Türkiye'de "İslam eksenli" tartışmalar tam bir turnusol oluyor. Yahudilerin, Hıristiyanların, hatta animist inançlı insanların dini görüşlerine sonuna kadar saygılı olan kimi medya kalemşörleri, İslam'dan söz açılınca, hele hele imam-hatipler bahis mevzuu olunca "apaçık düşman" kesiliyorlar. Kendilerini sık sık hacı-hoca torunu olarak tanıtan bu yazarların içlerindeki kinin nedeni ne olabilir? Takdirlerinize bırakıyorum.
Hükümetin, üniversitelere giriş sınavında imam-hatip mezunlarının başarı puanını diğer liselerle eşit tutmak amacıyla hazırladığı yasa tasarısına TÜSİAD'dan sonra Genelkurmay'ın da tepki göstermesi, bu yazarların gaza basmasını da beraberinde getirdi. Genelkurmay
İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, "Diyanet İşleri Başkanlığı'nın din hizmetleri için yıllık tahmini kadro ihtiyacı 5 bin 500 olarak belirlenmiştir. İlave olarak, imam-hatip liselerinden mezun olan yaklaşık 2 bin kişinin de alanında yükseköğrenime devam ettiğini görüyoruz. Buna karşılık imam-hatip liselerinden yıl itibarıyla mezun öğrenci sayısı 25 bindir. Durum böyleyken, 25 binin neden artırılmak istendiğini anlamakta güçlük çekiyorum. Hazırlanan kanun tasarısının TBMM'ye sevk edilmiş olması, uzlaşı ümitlerinin azalmasına neden oldu. Kanun tasarısının Anayasa'nın ilgili maddelerine uyumlu olduğu konusunda ciddi endişelerimiz vardır" şeklindeki ifadeleri, imam-hatip muarızlarının güç bulmasını sağladı.
Orgeneral Başbuğ'un açıklamalarıyla ilgili söyleyeceklerimiz var...
Bir kere Türkiye'de meslek liselerinden veya imam-hatiplerden mezun olan herkes, "alanında iş bulacak" diye bir kural yok. Üniversite mezunu onbinlerce kişinin iş bulamadığı bir ülkede, liselerin mesleğe kısa yoldan geçiş anlamına geldiğini söyleyemeyiz. İş rakamlara gelince, meslek liselerindeki tornacılık, mobilyacılık, elektrikçilik, turizm bölümlerinde okuyanların sayıları da ülke ihtiyaçlarından bir hayli yüksek. Ne yapalım! Genç nüfusumuz fazla...
Ayrıca imam-hatiplerden mezun olan çok az öğrenci imam olabiliyor. Malum bu aynı zamanda bir kadro meselesi. Hükümetin 15 bin imam için kadro istemesinin yol açtığı tartışma, kamuoyunda tazeliğini koruyor. Türkiye'de mesleğe yönelik iş garantili liseler, askeri okullardır. TSK gerçekten de ihtiyacı kadar öğrenci alıyor ve bunları ihtiyacına göre yönlendiriyor. Bu liselerin genel içindeki oranı son derece düşük...
Kültür liseleri...
Lise eğitimi Türkiye'de genel-kültür amaçlıdır. İmam-hatipler de bir 'kültür lisesi'dir. Akaid, fıkıh, hadis, tefsir gibi İslam kültürünün temelini oluşturan dersler ile fen ve sosyal bilimleri meczeden bir programa sahiptirler. Bu bakımdan esas itibariyle düz liselerle imam hatipler arasında bir fark bulunmamamaktadır. Bir mesleğe dönük liseler ise farklıdır. Çünkü onlar haftanın 2-3 günü ya atölye eğitimi almakta ya da dışarıdaki işletmelerde staj görmektedirler. İmam-hatipler de böyle bir şey yok...
Turnusol
konusuna gelince...
Hürriyet gazetesinden Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun; Milliyet'ten Fikret Bila, Derya Sazak, Melih Aşık, Abbas Güçlü; Radikal'den Mehmet Ali Kışlalı; Akşam'dan Tuncay Özkan; Cumhuriyet'in istisnasız tüm yazarları imam-hatip karşıtı bir tutum izlemektedir. Bu yazarların konuya ilişkin yazdıklarını buraya almaya gerek yok! Hepsi katı ideolojik bakış açısıyla yazılmış, 'öteki'ni anlamaktan uzak, niteliksiz yazılar...
