İmam Hüseyin ile karşılaşınca kaderi değişti
İmam (a.s.) Kûfe’ye doğru ilerlerken yaşayacağı kaderle ilgili haberler vermiştir
11.06.2022 23:50:00
Beraberindekilerle yola devam ederken, İkrime kabilesinden olan Amr bin Levzan ismindeki bir şahıs Akabe vadisi isimli konakta İmam (a.s.)'a, "Nereye gitmek istiyorsunuz?" diye sordu.
İmam da cevaben, "Kûfe'ye doğru gitmek istiyoruz" dedi.
Amr bin Levzan İmam (a.s.)'ın bu sözüne karşı şöyle diyor:
"Allah aşkına geri dönün. Çünkü senin bu seferde kılıç ve mızraklardan başka hiçbir şeyle karşılaşmayacağını sanıyorum. Seni davet edenler, savaş ve kargaşalığın önünü alır ve her yönden hazırlık içerisinde bulunurlarsa artık o zaman onlara doğru hareket etmenin sakıncası olmaz.
Fakat, ben senin de haberdar olduğun gibi bu şartlar içerisinde, onlara doğru hareket etmeni kesinlikle uygun görmüyorum."
İmam (a.s.) o adama şöyle cevap verdi: "Ey Allah'ın kulu! Senin idrak ettiğin meseleyi ben de biliyorum, benim içinde aşikârdır ama Allah'ın takdir ettiği şeyi değiştirmek mümkün değildir."
Burada Ebu Câfer'in (Muhamed Bâkır) bir rivayetini verelim:
"Abdulmelik b. A'yen, Ebu Câfer (a.s.)'dan şöyle rivayet etmektedir: "Allah, Hüseyin (a.s.)'ın üzerine zaferi indirdi ve zafer, gök ile yer arasındayken serbest bırakıldı. Hüseyin (a.s.) Allah'a kavuşmayı tercih etti."
İmam Hüseyin (a.s.) mutlak bir ölüme bilerek, isteyerek gitmiştir.
Hz. Hüseyin (a.s.) bir tarafa kondu. Bizde bir tarafa konduk.
Bizim oturmakta ve kendimize ait yiyeceklerimizi yemekte olduğumuz bir sırada, Hüseyin (a.s.)'ın elçisi selam verdi. İçeri girdi.
Elçi: "Ey Züheyr b. Kayn! Ebu Abdullah Hüseyin b. Ali beni sana gönderdi. Senin yanına gelecek" dedi.
Birden herkesin elleri yanlarına düştü. Sanki başlarımızın üstlerine kuşlar konmuş da onları kaçırmamak için kımıldamıyormuşuz gibi hareketsiz kaldık!
Züheyr b. Kayn'ın hanımı Delhem bint-i Amr, beyine, "Resulüllah (s.a.v.)'in oğlu sana adam gönderiyor, sen ise gelmesin o diyorsun. Sübhanallah! Sen onun yanına gitsen de kelamlarından dinlesen olmaz mı?" deyince, kalkıp Hz. Hüseyin (a.s.)'ın yanına gitti.
Züheyr b. Kayn çok geçmeden geri geldi. Müjdelendiği, sevindirildiği gözlerinden okunuyordu. Çadırını, ağırlıklarını, Hüseyin (a.s.)'ın yanına taşımalarını emretti."
Karısına dönerek şöyle dedi: "Seni boşadım. Ailenin yanına git. Çünkü ben, benden dolayı sana iyilikten başka bir şeyin ilişmesini istemem."
Arkadaşlarına da şöyle dedi: "İçinizde benimle kalmak isteyenler kalabilir. Kalmak istemeyenler de bilsinler ki, bu bizim son görüşmemizdir.
Size bir olay anlatayım; biz bir deniz seferine çıkmıştık. Yüce Allah bize bir zafer nasip etti ve bir çok ganimetler kazandık.
Selman-ı Farisî dedi ki: "Allah'ın size nasip ettiği zaferden ve elde ettiğiniz ganimetlerden dolayı seviniyor musunuz?" "Evet" dedik.
Dedi ki: "Âl-i Muhammed'den olan gençlerin efendisini gördüğünüz zaman onun yanında savaşmaktan dolayı, bugün kazandığınız ganimetlerden daha çok sevinin." Ben sizi Allah'a emanet ediyorum."
Züheyr, savaşın son anına kadar İmam Hüseyin (a.s.)'ın ordusu saflarında çarpışmıştır ve neticede şehadet şerbetini içmiştir. (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hüseyin eserinden)
İmam da cevaben, "Kûfe'ye doğru gitmek istiyoruz" dedi.
Amr bin Levzan İmam (a.s.)'ın bu sözüne karşı şöyle diyor:
"Allah aşkına geri dönün. Çünkü senin bu seferde kılıç ve mızraklardan başka hiçbir şeyle karşılaşmayacağını sanıyorum. Seni davet edenler, savaş ve kargaşalığın önünü alır ve her yönden hazırlık içerisinde bulunurlarsa artık o zaman onlara doğru hareket etmenin sakıncası olmaz.
