İmam Zeynelabidin’e kalan miras
Hz. Peygambere (s.a.v.), Cebrail (a.s.) tarafından yazılı olarak indirilen tek belge olan bu miras, sırası geldiğinde her imam tarafından diğerine aktarılmış ve kendileri için belirlenen vazifeye göre hareket etmişlerdir
24.10.2023 08:03:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Peygambere (s.a.v.), Cebrail (a.s.) tarafından yazılı olarak indirilen tek belge olan bu miras, sırası geldiğinde her imam tarafından diğerine aktarılmış ve kendileri için belirlenen vazifeye göre hareket etmişlerdir.
Ebu'l Carud, Ebu Câfer (a.s.) (Muhammed Bâkır)'dan şöyle rivayet etmiştir:
Hüseyin bin Ali (a.s.), vefat edeceği sırada, en büyük kızı Fatıma bint-ü Hüseyin (a.s.)'ı çağırdı ve ona dürülmüş bir mektubu, bir de açık bir vasiyeti verdi.
Çünkü Ali bin Hüseyin şiddetli bir karın ağrısına yakalanmıştı ve ölmek üzere olduğunu düşünüyorlardı. Fatıma mektubu Ali bin Hüseyin (a.s.)'a (Zeynelâbidin) verdi. Sonra Allah'a yemin ederim ki, bu mektup bize kadar geldi, ey Ziyad!"
Dedim ki: "Allah beni sana feda etsin, bu mektupta ne yazıyordu?"
Buyurdu ki: "Allah'ın, Adem'i yarattığı günden, dünyanın tümden yok olacağı güne kadar Ademoğullarının ihtiyaç duyacağı her şey vardır. Allah'a yemin ederim ki, bu mektupta bütün suçların cezaları vardır. Hatta birini tırmalamanın cezası bile mevcuttur."
Ve yine İmam Zeynelâbidin'e bırakılan vasiyetle ilgili olarak Câfer Sâdık (a.s.)'dan şöyle bir rivayet vardır:
"Hüseyin (a.s.) Irak'a gidince, kitapları ve vasiyeti Ümmü Seleme'ye emanet etti. Ali b. Hüseyin (a.s.) dönünce, Ümmü Seleme bu emanetleri ona geri verdi."
İmam Zeynelâbidin'e bırakılan vasiyet ise şöyledir: "Muaz bin Kesir, Câfer Sâdık (a.s.)'dan şöyle rivayet etmiştir:
Vasiyet, Muhammed (s.a.v.)'e gökten yazılı olarak inmiştir. Vasiyetin dışında hiçbir yazı gökten Muhammed (s.a.v.)'e yazılı olarak inmemiştir.
Cebrail dedi ki: "Ey Muhammed (s.a.v.), bu, Senin Ehl-i Beyt'inin yanında bulunup ümmetine yönelik olan vasiyetindir."
Resulûllah (s.a.v.), "Hangi Ehl-i Beyt'im, ey Cebrail?" dedi.
Dedi ki: "Allah'ın seçtiği zât, Ali (a.s.) ve onun soyu. Bunlar peygamberlik ilmini senden miras alırlar. Tıpkı İbrahim'in bu ilmi miras bırakması gibi. Peygamberlik ilminin mirası, Ali'nin ve onun sülbünden gelen Senin zürriyetine aittir."
Vasiyetin üzerinde mühürler vardı. Ali ilk mührü kaldırdı ve içince yazılı bulunan vasiyetler doğrultusunda amel etti. Sonra Hasan (a.s.)'ıkinci mührü açtı ve orada yazılı bulunanlar doğrultusunda amel etti. Hasan (a.s.) vefat edince, kardeşi Hüseyin (a.s.) üçüncü mührü açtı ve orada şöyle yazılı olduğunu gördü:
"Savaş, öldür! Sen de öldürüleceksin. Bir topluluğu da kendinle beraber şehadete ulaşmak için götür. Onlar için seninle beraber olmalarından başka şehit düşme imkânı yoktur."
Hüseyin (a.s.) orada yazılı olanları uyguladı. Kendisi şehadete ulaşmadan, vasiyeti Ali bin Hüseyin (a.s.)'a verdi. Ali bin Hüseyin (a.s.) dördüncü mührü açtı ve orada şöyle yazılı olduğunu gördü: Sus ve gizlenen ilmi açığa vurmadan başını eğ."
"Başını eğ, sus. Evinden çıkma ve ölüm gelinceye kadar Allah'a ibadet et."
İşte, İmam Zeynelâbidin (a.s.)'a bırakılan miras budur. Susarak ilmini gizlemek, ömrünü ibadetle meşgul olarak geçirmek.
Bu nedenle, İmam Zeynelâbidin'in hayatı incelenirken görülecektir ki, onun halka açık vaazları hep dua ve nasihat şeklindedir.
