"Profesör, bir öğrenciyi kürsüye çağırıp, anlat dersi, demiş. Öğrenci başlamış anlatmaya.
Profesör şimdi kürsünün üstüne çık, devam et, demiş.
Öğrenci kürsüye çıkıp devam etmiş anlatmaya.
Profesör bu seferde, kürsünün üstüne bir sandalye koy, üstüne çık devam et, demiş. Öğrenci denileni yapmış.
Profesör, şimdi de sandalye üstüne tabureyi koy ve devam et, demiş.
Öğrenci denileni yapmış ancak düşmemek için dengesini kontrol ederek konuştukça dediklerinde tutarsızlıklar başlamış.
Profesör dersi bitirirken, 'insan yükseldikçe dediklerinde tutarsızlıklar olur. Çünkü artık beyin söyleneni değil bulunan yerden düşmemeyi önceler' demiş.
Şimdi Türkiye'yi sınıf yapalım. Halkımızda profesör olsun. Tahtaya da haliyle siyasetçiler kalkacak ve dersi anlatacak.
Bugünkü dersi de Sayın Erdoğan anlatsın.
Henüz mevki sahibi olmamış Sayın Erdoğan: 'Dış güçler sebebiyle kalkınamıyoruz' görüşüne katılmıyorum.'
Bugün en yüksek mevkide ve en büyük mazereti, 'dış güçler'.
Henüz mevki sahibi olmamış Sayın Erdoğan; 'Dolaştığım vilayetlerde gördüm; Memur ağlıyor, çiftçi ağlıyor, gençler iş bulamıyor. Bu gerçekler karşısında 3-5 kişinin saltanatı için buna göz yumamayız."
Bugün en yüksek mevkide olan Erdoğan'ın yönettiği ülkemizde memurlar ağlıyor, çiftçiler ağlıyor, gençler iş bulamıyor.
Henüz mevki sahibi olmamış Sayın Erdoğan; "Benim vatandaşım, ev kirasını, elektriği suyu ödeyemiyorsa, %25'i açlık sınırının %50'si yoksulluk sınırının altındaysa ülkeyi bu hale mevcut hükümet getirmiştir".
Bugün en yüksek mevkide olan Erdoğan'ın yönettiği ülkemizde asgari ücret eşittir ev kirası. Halkın % 50'sinden fazlası açlık sınırı altında bir gelire sahip ama iktidar bu vahim tabloya sorumlu arıyor.
Henüz mevki sahibi olmamış Sayın Erdoğan; "Şayet ülkede bir kesim çok zenginleşirken diğer kesimler yerinde sayıyor veya fakirleşiyorsa orada adalet yok demektir. Adaletin olmadığı bir yerde zulüm vardır. Zulüm ise bizim inancımızda küfre eşdeğerdir."
Bugün en yüksek mevkide olan Erdoğan'ın yönettiği ülkemizde dün emekli ikramiyesi ile ev, araba alabilenlerin çocukları şimdi emekli olduklarında aldıkları ikramiye ile telefon alıyor. Hem de sıfır.
Henüz mevki sahibi olmamış Sayın Erdoğan; "Fakir niye fakirdir, biliyor musun? Fakir çalmasını iyi bilmediği için fakirdir. Onlar da çalmasını iyi becerdiği için zengindir".
Dün ülkedeki milyoner sayısı 6 bindi. Bugün 750 bin. Toplum fakirleşirken, asgari ücret açlık sınırı altında kalırken bu kadar insan nasıl zengin oldu? Vekil, bakan çocukları 25-30 nasıl holding başkanı, filo sahibi oldu?
Neyse… Neyse…
Bugün dünyalık mevkilerin en yükseğinde olan Erdoğan diyor ki; 'Ülkemize kazandırdığımız asırlık eser ve hizmetler de geri kalmışlık, yokluk ve yoksulluğu da ortadan kaldırmıştır."
Bu cümlenin ardından aynen şu cümleleri kuruyor;
'2,8 milyon haneye elektrik yardımı başlattık'.
Başka?
'Yakacak yardımı da yapıyoruz'.
Başka?
'4 milyon 100 bin haneye yardım yaparak sıkıntılarını azaltıyoruz'.
Başka?
'Bizden önce buzdolabı, çamaşır makinesi yoktu'.
Başka?
"Türkiye'de 15 sene önce acaba evlerde biz fırın bulabiliyor muyduk?
Başka?
Erdoğan'ın "Bir zamanlar muz bizim sofralarımızın lüksüydü ama artık lüks olmaktan çıktı ve muza ulaşmak rahat bir hale geldi"
Başka?
"Ben her akşam manda yoğurdu… Onun içine Medine hurması doğrarım 3 tane veya 5 tane. Ona biraz çay kaşığı kestane balı ve bir de içine yulaf atarım. Bu dörtlüyü karıştırarak yer, yatarım. Şifa…"
Demek ki o profesörün, 'insan yükseldikçe dediklerinde tutarsızlıklar olur. Çünkü artık beyin söyleneni değil bulunan yerden düşmemeyi önceler' tespiti bilimsel bir gerçek.
Hikaye ile başladık hikaye ile bitirelim
Malumunuz Erdal İnönü uzun boylu ve zayıf, Turgut Özal'da epeyce göbekli bir vücut yapısına sahipti.
Turgut Özal, Erdal İnönü ile karşılaşır ve 'Erdal Bey! Siz sakın yurt dışına gitmeyin. Sizi gören ülkede kıtlık var zanneder' sözleriyle takılır.
Erdal İnönü'nün cevabı çok manidardır; 'sizi görende ülkedeki kıtlığın sebebini anlar'.
Erdal İnönü hayatta olsaydı bugün ne derdi?
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025