Fakat, ben senin de haberdar olduğun gibi bu şartlar içerisinde, onlara doğru hareket etmeni kesinlikle uygun görmüyorum."
İmam (a.s.) o adama şöyle cevap verdi: "Ey Allah'ın kulu! Senin idrak ettiğin meseleyi ben de biliyorum, benim içinde aşikârdır ama Allah'ın takdir ettiği şeyi değiştirmek mümkün değildir."
İmam (a.s.) Kûfe'ye doğru ilerlerken yaşayacağı kaderle ilgili haberler vermiştir
İmam (a.s.) Akabe vadisinde Kûfe'ye ilerlemesini istemeyen bir kişiye Kerbela vahşeti ile ilgili olarak şu haberleri vermiştir: "Ey Allah'ın kulu, senin idrak ettiğin meseleyi ben de biliyorum, (mesele) benim için de âşikârdır ama Allah'ın takdir ettiği şeyi değiştirmek mümkün değildir."Burada Ebu Câfer'in (Muhamed Bâkır) bir rivayetini verelim:
"Abdulmelik b. A'yen, Ebu Câfer (a.s.)'dan şöyle rivayet etmektedir: "Allah, Hüseyin (a.s.)'ın üzerine zaferi indirdi ve zafer, gök ile yer arasındayken serbest bırakıldı. Hüseyin (a.s.) Allah'a kavuşmayı tercih etti."
İmam Hüseyin (a.s.) mutlak bir ölüme bilerek, isteyerek gitmiştir.
Züheyr bin Kayn'ın kaderini değiştiren buluşma
Fazarî şöyle anlatıyor: "Züheyr bin Kayn ile birlikte yolculuk ediyorduk. Mekke'den ayrıldığımız zaman, Hüseyin (a.s.) ile birlikte yolculuk etmek kadar hoşlanmadığımız bir yolculuk olmamıştır! Hüseyin (a.s.) yola devam ettiği zaman Züheyr bin Kayn geri kalır, Hz. Hüseyin (a.s.) bir yere konduğu zaman Züheyr ilerlerdi. Nihayet bir yere geldik ki, orada ondan ayrı bir yere konaklama imkanını bulamadık.Hz. Hüseyin (a.s.) bir tarafa kondu. Bizde bir tarafa konduk.
Bizim oturmakta ve kendimize ait yiyeceklerimizi yemekte olduğumuz bir sırada, Hüseyin (a.s.)'ın elçisi selam verdi. İçeri girdi.
Elçi: "Ey Züheyr b. Kayn! Ebu Abdullah Hüseyin b. Ali beni sana gönderdi. Senin yanına gelecek" dedi.
Birden herkesin elleri yanlarına düştü. Sanki başlarımızın üstlerine kuşlar konmuş da onları kaçırmamak için kımıldamıyormuşuz gibi hareketsiz kaldık!
Züheyr b. Kayn'ın hanımı Delhem bint-i Amr, beyine, "Resulüllah (s.a.v.)'in oğlu sana adam gönderiyor, sen ise gelmesin o diyorsun. Sübhanallah! Sen onun yanına gitsen de kelamlarından dinlesen olmaz mı?" deyince, kalkıp Hz. Hüseyin (a.s.)'ın yanına gitti.
Züheyr b. Kayn çok geçmeden geri geldi. Müjdelendiği, sevindirildiği gözlerinden okunuyordu. Çadırını, ağırlıklarını, Hüseyin (a.s.)'ın yanına taşımalarını emretti."
Karısına dönerek şöyle dedi: "Seni boşadım. Ailenin yanına git. Çünkü ben, benden dolayı sana iyilikten başka bir şeyin ilişmesini istemem."
Arkadaşlarına da şöyle dedi: "İçinizde benimle kalmak isteyenler kalabilir. Kalmak istemeyenler de bilsinler ki, bu bizim son görüşmemizdir.
Size bir olay anlatayım; biz bir deniz seferine çıkmıştık. Yüce Allah bize bir zafer nasip etti ve bir çok ganimetler kazandık.
Selman-ı Farisî dedi ki: "Allah'ın size nasip ettiği zaferden ve elde ettiğiniz ganimetlerden dolayı seviniyor musunuz?" "Evet" dedik.
Dedi ki: "Âl-i Muhammed'den olan gençlerin efendisini gördüğünüz zaman onun yanında savaşmaktan dolayı, bugün kazandığınız ganimetlerden daha çok sevinin." Ben sizi Allah'a emanet ediyorum."
Züheyr, savaşın son anına kadar İmam Hüseyin (a.s.)'ın ordusu saflarında çarpışmıştır ve neticede şehadet şerbetini içmiştir. (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hüseyin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.