İmam Rıza ve şiir
İmam Rıza’nın (a.s.) yanına gittiğimizde, içimizden bazıları İmam’a şöyle dediler: ‘Allah bizi sana feda etsin, her zamankinden farklı bir haliniz var, bir şey mi oldu yoksa?’
15.02.2024 08:54:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Ali bin Ahmed bin Muhammed bin İmran-ı Dekkak (r.a.) Muammer bin Cellad'dan ve bir grup cemaatten şöyle naklediyor:
"İmam Rıza'nın (a.s.) yanına gittiğimizde, içimizden bazıları İmam'a şöyle dediler: 'Allah bizi sana feda etsin, her zamankinden farklı bir haliniz var, bir şey mi oldu yoksa?'
İmam (a.s.), 'Dün gece geç vakte kadar yatmadım ve Mervan bin Ebu Hafsa'nın söylemiş olduğu şu şiiri düşünüyordum:
İmkânsız bir şeydir ki, kızın evlatları (torunlar) amcalarının yerine miras alır olsunlar!'
Sonra uyudum ve rüyamda, kapısının dört bir köşesini eline alan bir şahıs gördüm, şöyle diyordu:
İmkânsız bir şeydir ki, müşrikler İslam bayrağının taşıyıcısı olsunlar.
Kızın evlatları (torunlar) dedelerinden nasiplerini alırlar. Halbuki, amcalar irs almadan kenara çekilirler.
Küfrün askerleri içerisinde savaşırken Müslümanlar tarafından esir edilip fidye ile özgürlüğüne kavuşan nasıl Peygamber'in mirasçısı olur? Onun kılıç korkusuyla iman etmediği nereden malum!
Kur'an önceden senin buna liyakatini bildirmiş ve onunla ilgili bütün hükümleri bildirmiştir.
Fâtıma'nın oğlu ki meşhur olmuş odur Peygamberin irsini amcalardan alan ama Nuteyle'nin oğlu kenarda şaşkın ve ağlayarak duruyor, yakınları da ona eşlik ediyor."
Babam (r.a.) Sâ'd bin Abdullah'dan, o İbrahim bin Hişam'den, o da Abdullah bin Mugayre'den şöyle naklediyor: "İmam Rıza'nın (a.s.) şöyle dediğini duydum:
Sen şu anda bir evde geçici bir süre için kalmaktasın ve bu kısa sürede her amel edenin ameli kabul olur.
Acaba ölümün, bu evi her taraftan sardığını görmüyor musun ki, arzu ve istekleri yok edip duruyor. Bu kısa zamanda nefsini ve şehvetini tatmin etmek için çaba sarf ediyor, tevbeni ve Allah'a dönüşünü erteleyip duruyorsun.
Halbuki ölüm, habersiz ve aniden gelir; o halde kişi, aklı ve fikriyle ne yaptığına bakmalı."
Hasan bin Abdullah Said-i Askerî (r.a.), Ahmed bin Hüseyin-i Kâtibî'den, o da Ebu Feyyaz'dan, o da babasından şöyle naklediyor:
"Bizler Ali bin Mûsa er-Rıza'nın (a.s.) toplantısında bulunuyorduk, birisi kardeşini İmam'a şikayet etti. İmam (a.s.) onun için şöyle bir şiir okudu:
Kardeşini günahında mâzur gör, kötü amellerini ve ayıplarını örtmeye çalış.
Sana uydurulmuş olan bühtanlara ve zamanın zorluklarına karşı sabırlı ol.
Kendi büyüklüğünü koruyarak ona cevap verme. Zâlimi bütün hesapları elinde tutana havale et."
Muhammed bin Mûsa bin Mütevekkil (r.a.), Reyan bin Salt'dan şöyle naklediyor: "İmam Rıza (a.s.) bana Abdulmuttalib hakkında şu şiiri okudu:
Halk, yaşamlarını devamlı ayıplı kılar ama biz, kendimiz hayatın ayıbı olduk ve bizim varlığımızdan başka zamanın ayıbı yoktur.
