İmralı süreci anayasal suçtur
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Ankara’daki Milli Kahramanlarımız programında, İmralı sürecinde AKP'nin terörle masaya oturup Türkiye'nin Anayasasını yaptığını vurgulayarak, "Bu süreç Türkiye'yi bölünmeye götüren sürecin başlangıcıdır. Bu yasa
18.03.2013 00:00:00
RECEP BAHAR / ANKARA
Yeni Mesaj gazetesi tarafından düzenlenen Milli Kahramanlarımız sempozyum serisinin 10.'su Milli Mücadelenin ana karargahı Ankara'da düzenlendi. Yeni Mahalle İlçesi'nde bulunan ve 2011 yılında hizmete giren Türkiye'nin en büyük ve modern kongre salonlarından biri olan Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen program son derece görkemli geçti. Yaklaşık 6 bin vatandaşımızın izlediği program da coşku hiç eksilmedi, bilakis Grup Nefes'in sahne almasıyla zirveye ulaştı.
Yaklaşık 9 saat süren ve bugüne kadar yapılan en uzun süren Milli Kahramanlarımız programı özelliği kazanan etkinliğin kapanış konuşmasını her zaman olduğu gibi yine Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, yaptı. Ankaralı vatandaşlarımızın programa yoğun ilgi gösterdiğini dile getirip, salonu dolduran vatandaşlarımıza teşekkür ederek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Baş, Ankaralılardan ilk seçimde en az 500 bin oy istedi. Ekonomi başta olmak üzere devletin nasıl yönetileceğini çok iyi bildiğini dile getiren BTP Genel Başkanı, parti olarak vatandaşa söz verdiklerini noter tasdikli senet haline getirdiklerini ifade ederek, "Dediklerimizi yapamazsak, tazminat ve ceza davaları olmak üzere iki dava açma imkânınız olacak. Bu davalarda yüzde 100 haklısınız. Şimdi bir genel başkan bu riskleri alır mı? Neden bundan biz bir sonuç çıkarmadık da; Avrupa'nın, ABD'nin papağanlarını seçip başımıza musibet olarak koyduk da, şimdi ülke parçalanacak mı, parçalanmayacak mı onun hesabını yapıyoruz? Haydar Hoca'yı tek başına iktidar etmeye var mısınız? Ben bu işi çok iyi biliyorum ve dediklerimi yaparım."
İmralı süreci anayasal suçtur
Bu süreçte AKP'nin terörle masaya oturup Türkiye'nin Anayasasını yaptığına işaret eden Prof. Dr. Baş, şu tarihi uyarılarda bulundu: "Bu süreç Türkiye'yi bölünmeye götüren sürecin başlangıcıdır. Bu yasal ve anayasal suçtur. Bu süreç toplumda barışı değil en sonunda çatışma ortamını ortaya çıkaracaktır. Bir de bakacağız herkes silahı beline koymuş, mahalleleri ve sokakları pay etmeye başlamış. Allah korusun... Öyle ya terör her şeyi hallediyor, biz de belimize silahı koyup işimizi halledelim, denebilir. Çünkü burada imtiyaz yasaları konuşuluyor. Burada bir hususun altını çizelim: Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşları Kürt olsun, Laz olsun, Çerkez, Boşnak, Arap olsun vesaire olsun hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır. Hepsi hukuk önünde eşittir. Herkes cumhurbaşkanı olabilir. Mesela Laz Cumhurbaşkanı tanıyorum, Cevdet Sunay... Kürt Cumhurbaşkanı tanıyorum, Turgut Özal... Diyeceksiniz ki, Güneydoğuda haksızlıklar yaşandı ama bunu devlet yapmadı, siyasiler yaptı. Şimdi hesaba çekilmesi gereken siyasiler kendilerini temize aldılar, devleti hesaba çekiyorlar! Devleti yok edecekler, buna karşı durmaya var mısınız? Devlet bizim devletimiz. Yapmamız gereken devleti suçlamak değil, siyaseti yani kim yaptıysa faili ortaya koyup cezalandırmaktır. Sayın Başbakan ve hükümeti işine kolay geleni yapıyor. Oturalım, imtiyaz yasası tanıyalım. Tamam tanıdık, ne olacak? Peki; Lazlar, Adapazarı'nda Çerkezler, Boşnaklar benzer imtiyaz istemeyecek mi? Bu imtiyaz yasalarının Türk hukukuna getirilmesi bilerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yıkmaktır ve vatanını bölmektir."