Hayatın her alanında ümmeti ikaz eden konuşmalar yapmıştır. Ancak bunlar, vasiyette yer aldığı şekilde gizli olmuş, tüm ikazlar dualara gizlenmiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelâbidin eserinden)
Ebu'l Carud, Ebu Câfer (a.s.) (Muhammed Bâkır)'dan şöyle rivayet etmiştir:
Hüseyin bin Ali (a.s.), vefat edeceği sırada, en büyük kızı Fatıma bint-ü Hüseyin (a.s.)'ı çağırdı ve ona dürülmüş bir mektubu, bir de açık bir vasiyeti verdi.
Çünkü Ali bin Hüseyin şiddetli bir karın ağrısına yakalanmıştı ve ölmek üzere olduğunu düşünüyorlardı. Fatıma mektubu Ali bin Hüseyin (a.s.)'a (Zeynelâbidin) verdi. Sonra Allah'a yemin ederim ki, bu mektup bize kadar geldi, ey Ziyad!"
Dedim ki: "Allah beni sana feda etsin, bu mektupta ne yazıyordu?"
Buyurdu ki: "Allah'ın, Adem'i yarattığı günden, dünyanın tümden yok olacağı güne kadar Ademoğullarının ihtiyaç duyacağı her şey vardır. Allah'a yemin ederim ki, bu mektupta bütün suçların cezaları vardır. Hatta birini tırmalamanın cezası bile mevcuttur."
Ve yine İmam Zeynelâbidin'e bırakılan vasiyetle ilgili olarak Câfer Sâdık (a.s.)'dan şöyle bir rivayet vardır:
"Hüseyin (a.s.) Irak'a gidince, kitapları ve vasiyeti Ümmü Seleme'ye emanet etti. Ali b. Hüseyin (a.s.) dönünce, Ümmü Seleme bu emanetleri ona geri verdi."
İmam Zeynelâbidin'e bırakılan vasiyet ise şöyledir: "Muaz bin Kesir, Câfer Sâdık (a.s.)'dan şöyle rivayet etmiştir:
Vasiyet, Muhammed (s.a.v.)'e gökten yazılı olarak inmiştir. Vasiyetin dışında hiçbir yazı gökten Muhammed (s.a.v.)'e yazılı olarak inmemiştir.
Cebrail dedi ki: "Ey Muhammed (s.a.v.), bu, Senin Ehl-i Beyt'inin yanında bulunup ümmetine yönelik olan vasiyetindir."
Resulûllah (s.a.v.), "Hangi Ehl-i Beyt'im, ey Cebrail?" dedi.
Dedi ki: "Allah'ın seçtiği zât, Ali (a.s.) ve onun soyu. Bunlar peygamberlik ilmini senden miras alırlar. Tıpkı İbrahim'in bu ilmi miras bırakması gibi. Peygamberlik ilminin mirası, Ali'nin ve onun sülbünden gelen Senin zürriyetine aittir."
Vasiyetin üzerinde mühürler vardı. Ali ilk mührü kaldırdı ve içince yazılı bulunan vasiyetler doğrultusunda amel etti. Sonra Hasan (a.s.)'ıkinci mührü açtı ve orada yazılı bulunanlar doğrultusunda amel etti. Hasan (a.s.) vefat edince, kardeşi Hüseyin (a.s.) üçüncü mührü açtı ve orada şöyle yazılı olduğunu gördü:
"Savaş, öldür! Sen de öldürüleceksin. Bir topluluğu da kendinle beraber şehadete ulaşmak için götür. Onlar için seninle beraber olmalarından başka şehit düşme imkânı yoktur."
Hüseyin (a.s.) orada yazılı olanları uyguladı. Kendisi şehadete ulaşmadan, vasiyeti Ali bin Hüseyin (a.s.)'a verdi. Ali bin Hüseyin (a.s.) dördüncü mührü açtı ve orada şöyle yazılı olduğunu gördü: Sus ve gizlenen ilmi açığa vurmadan başını eğ."
"Başını eğ, sus. Evinden çıkma ve ölüm gelinceye kadar Allah'a ibadet et."
İşte, İmam Zeynelâbidin (a.s.)'a bırakılan miras budur. Susarak ilmini gizlemek, ömrünü ibadetle meşgul olarak geçirmek.
Bu nedenle, İmam Zeynelâbidin'in hayatı incelenirken görülecektir ki, onun halka açık vaazları hep dua ve nasihat şeklindedir.
Hayatın her alanında ümmeti ikaz eden konuşmalar yapmıştır. Ancak bunlar, vasiyette yer aldığı şekilde gizli olmuş, tüm ikazlar dualara gizlenmiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelâbidin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.