Zamanı hesaba çekiyoruz. Ama ayıp kendimizdedir. Zira zamanın dili olsaydı bize hücum ederdi.
Canavar parçaladığı şeyin etini yemez ama halktan bazıları açıkça birbirlerini yiyor.
Biz halkı aldatmak için görünüşümüzü düzeltiyoruz (güzelleştiriyoruz). Bizi tanımadığı halde aldatılan kimseye yazıklar olsun!"
Ebu'l-Abbas Muhammed bin İbrahim bin İshak-ı Talaganî (r.a.), Haysem bin Abdullah-ı Rahmanî'den, o da Ali bin Mûsa er- Rıza'dan (a.s.), o da babası Mûsa bin Câfer'den, o da babası Câfer bin Muhammed'den, o da babası Muhammed bin Ali'den, o da Ali bin Hüseyin'den, o da babasından Hz. Ali'nin (a.s.) şöyle buyurduğunu nakletmektedirler:
"Allah, halkı bir fıtrat üzere yarattı. Ama bunlardan bazısı cömert, bazısı cimri ve bazısı da haindir. Cömert olan rahattır ama cimri ve hain olan zorluklar içerisindedir."
Hekim Ebu Ali Hüseyin bin Ahmed el-Beyhakî, Muhammed bin Yahya bin Ebu İbad'dan, o da amcasından şöyle naklediyor:
"Pek nadir şiir okuyan İmam Rıza'nın (a.s.) bir gün şu şiiri okuduklarını gördüm:
'Hepimiz ölümün bize zaman tanımasını istiyoruz. Halbuki ölüm, arzu ve istekleri yok eder.
Yalancı arzular seni kandırmasın, orta halli ol ve kararsızlığı bırak!
Zira, dünya geçici bir gölgeye benzer; öyle ki, her zaman yüklenip boşalır.'
Ona, 'Allah, sizi aziz kılsın, bu kimin şiiridir?' diye sordum. İmam (a.s.), 'Iraklı biri, sizin için söylemiş' dedi. Ben ise, 'Ebu'l- Etahiye bu şiiri benim için okudu' dedim.
İmam (a.s.), 'Onu ismiyle an, böyle konuşmayı bırak ki Allah-u Teala Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: 'Ayıp aramayın ve halkı kötü lakaplarla çağırmayın.' Karşı taraf bundan hoşlanmıyor olabilir' dedi."
Ahmed bin Ziyad bin Câfer Hemedanî (r.a.) İbrahim bin Mu- hammed bin Hüseyin'den şöyle naklediyor: "Memun bir cariyeyi İmam Rıza'ya (a.s.) hediye olarak gönderdi. Cariye, İmam'ın ya-nına getirildiğinde, hazretin ağaran saçlarına gözü ilişti, "Yaşlıdır" deyip ondan hoşlanmadı.
Bunu gören İmam (a.s.), yazmış olduğu şiirle beraber cariyeyi Memun'a geri gönderdi. İmam'ın şiiri şöyleydi:
Saçımın ağarması bana ölümü haber veriyor. Akıllı adam yaşlılığında nasihat kabul edendir.
Evet, gençlik sona erdi ve artık ona geri dönmeyeceğim.
Uzaklığından dolayı ağlıyor, sızlıyor, her zaman onu çağırıyorum; olur ya, kabul eder, belki geri döner diye.
Ne yazık ki onu kaybettik ve bu yalancı nefis de onun dönmesini arzu etmede.
Güzel kadınlar benim ak saçımdan kaçıyor. Çünkü burada kalma süresi uzayan herkes yaşlanacak.
Güzel yüzlülere bakıyorum ki benden kaçıyorlar, bize de onlardan yana ayrılık nasip olmuş.
Geçen gençlik eğer bize sevimliyse, yaşlılık da benim için sevgilidir.
Ben bu yaşlılıkta da Allah'tan korkuyorum. Yakın olan ecel bizi ayıracaktır."