Kaçacak delik bulamazsınız
1979'daki İslam devrimiyle ülkesini terk etmek zorunda kalan, o dönem ABD'nin bir numaralı müttefiki olan İran Şahı'nın durumunu örnek gösteren Prof. Dr. Haydar Baş, "Dünya Şah'a bir fare deliği kadar küçük geldi. Sonunda ölecek bir vatan bulamadı. Sayın siyaset! Siz benim öz kardeşlerimsiniz. Din kardeşi olarak buradan sizlere haber gönderiyorum. Vallahi billahi kaçacak delik bulamazsınız" şeklinde konuştu. Devlet adamlığının psikolojik etkilerle yapılabilecek meslek olmadığını dile getiren BTP Genel Başkanı, devlet adamlığının analık ve babalık yapmak olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: "Devlet adamı olan vatandaşlarını öz evladı gibi koruyacak, yarınlarını düşünecek, ona göre hizmet programı, projesi ve tezi hazırlayacak. Şimdi gerek iktidara, gerekse muhalefete bakıyorum. Her ikisinin vatandaşlarımızı ileriye taşıyacak bir projeleri, tezleri var mı? Yok... Seçim zamanı geliyor - belki siz işin farkında değilsiniz- bizim Sosyal Devlet projelerini çalıyorlar, başlıyorlar okumaya. Utanmayanın dünyada sefası var, derler ya, öyle! İktidara getirdik seni, hadi uygula! Evet, orada bir cümle var ama onun ardında 30-40 sayfa mantığı var. Bu nasıl hayata geçecek, hangi kaynaklar devreye girecek? Bu son cümleyi kopya etmekle, okumakla bu iş olmaz."
Bana samimiyetle güveniyor musunuz?
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Ankara'dan tüm vatandaşlara seslendi: "Evvela şuna karar verelim… Bu işi benim bildiğime inanıyor musunuz? Niye sordum, eğer inanıyorsanız beraber olacağız. İnanmıyorsanız milyonların huzurunda hesap vermeye varım. Yapacağımı bildiğiniz halde, bir takım fitnelere kapılırsınız ruz-i mahşerde yakanıza yapışırım. Bugün Ankara'ya hesap vermeye geldim. Siz bir bardak su istediniz, ben size okyanusu getirdim. Tek kişiyim ben, bakın ne kadar güçlüyüm ki hepiniz sustunuz."
İşte terörü gerçekten bitirecek dev projeler
1. 18 yaş üstü herkese 500 TL vatandaşlık maaşı verilecek.
2. Asgari ücret 4 bin TL olacak.
3. Ev hanımlarını işçi statüsünde düşünüp onlara işçi maaşı vereceğim. Şimdilik bu 500 TL.
4. Doğum yapanlara doğum ikramiyesi verilecek.
Anneler, bu seçim sizin seçiminiz. Haydar Hoca bunu yapmadı, bana iki tane dava açacaksınız. Neyim var, neyim yok elimden alacaksınız. Bakın bende o göz var mı? Bu ve benzeri projeleri Güneydoğulu vatandaşlarımız için yazdığını ifade eden Prof. Dr. Baş, şunları söyledi. "Mevcut siyaset Apo ile konuşup bu işi halledecek. Bu iş öyle halledilmez. Bölge insanının işi ya da aşı var mı? Yok... Öyle Duma'da konuşmak kolay değil, adamın boğazını sıkarlar. Ben Duma'da konuşmuş, eseri Moskova Üniversitesi'nde okutulan bir insanım. Benimle Rusya, ABD'ye elinin tersiyle vurdu. Nasıl oluyor da, benim ülkemin insanı bunu duymaz! Bizim dönemimizde iki ferdi asgari ücretle çalışan bir eve 11 bin 500 TL para girecek. Şimdi bu evden bir fert dağa çıkar mı? Sen şimdi oturup Apo ile konuşuyorsun. Apo diyor ki, 'ben bu devleti terörle bitirdim'. Rezil ediyor seni. Devlet anarşiye, teröre mağlup oldu. Ruz-i mahşerde bizi dinlemeyenler bunun hesabını veremeyecek. Ülke bölünürse, bunun faili bu hainleri görmeyenlerdir."
