İmam Kazım’ın kötülüğe iyilikle karşılık vermesi
Ehl-i Beyt İmamlarının bâriz vasıflarından biri de darda kalmış mü’minlerin imdadına yetişmeleridir
18.12.2023 18:57:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak





Ehl-i Beyt İmamlarının bâriz vasıflarından biri de darda kalmış mü'minlerin imdadına yetişmeleridir.
Kendilerine yapılan kötülüklere sabırları ve iyilikle muamele de bulunmaları da güzel ahlâktaki doruk noktalarının ispatıdır.
"Ömer b. Hattab'ın soyundan gelen bir adam, İmam'a daima kötülük eder, İmam Ali Efendimize dil uzatır, söverdi.
İmam'ın yârenlerinden bazıları o adamı öldürmek istediler ama İmam onlara engel oldu ve bu meseleyi farklı bir şekilde kendisinin hâlledeceğini söyledi.
Bir gün kendini tanıtmadan, adamın çalıştığı tarlanın yanına doğru gitti. Adamı tarlasında gördü. Tarlaya atı ile girdi. Adam, 'Ekinimi çiğneme' diye bağırdı. Ancak İmam (a.s.) atını sürmeye devam etti. Sonra adamın yanına geldi. Yanına oturdu ve ona iltifat ederek konuşmaya başladı.
Şöyle buyurdu: 'Bu ekin için ne kadar borçlandın?'
'Yüz dinar.'
'Ne kadar kazanmayı umuyorsun?'
'Ben gaybı bilemem.'
'Ben, ne kadar kazanmayı umuyorsun dedim.'
'İki yüz dinar kazanmayı umuyorum.'
İmam, ona üç yüz dinar verdi ve şöyle dedi: 'Bu senindir ve tarlandan gelecek kazanç da senin olsun.'
İmam, adamı tarlasında bırakarak Mescid-i Nebi'ye döndü. Hz. Ömer'in soyundan gelen bu adamın kendinden önce mescidde yer aldığını gördü.
Adam, İmam'ın geldiğini görünce ayağa kalkarak saygısını sundu. İmam hakkında şu sözleri dile getirdi: 'Allah risâletini kime vereceğini herkesten daha iyi bilir.'
Arkadaşları adamdaki bu âni değişikliği yadırgadılar. Öyle ki, adam, İmam'ın üstünlükleri ile ilgi menkıbeleri anlatmaya başlamıştı.
İmam Kâzım, ashabına dönerek, 'Hangisi daha iyi? Sizin istediğiniz mi, yoksa durumun bu şekilde tersine dönmesi mi?' buyurdu."
Muattib, rivâyet eder:
"Ebû'l-Hasan Mûsâ (aleyhisselâm) kendisine ait bir hurma bağında hurmaları devşiriyordu. Baktım, İmam'ın hizmetçisi hurma salkımlarından birini alıp duvarın arkasına attı. Hurma salkımlarının atıldığı yere gittim, hurmaları alıp İmam'a götürdüm.
Dedim ki: 'Canım sana fedâ olsun. Bunları şurada gördüm.'
Bunun üzerine hizmetçiye şöyle dedi: 'Ey falanca!'
'Buyur' dedi.
'Aç kalıyor musun?'
'Hayır, efendim!' dedi.
'Peki, çıplak mısın?' dedi.
'Hayır, efendim!' dedi.
'O hâlde neden bunları aldın?' dedi.
'Canım çekti' dedi.
Buyurdu ki: 'Öyleyse git ve bunlar da senindir.' Sonra bize, 'Bırakın onu' dedi."
CÖMERTLİĞİ
İmam Kâzım'ın (a.s.) cömertlikte geldiği nokta; sadece dostlarına değil, kendine kötülük edenlere dahi yardımda bulunması ile anlatılabilir.
Hatib'den şöyle nakledilir:
"Filan şahıs, size eziyet etmek niyetindedir, dendiğinde bin dinarlık altın kesesini o adama gönderirdi. O hazret her zaman altınları üç yüz, dört yüz ve iki yüz dinarlık keselere yerleştirir ve Medine halkı arasında paylaştırırdı."
Kendini inciten kişilere yaptığı yardımların meşhur oluşu Ebû'l- Ferec İsfahanî'nin eserinde de yer almaktadır.
