Şimdi önemli bir soru var karşımızda; kulluğun gereği olan teslimiyet nasıl gerçekleşir? Günlük hayatta, "Ben Allah'a teslim oldum", "Ben Rabbimi seviyorum" cümlelerini sık sık kullanırız.
Ama işin şu tarafını unuturuz: Allah'ın bize "yapın" diye emrettiği taatler, ibadetler var, bunları eda ediyor muyuz?
İşte burası çok önemli. Eğer ibadetler konusunda gereğini yapıyorsan sen iyi bir kulsun, hiç merak etme… Yok, eğer yapmıyorsan, bu kuru bir iddiadır, o zaman kendini kandırıyorsun demektir.
Kulluk insana ait bir makamdır. Bir rütbedir. En yüce rütbedir. "Her türlü noksanlıktan münezzeh olan O Allah'tır ki, kulunu (Hz. Peygamber Aleyhisselamı) gece Mescid–i Haram'dan (Mekke'den alıp) o etrafını mübarek kıldığımız Mescid–i Aksa'ya kadar götürdü..."(İsra, 1).
Ayette "Abdihî" kelimesi geçiyor. Yani "kulu Muhammed'i aldı" diyor Allah…
Halbuki, Allah'ın, Muhammed Mustafa'sına (s.a.v.) verdiği birçok sıfat var. Ve bize göre en büyük sıfat, "resullüktür/peygamberliktir" değil mi? Buna göre ayette "Resulü Muhammed'i aldı" diyebilirdi. "Nebisi Muhammed'i aldı" diyebilirdi. Ama burada görüyoruz ki "kulluk" hepsinin üstünde bir makam.
Burada önemli bir nükte var: Kul olacak, peygamberde olsa Muhammed (s.a.v.) Kendini fani kabul edecek ki, Allah ile beraber olsun.
Kısaca sen, sende olmayacaksın ki, Allah sende olsun. Bu konuda bir başka örnek daha vardır.
Hz. Musa Kelimullah Efendimiz Cenab–ı Hakk'a, "Bana cemalini göster" diyor. "Beni göremezsin" cevabı geliyor. Arifler bu cevabı şöyle yorumluyorlar:
"Yani, Ya Musa! Sen, sende iken Beni göremezsin. Sen, o 'ene'ni/benliğini bir dağıt bakalım. Yık, at bakalım, bak nasıl görürsün."
"Beni zikret, Ben de seni zikredeyim"
O halde, "Allah'ı bilmek" kulluktaki en büyük gayedir. "Ben insanları ve cinleri ancak Bana ibadet etsinler diye yarattım" (Zariyat, 56) buyuruyor Cenab–ı Hak…
Ayette geçen "ibadet etmeyi" ariflerin birçoğu, "Allah'ı tanımak, bilmek" olarak yorumlarlar. İbadetle Allah, kulunun kalbine tecelli eder. Mesela, namaz kılıyoruz… Bilelim ki, Allah, kalbimize tecelli ediyor.
Yine bir ayette,"Beni zikret, Ben de seni zikredeyim" (Bakara, 152) buyuruluyor. İnsan, Allah'a ibadetle yaklaştıkça, O'nun ismini andıkça, O'na yöneldikçe kalp kapıları açılıyor, O'na doğru yöneliyor.
Allah da, Kendine yöneldiği için, o kula nurani tecellisi ile tecelli ediyor. O nedenle kul Rabbini bilmek mi istiyor, yapacağı iş apaçık ortadadır. Çünkü ayetle sabit... İbadet edecek ve bol bol Rabbini zikredecek…
Şunu da hatırlatmamız lazım: İbadetler ve zikirler Allah'ı tanımamızda nasıl yardımcımızsa, Allah'ın men ettiklerinden uzaklaşmak da o kadar yardımcıdır. Kısaca, kul, biryandan ibadet edecek, öte yandan haram, mekruh vs. diye önüne konulan sınırları asla aşmayacak.
Mademki, kul imtihan için vardır, kulluktaki bir nükte de imtihan sırrıdır, öyleyse, alabildiğine serbest ve sınırı olmayan bir hayat tarzı mü'min için olamaz. Kul, yasaklar konusunda kendini kolladı mı, korudu mu hiç şüphesiz, Allah'ın sevdiği, seçtiği nebileri,velileri, şühedası, uleması ile haşrettiği bir kul namzeti olur.
Cenab–ı Hak bizi kendine layıkıyla kul eylesin. (Prof. Dr. Haydar Baş İcmal Dergisi 2010)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- İmam Hadi (a.s.) / 12.04.2025
- İmam Muhammed Takî (a.s) / 11.04.2025
- İmam Rıza (a.s.) / 10.04.2025
- İmam Musa Kazım (a.s.) / 09.04.2025
- İmam Ca'fer (a.s.) / 08.04.2025
- İmam Muhammed Bâkır / 07.04.2025
- İmam Zeynelabidin / 06.04.2025
- Şehitlerin efendisi İmam Hüseyin / 05.04.2025
- İmam Hasan dönemi bugüne ne kadar da benziyor / 04.04.2025
- İmam Ali'nin hilafeti / 03.04.2025
- İmam Muhammed Takî (a.s) / 11.04.2025
- İmam Rıza (a.s.) / 10.04.2025
- İmam Musa Kazım (a.s.) / 09.04.2025
- İmam Ca'fer (a.s.) / 08.04.2025
- İmam Muhammed Bâkır / 07.04.2025
- İmam Zeynelabidin / 06.04.2025
- Şehitlerin efendisi İmam Hüseyin / 05.04.2025
- İmam Hasan dönemi bugüne ne kadar da benziyor / 04.04.2025
- İmam Ali'nin hilafeti / 03.04.2025