Seyr ü süluk gerçeği
Varlık âleminden geçip Mutlak Varlık'a varmak için yapılan yolculuğa "seyr ü sülük" denir. Vahdet deryasına gark olmuş âriflerin ifadesiyle bu yürüyüş, varlığı yokluk şuuruyla neticelendirmeyi gaye edinmiş ve böylece Mutlak Varlık'ın ezelî, ebedî ve bakî oluşunun azametini idrake götüren yolculuktur.
Salik adı verilen yol evladı, elini verdiği, nazarına muhatap olmayı azmettiği zâtın terbiyesinde, benliğindeki ilahlık ve varlık iddiasından soyunmak kararı ile bu seyre, bu yolculuğa adım atar. Zât tecellisine ermekle yolculuk kemâle erer. Aranılan budur, vuslat kapısı açılmıştır. Bundan sonrası murad olunmak ile ilgilidir. Vasıl olunan Mutlak Varlık ile, fânî varlıklar unutulur. Neticede murad olunup "geldiğin yolla ulaşma azmi olanları, vuslat aşkı taşıyanları getir" buyurulursa, irşad memuriyeti başlar. Bu, en yüce makamdır. Bu zirveye ulaşan insan-ı kâmile, "mürşid" denir. Bu manada irşad olunmayanın irşad etmesi mümkün olmaz. Nefsin, benlik ve varlık iddiasını inkar etmesi ile başlayan bu yolculuk, kemâl noktasına doğru ilerler ve bazı basamaklardan geçer. Bu basamaklar, mürşidin muhabbetinde yok olmak olarak bilinen Fena fi'ş-Şeyh, Allah Resûlü'nün muhabbetinde yok olmak olarak bilinen Fena fi'r-Resûl, Cenab-ı Hakk'ın rızası ve muhabbetinde yok olmak hâli olan Fena fi'llah'tır. Bu seyr ü sülûk'te nefsin birçok makam, mertebe ve hâlleri sözkonusudur.
Prof. Dr. Haydar Baş
Varlık âleminden geçip Mutlak Varlık'a varmak için yapılan yolculuğa "seyr ü sülük" denir. Vahdet deryasına gark olmuş âriflerin ifadesiyle bu yürüyüş, varlığı yokluk şuuruyla neticelendirmeyi gaye edinmiş ve böylece Mutlak Varlık'ın ezelî, ebedî ve bakî oluşunun azametini idrake götüren yolculuktur.
Salik adı verilen yol evladı, elini verdiği, nazarına muhatap olmayı azmettiği zâtın terbiyesinde, benliğindeki ilahlık ve varlık iddiasından soyunmak kararı ile bu seyre, bu yolculuğa adım atar. Zât tecellisine ermekle yolculuk kemâle erer. Aranılan budur, vuslat kapısı açılmıştır. Bundan sonrası murad olunmak ile ilgilidir. Vasıl olunan Mutlak Varlık ile, fânî varlıklar unutulur. Neticede murad olunup "geldiğin yolla ulaşma azmi olanları, vuslat aşkı taşıyanları getir" buyurulursa, irşad memuriyeti başlar. Bu, en yüce makamdır. Bu zirveye ulaşan insan-ı kâmile, "mürşid" denir. Bu manada irşad olunmayanın irşad etmesi mümkün olmaz. Nefsin, benlik ve varlık iddiasını inkar etmesi ile başlayan bu yolculuk, kemâl noktasına doğru ilerler ve bazı basamaklardan geçer. Bu basamaklar, mürşidin muhabbetinde yok olmak olarak bilinen Fena fi'ş-Şeyh, Allah Resûlü'nün muhabbetinde yok olmak olarak bilinen Fena fi'r-Resûl, Cenab-ı Hakk'ın rızası ve muhabbetinde yok olmak hâli olan Fena fi'llah'tır. Bu seyr ü sülûk'te nefsin birçok makam, mertebe ve hâlleri sözkonusudur.
Prof. Dr. Haydar Baş
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.