Ebu Ali Hüseyin bin Ahmed el-Beyhakî, Hekim İbrahim bin Abbas'tan, İmam Rıza'nın (a.s.) şu şiiri çok okuduğunu naklediyor:
"Rahatlıkta olduğun için gururlanma ve Allah'a şöyle dua et: Allah'ım, canımı sâlim ve nimetini devamlı kıl." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
"İmam Rıza'nın (a.s.) yanına gittiğimizde, içimizden bazıları İmam'a şöyle dediler: 'Allah bizi sana feda etsin, her zamankinden farklı bir haliniz var, bir şey mi oldu yoksa?'
İmam (a.s.), 'Dün gece geç vakte kadar yatmadım ve Mervan bin Ebu Hafsa'nın söylemiş olduğu şu şiiri düşünüyordum:
İmkânsız bir şeydir ki, kızın evlatları (torunlar) amcalarının yerine miras alır olsunlar!'
Sonra uyudum ve rüyamda, kapısının dört bir köşesini eline alan bir şahıs gördüm, şöyle diyordu:
İmkânsız bir şeydir ki, müşrikler İslam bayrağının taşıyıcısı olsunlar.
Kızın evlatları (torunlar) dedelerinden nasiplerini alırlar. Halbuki, amcalar irs almadan kenara çekilirler.
Küfrün askerleri içerisinde savaşırken Müslümanlar tarafından esir edilip fidye ile özgürlüğüne kavuşan nasıl Peygamber'in mirasçısı olur? Onun kılıç korkusuyla iman etmediği nereden malum!
Kur'an önceden senin buna liyakatini bildirmiş ve onunla ilgili bütün hükümleri bildirmiştir.
Fâtıma'nın oğlu ki meşhur olmuş odur Peygamberin irsini amcalardan alan ama Nuteyle'nin oğlu kenarda şaşkın ve ağlayarak duruyor, yakınları da ona eşlik ediyor."
Babam (r.a.) Sâ'd bin Abdullah'dan, o İbrahim bin Hişam'den, o da Abdullah bin Mugayre'den şöyle naklediyor: "İmam Rıza'nın (a.s.) şöyle dediğini duydum:
Sen şu anda bir evde geçici bir süre için kalmaktasın ve bu kısa sürede her amel edenin ameli kabul olur.
Acaba ölümün, bu evi her taraftan sardığını görmüyor musun ki, arzu ve istekleri yok edip duruyor. Bu kısa zamanda nefsini ve şehvetini tatmin etmek için çaba sarf ediyor, tevbeni ve Allah'a dönüşünü erteleyip duruyorsun.
Halbuki ölüm, habersiz ve aniden gelir; o halde kişi, aklı ve fikriyle ne yaptığına bakmalı."
Hasan bin Abdullah Said-i Askerî (r.a.), Ahmed bin Hüseyin-i Kâtibî'den, o da Ebu Feyyaz'dan, o da babasından şöyle naklediyor:
"Bizler Ali bin Mûsa er-Rıza'nın (a.s.) toplantısında bulunuyorduk, birisi kardeşini İmam'a şikayet etti. İmam (a.s.) onun için şöyle bir şiir okudu:
Kardeşini günahında mâzur gör, kötü amellerini ve ayıplarını örtmeye çalış.
Sana uydurulmuş olan bühtanlara ve zamanın zorluklarına karşı sabırlı ol.
Kendi büyüklüğünü koruyarak ona cevap verme. Zâlimi bütün hesapları elinde tutana havale et."
Muhammed bin Mûsa bin Mütevekkil (r.a.), Reyan bin Salt'dan şöyle naklediyor: "İmam Rıza (a.s.) bana Abdulmuttalib hakkında şu şiiri okudu:
Halk, yaşamlarını devamlı ayıplı kılar ama biz, kendimiz hayatın ayıbı olduk ve bizim varlığımızdan başka zamanın ayıbı yoktur.
Zamanı hesaba çekiyoruz. Ama ayıp kendimizdedir. Zira zamanın dili olsaydı bize hücum ederdi.
Canavar parçaladığı şeyin etini yemez ama halktan bazıları açıkça birbirlerini yiyor.