Öte yandan, imam-hatiplere sahip çıkan ya da, bu okullardan mezun olanları anlamaya yönelik yazılar da kaleme alınıyor. Mesela Hürriyet'ten Cüneyt Ülsever, Radikal'den Nuray Mert, Sabah'tan Mehmet Barlas gibi... Yeni Şafak, Vakit, Tercüman, Türkiye gazetelerinin yazarlarını istisna tutuyorum.
Hükümetin, üniversitelere giriş sınavında imam-hatip mezunlarının başarı puanını diğer liselerle eşit tutmak amacıyla hazırladığı yasa tasarısına TÜSİAD'dan sonra Genelkurmay'ın da tepki göstermesi, bu yazarların gaza basmasını da beraberinde getirdi. Genelkurmay
İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, "Diyanet İşleri Başkanlığı'nın din hizmetleri için yıllık tahmini kadro ihtiyacı 5 bin 500 olarak belirlenmiştir. İlave olarak, imam-hatip liselerinden mezun olan yaklaşık 2 bin kişinin de alanında yükseköğrenime devam ettiğini görüyoruz. Buna karşılık imam-hatip liselerinden yıl itibarıyla mezun öğrenci sayısı 25 bindir. Durum böyleyken, 25 binin neden artırılmak istendiğini anlamakta güçlük çekiyorum. Hazırlanan kanun tasarısının TBMM'ye sevk edilmiş olması, uzlaşı ümitlerinin azalmasına neden oldu. Kanun tasarısının Anayasa'nın ilgili maddelerine uyumlu olduğu konusunda ciddi endişelerimiz vardır" şeklindeki ifadeleri, imam-hatip muarızlarının güç bulmasını sağladı.
Orgeneral Başbuğ'un açıklamalarıyla ilgili söyleyeceklerimiz var...
Bir kere Türkiye'de meslek liselerinden veya imam-hatiplerden mezun olan herkes, "alanında iş bulacak" diye bir kural yok. Üniversite mezunu onbinlerce kişinin iş bulamadığı bir ülkede, liselerin mesleğe kısa yoldan geçiş anlamına geldiğini söyleyemeyiz. İş rakamlara gelince, meslek liselerindeki tornacılık, mobilyacılık, elektrikçilik, turizm bölümlerinde okuyanların sayıları da ülke ihtiyaçlarından bir hayli yüksek. Ne yapalım! Genç nüfusumuz fazla...
Ayrıca imam-hatiplerden mezun olan çok az öğrenci imam olabiliyor. Malum bu aynı zamanda bir kadro meselesi. Hükümetin 15 bin imam için kadro istemesinin yol açtığı tartışma, kamuoyunda tazeliğini koruyor. Türkiye'de mesleğe yönelik iş garantili liseler, askeri okullardır. TSK gerçekten de ihtiyacı kadar öğrenci alıyor ve bunları ihtiyacına göre yönlendiriyor. Bu liselerin genel içindeki oranı son derece düşük...
Kültür liseleri...
Lise eğitimi Türkiye'de genel-kültür amaçlıdır. İmam-hatipler de bir 'kültür lisesi'dir. Akaid, fıkıh, hadis, tefsir gibi İslam kültürünün temelini oluşturan dersler ile fen ve sosyal bilimleri meczeden bir programa sahiptirler. Bu bakımdan esas itibariyle düz liselerle imam hatipler arasında bir fark bulunmamamaktadır. Bir mesleğe dönük liseler ise farklıdır. Çünkü onlar haftanın 2-3 günü ya atölye eğitimi almakta ya da dışarıdaki işletmelerde staj görmektedirler. İmam-hatipler de böyle bir şey yok...
Turnusol
konusuna gelince...
Hürriyet gazetesinden Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun; Milliyet'ten Fikret Bila, Derya Sazak, Melih Aşık, Abbas Güçlü; Radikal'den Mehmet Ali Kışlalı; Akşam'dan Tuncay Özkan; Cumhuriyet'in istisnasız tüm yazarları imam-hatip karşıtı bir tutum izlemektedir. Bu yazarların konuya ilişkin yazdıklarını buraya almaya gerek yok! Hepsi katı ideolojik bakış açısıyla yazılmış, 'öteki'ni anlamaktan uzak, niteliksiz yazılar...
Öte yandan, imam-hatiplere sahip çıkan ya da, bu okullardan mezun olanları anlamaya yönelik yazılar da kaleme alınıyor. Mesela Hürriyet'ten Cüneyt Ülsever, Radikal'den Nuray Mert, Sabah'tan Mehmet Barlas gibi... Yeni Şafak, Vakit, Tercüman, Türkiye gazetelerinin yazarlarını istisna tutuyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.