğitim mi önemlidir, karakter mi?"
Vezir, tam vaktidir deyü, salıvermiş kaftanının altındaki fareyi.
Anaaa, fare, demiş ve tepsiyi fırlatıp koşmaya başlamış kedi.
Tam vaktidir demiş Başvezir:
"Karakter önemlidir padişahım."
Yoksa, bir fareye herşey feda edilir.
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024