Biz halkı aldatmak için görünüşümüzü düzeltiyoruz (güzelleştiriyoruz). Bizi tanımadığı halde aldatılan kimseye yazıklar olsun!"
Ebu'l-Abbas Muhammed bin İbrahim bin İshak-ı Talaganî (r.a.), Haysem bin Abdullah-ı Rahmanî'den, o da Ali bin Mûsa er- Rıza'dan (a.s.), o da babası Mûsa bin Câfer'den, o da babası Câfer bin Muhammed'den, o da babası Muhammed bin Ali'den, o da Ali bin Hüseyin'den, o da babasından Hz. Ali'nin (a.s.) şöyle buyurduğunu nakletmektedirler:
"Allah, halkı bir fıtrat üzere yarattı. Ama bunlardan bazısı cömert, bazısı cimri ve bazısı da haindir. Cömert olan rahattır ama cimri ve hain olan zorluklar içerisindedir."
Hekim Ebu Ali Hüseyin bin Ahmed el-Beyhakî, Muhammed bin Yahya bin Ebu İbad'dan, o da amcasından şöyle naklediyor:
"Pek nadir şiir okuyan İmam Rıza'nın (a.s.) bir gün şu şiiri okuduklarını gördüm:
'Hepimiz ölümün bize zaman tanımasını istiyoruz. Halbuki ölüm, arzu ve istekleri yok eder.
Yalancı arzular seni kandırmasın, orta halli ol ve kararsızlığı bırak!
Zira, dünya geçici bir gölgeye benzer; öyle ki, her zaman yüklenip boşalır.'
Ona, 'Allah, sizi aziz kılsın, bu kimin şiiridir?' diye sordum. İmam (a.s.), 'Iraklı biri, sizin için söylemiş' dedi. Ben ise, 'Ebu'l- Etahiye bu şiiri benim için okudu' dedim.
İmam (a.s.), 'Onu ismiyle an, böyle konuşmayı bırak ki Allah-u Teala Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: 'Ayıp aramayın ve halkı kötü lakaplarla çağırmayın.' Karşı taraf bundan hoşlanmıyor olabilir' dedi."
Ahmed bin Ziyad bin Câfer Hemedanî (r.a.) İbrahim bin Mu- hammed bin Hüseyin'den şöyle naklediyor: "Memun bir cariyeyi İmam Rıza'ya (a.s.) hediye olarak gönderdi. Cariye, İmam'ın ya-nına getirildiğinde, hazretin ağaran saçlarına gözü ilişti, "Yaşlıdır" deyip ondan hoşlanmadı.
Bunu gören İmam (a.s.), yazmış olduğu şiirle beraber cariyeyi Memun'a geri gönderdi. İmam'ın şiiri şöyleydi:
Saçımın ağarması bana ölümü haber veriyor. Akıllı adam yaşlılığında nasihat kabul edendir.
Evet, gençlik sona erdi ve artık ona geri dönmeyeceğim.
Uzaklığından dolayı ağlıyor, sızlıyor, her zaman onu çağırıyorum; olur ya, kabul eder, belki geri döner diye.
Ne yazık ki onu kaybettik ve bu yalancı nefis de onun dönmesini arzu etmede.
Güzel kadınlar benim ak saçımdan kaçıyor. Çünkü burada kalma süresi uzayan herkes yaşlanacak.
Güzel yüzlülere bakıyorum ki benden kaçıyorlar, bize de onlardan yana ayrılık nasip olmuş.
Geçen gençlik eğer bize sevimliyse, yaşlılık da benim için sevgilidir.
Ben bu yaşlılıkta da Allah'tan korkuyorum. Yakın olan ecel bizi ayıracaktır."
Ebu Ali Hüseyin bin Ahmed el-Beyhakî, Hekim İbrahim bin Abbas'tan, İmam Rıza'nın (a.s.) şu şiiri çok okuduğunu naklediyor:
"Rahatlıkta olduğun için gururlanma ve Allah'a şöyle dua et: Allah'ım, canımı sâlim ve nimetini devamlı kıl." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.