Yeni Mesaj gazetesi tarafından düzenlenen Milli Kahramanlarımız sempozyum serisinin 10.'su Milli Mücadelenin ana karargahı Ankara'da düzenlendi. Yeni Mahalle İlçesi'nde bulunan ve 2011 yılında hizmete giren Türkiye'nin en büyük ve modern kongre salonlarından biri olan Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen program son derece görkemli geçti. Yaklaşık 6 bin vatandaşımızın izlediği program da coşku hiç eksilmedi, bilakis Grup Nefes'in sahne almasıyla zirveye ulaştı.
Yaklaşık 9 saat süren ve bugüne kadar yapılan en uzun süren Milli Kahramanlarımız programı özelliği kazanan etkinliğin kapanış konuşmasını her zaman olduğu gibi yine Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, yaptı. Ankaralı vatandaşlarımızın programa yoğun ilgi gösterdiğini dile getirip, salonu dolduran vatandaşlarımıza teşekkür ederek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Baş, Ankaralılardan ilk seçimde en az 500 bin oy istedi. Ekonomi başta olmak üzere devletin nasıl yönetileceğini çok iyi bildiğini dile getiren BTP Genel Başkanı, parti olarak vatandaşa söz verdiklerini noter tasdikli senet haline getirdiklerini ifade ederek, "Dediklerimizi yapamazsak, tazminat ve ceza davaları olmak üzere iki dava açma imkânınız olacak. Bu davalarda yüzde 100 haklısınız. Şimdi bir genel başkan bu riskleri alır mı? Neden bundan biz bir sonuç çıkarmadık da; Avrupa'nın, ABD'nin papağanlarını seçip başımıza musibet olarak koyduk da, şimdi ülke parçalanacak mı, parçalanmayacak mı onun hesabını yapıyoruz? Haydar Hoca'yı tek başına iktidar etmeye var mısınız? Ben bu işi çok iyi biliyorum ve dediklerimi yaparım."
İmralı süreci anayasal suçtur
Bu süreçte AKP'nin terörle masaya oturup Türkiye'nin Anayasasını yaptığına işaret eden Prof. Dr. Baş, şu tarihi uyarılarda bulundu: "Bu süreç Türkiye'yi bölünmeye götüren sürecin başlangıcıdır. Bu yasal ve anayasal suçtur. Bu süreç toplumda barışı değil en sonunda çatışma ortamını ortaya çıkaracaktır. Bir de bakacağız herkes silahı beline koymuş, mahalleleri ve sokakları pay etmeye başlamış. Allah korusun... Öyle ya terör her şeyi hallediyor, biz de belimize silahı koyup işimizi halledelim, denebilir. Çünkü burada imtiyaz yasaları konuşuluyor. Burada bir hususun altını çizelim: Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşları Kürt olsun, Laz olsun, Çerkez, Boşnak, Arap olsun vesaire olsun hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır. Hepsi hukuk önünde eşittir. Herkes cumhurbaşkanı olabilir. Mesela Laz Cumhurbaşkanı tanıyorum, Cevdet Sunay... Kürt Cumhurbaşkanı tanıyorum, Turgut Özal... Diyeceksiniz ki, Güneydoğuda haksızlıklar yaşandı ama bunu devlet yapmadı, siyasiler yaptı. Şimdi hesaba çekilmesi gereken siyasiler kendilerini temize aldılar, devleti hesaba çekiyorlar! Devleti yok edecekler, buna karşı durmaya var mısınız? Devlet bizim devletimiz. Yapmamız gereken devleti suçlamak değil, siyaseti yani kim yaptıysa faili ortaya koyup cezalandırmaktır. Sayın Başbakan ve hükümeti işine kolay geleni yapıyor. Oturalım, imtiyaz yasası tanıyalım. Tamam tanıdık, ne olacak? Peki; Lazlar, Adapazarı'nda Çerkezler, Boşnaklar benzer imtiyaz istemeyecek mi? Bu imtiyaz yasalarının Türk hukukuna getirilmesi bilerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yıkmaktır ve vatanını bölmektir."