KÜFÜR EDENİN HÂLİ
Abdurrahmân b. Haccac rivâyet eder: "Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer (aleyhisselâm), birbirine söven iki adam hakkında şöyle dedi:
"Kim önce başladıysa o, daha zâlimdir, mazlum ileri gitmediği sürece hem kendisinin, hem de arkadaşının günahı (önce başlayan zâlimin) boynunadır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
Kendilerine yapılan kötülüklere sabırları ve iyilikle muamele de bulunmaları da güzel ahlâktaki doruk noktalarının ispatıdır.
"Ömer b. Hattab'ın soyundan gelen bir adam, İmam'a daima kötülük eder, İmam Ali Efendimize dil uzatır, söverdi.
İmam'ın yârenlerinden bazıları o adamı öldürmek istediler ama İmam onlara engel oldu ve bu meseleyi farklı bir şekilde kendisinin hâlledeceğini söyledi.
Bir gün kendini tanıtmadan, adamın çalıştığı tarlanın yanına doğru gitti. Adamı tarlasında gördü. Tarlaya atı ile girdi. Adam, 'Ekinimi çiğneme' diye bağırdı. Ancak İmam (a.s.) atını sürmeye devam etti. Sonra adamın yanına geldi. Yanına oturdu ve ona iltifat ederek konuşmaya başladı.
Şöyle buyurdu: 'Bu ekin için ne kadar borçlandın?'
'Yüz dinar.'
'Ne kadar kazanmayı umuyorsun?'
'Ben gaybı bilemem.'
'Ben, ne kadar kazanmayı umuyorsun dedim.'
'İki yüz dinar kazanmayı umuyorum.'
İmam, ona üç yüz dinar verdi ve şöyle dedi: 'Bu senindir ve tarlandan gelecek kazanç da senin olsun.'
İmam, adamı tarlasında bırakarak Mescid-i Nebi'ye döndü. Hz. Ömer'in soyundan gelen bu adamın kendinden önce mescidde yer aldığını gördü.
Adam, İmam'ın geldiğini görünce ayağa kalkarak saygısını sundu. İmam hakkında şu sözleri dile getirdi: 'Allah risâletini kime vereceğini herkesten daha iyi bilir.'
Arkadaşları adamdaki bu âni değişikliği yadırgadılar. Öyle ki, adam, İmam'ın üstünlükleri ile ilgi menkıbeleri anlatmaya başlamıştı.
İmam Kâzım, ashabına dönerek, 'Hangisi daha iyi? Sizin istediğiniz mi, yoksa durumun bu şekilde tersine dönmesi mi?' buyurdu."
Muattib, rivâyet eder:
"Ebû'l-Hasan Mûsâ (aleyhisselâm) kendisine ait bir hurma bağında hurmaları devşiriyordu. Baktım, İmam'ın hizmetçisi hurma salkımlarından birini alıp duvarın arkasına attı. Hurma salkımlarının atıldığı yere gittim, hurmaları alıp İmam'a götürdüm.
Dedim ki: 'Canım sana fedâ olsun. Bunları şurada gördüm.'
Bunun üzerine hizmetçiye şöyle dedi: 'Ey falanca!'
'Buyur' dedi.
'Aç kalıyor musun?'
'Hayır, efendim!' dedi.
'Peki, çıplak mısın?' dedi.
'Hayır, efendim!' dedi.
'O hâlde neden bunları aldın?' dedi.
'Canım çekti' dedi.
Buyurdu ki: 'Öyleyse git ve bunlar da senindir.' Sonra bize, 'Bırakın onu' dedi."
CÖMERTLİĞİ
İmam Kâzım'ın (a.s.) cömertlikte geldiği nokta; sadece dostlarına değil, kendine kötülük edenlere dahi yardımda bulunması ile anlatılabilir.
Hatib'den şöyle nakledilir:
"Filan şahıs, size eziyet etmek niyetindedir, dendiğinde bin dinarlık altın kesesini o adama gönderirdi. O hazret her zaman altınları üç yüz, dört yüz ve iki yüz dinarlık keselere yerleştirir ve Medine halkı arasında paylaştırırdı."
Kendini inciten kişilere yaptığı yardımların meşhur oluşu Ebû'l- Ferec İsfahanî'nin eserinde de yer almaktadır.
KÜFÜR EDENİN HÂLİ
Abdurrahmân b. Haccac rivâyet eder: "Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer (aleyhisselâm), birbirine söven iki adam hakkında şöyle dedi:
"Kim önce başladıysa o, daha zâlimdir, mazlum ileri gitmediği sürece hem kendisinin, hem de arkadaşının günahı (önce başlayan zâlimin) boynunadır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.