Kaçacak delik bulamazsınız
1979'daki İslam devrimiyle ülkesini terk etmek zorunda kalan, o dönem ABD'nin bir numaralı müttefiki olan İran Şahı'nın durumunu örnek gösteren Prof. Dr. Haydar Baş, "Dünya Şah'a bir fare deliği kadar küçük geldi. Sonunda ölecek bir vatan bulamadı. Sayın siyaset! Siz benim öz kardeşlerimsiniz. Din kardeşi olarak buradan sizlere haber gönderiyorum. Vallahi billahi kaçacak delik bulamazsınız" şeklinde konuştu. Devlet adamlığının psikolojik etkilerle yapılabilecek meslek olmadığını dile getiren BTP Genel Başkanı, devlet adamlığının analık ve babalık yapmak olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: "Devlet adamı olan vatandaşlarını öz evladı gibi koruyacak, yarınlarını düşünecek, ona göre hizmet programı, projesi ve tezi hazırlayacak. Şimdi gerek iktidara, gerekse muhalefete bakıyorum. Her ikisinin vatandaşlarımızı ileriye taşıyacak bir projeleri, tezleri var mı? Yok... Seçim zamanı geliyor - belki siz işin farkında değilsiniz- bizim Sosyal Devlet projelerini çalıyorlar, başlıyorlar okumaya. Utanmayanın dünyada sefası var, derler ya, öyle! İktidara getirdik seni, hadi uygula! Evet, orada bir cümle var ama onun ardında 30-40 sayfa mantığı var. Bu nasıl hayata geçecek, hangi kaynaklar devreye girecek? Bu son cümleyi kopya etmekle, okumakla bu iş olmaz."
Bana samimiyetle güveniyor musunuz?
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Ankara'dan tüm vatandaşlara seslendi: "Evvela şuna karar verelim… Bu işi benim bildiğime inanıyor musunuz? Niye sordum, eğer inanıyorsanız beraber olacağız. İnanmıyorsanız milyonların huzurunda hesap vermeye varım. Yapacağımı bildiğiniz halde, bir takım fitnelere kapılırsınız ruz-i mahşerde yakanıza yapışırım. Bugün Ankara'ya hesap vermeye geldim. Siz bir bardak su istediniz, ben size okyanusu getirdim. Tek kişiyim ben, bakın ne kadar güçlüyüm ki hepiniz sustunuz."
İşte terörü gerçekten bitirecek dev projeler
1. 18 yaş üstü herkese 500 TL vatandaşlık maaşı verilecek.
2. Asgari ücret 4 bin TL olacak.
3. Ev hanımlarını işçi statüsünde düşünüp onlara işçi maaşı vereceğim. Şimdilik bu 500 TL.
4. Doğum yapanlara doğum ikramiyesi verilecek.
Anneler, bu seçim sizin seçiminiz. Haydar Hoca bunu yapmadı, bana iki tane dava açacaksınız. Neyim var, neyim yok elimden alacaksınız. Bakın bende o göz var mı? Bu ve benzeri projeleri Güneydoğulu vatandaşlarımız için yazdığını ifade eden Prof. Dr. Baş, şunları söyledi. "Mevcut siyaset Apo ile konuşup bu işi halledecek. Bu iş öyle halledilmez. Bölge insanının işi ya da aşı var mı? Yok... Öyle Duma'da konuşmak kolay değil, adamın boğazını sıkarlar. Ben Duma'da konuşmuş, eseri Moskova Üniversitesi'nde okutulan bir insanım. Benimle Rusya, ABD'ye elinin tersiyle vurdu. Nasıl oluyor da, benim ülkemin insanı bunu duymaz! Bizim dönemimizde iki ferdi asgari ücretle çalışan bir eve 11 bin 500 TL para girecek. Şimdi bu evden bir fert dağa çıkar mı? Sen şimdi oturup Apo ile konuşuyorsun. Apo diyor ki, 'ben bu devleti terörle bitirdim'. Rezil ediyor seni. Devlet anarşiye, teröre mağlup oldu. Ruz-i mahşerde bizi dinlemeyenler bunun hesabını veremeyecek. Ülke bölünürse, bunun faili bu hainleri görmeyenlerdir."
