İmam hapisten böyle kurtuldu
Hapiste olan İmam Kâzım’a, Resûlullah rüyasında buyurdu ki: “Ey her sesi işiten! Ey ölümden sonra kemikleri yeniden dirilten! İsm-i Azim ve Âzam’ın hakkı için, kulun ve elçin Muhammed’e ve O’nun pak ehline salavat gönder ve beni içinde bulunduğum halden kurtar, de”
08.09.2023 10:20:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





Abdullah bin Salih, Fazl bin Rebî'in yakınlarından birinden Fazl'a şöyle dediğini naklediyor:
"Gece yarısı kapının sesini işittim. Bu ses beni korkuttu. Cariyem, bunun rüzgârdan dolayı olduğunu söyledi. Biraz geçmeden bulunduğum odanın kapısı açıldı. Mesruru'l-Kebir (Halife Hârun'un kölesi) içeriye girdi. Bana selam bile vermeden, 'Emir seni istiyor' dedi. Bundan sonra kendimden ümidi kestim. Kendi kendime, 'Bu, izinsiz ve selam vermeden içeri giren Mesrur'dur; mutlaka Hârun beni öldürecek' dedim. Cariye, benim şaşkınlığımı ve acizliğimi görünce, 'Allah'a tevekkül et ve kalk' dedi. Derken kalktım, elbisemi giyindim ve onunla beraber evden çıktım.
Bir süre sonra Hârun'un evine ulaştık. Hârun yatağındaydı. Selam verdim, selamımı aldı. Kendimi yere attım. Hârun, 'Korktun mu?' dedi. 'Evet, ey mü'minlerin emiri' dedim. Beni bir müddet kendi halime bıraktı. Rahatladım. Sonra bana şöyle dedi: 'Zindana git; Mûsa bin Ca'fer'i (İmam Kâzım) serbest bırak. Ona otuz bin dirhem ver, beş tane hediyelik elbiselerden ver ve üç tane de merkep ihtiyarına bırak. Sen de bizimle kalmakta veya istediğin şehre gitmekte serbestsin.'
'Ey müminlerin emiri! Mûsa bin Ca'fer'i serbest bırakmamı mı istiyorsun?' diye sordum. 'Evet' dedi. Üç kere sorumu tekrarladım. Sonunda, 'Evet, onu serbest bırakmak istiyorum, yoksa ahdimi bozmamı mı istiyorsun?' dedi. 'Ne ahdi?' diye sordum. 'Bu yataktaydım. Aniden kendisinden daha büyük birini görmediğim, iri cüsseli bir zenci üzerime atıldı, göğsümde oturup boğazımı sıkarak, Mûsa bin Ca'fer'i zalimce hapsettin değil mi, dedi. Ben de cevaben, onu serbest bırakacağım, ona bağışta bulunacağım, hediye vereceğim, dedim. Sonra da zenci, benden söz aldı ve göğsümün üzerinden kalktı. Neredeyse canım çıkacaktı.'
Hârun'un yanından ayrıldım. Mûsa bin Ca'fer (a.s)'ın yanına gittim. Zindanda namaz halindeydi. Namazının selamını verinceye kadar oturdum. Sonra mü'minlerin emiri Hârun'un selamını ona ilettim. Emrettiği şeyleri de ona ulaştırdım ve dedim: 'Hârun'un hediyeleri hazırdır.' 'Bundan başka bir memuriyetin de varsa yerine getir' buyurdu. 'Hayır, ceddim Resûlullah'a yemin olsun ki, başka bir memuriyetim yoktur' dedim. 'Halkın hakkının üzerlerinde olduğu hediyelik giysilere, merkeplere ve mallara ihtiyacım yoktur' buyurdu. 'Allah aşkına bunları reddetme; Hârun'un sinirlenmesine sebep olabilir' dedim. 'Onlarla ne istiyorsan onu yap' dedi.
Sonra elini tutarak zindandan çıkardım. Bir müddet sonra, 'Ey Resûlullah'ın oğlu! Bu adamdan size ulaşan ikramların sebebi nedir? Benim, senin üzerinde hakkım var çünkü özgürlüğünün müjdesini ben verdim. Allah bunu, benim elimle gerçekleştirdi. (O halde bu olayın sebebini bana anlat)' dedim.
İmam (a.s.), 'Çarşamba gecesi rüyamda Resûlullah (s.a.a)'i gördüm. Bana, Ee Mûsa, zalimce mi hapsedildin, diye sordu. Ben de, evet, ey Allah'ın Resulü! Mazlum (zulmedilmiş) olarak hapsedildim, dedim. Resûlullah bana üç kez sordu ve sonra, bilmiyorum, belki de bu, sizin için bir imtihandır ve bir zamana kadar yararlanmadır, (Enbiya/111). Yarın (Çarşamba), Perşembe ve Cuma günü oruç tut. İftar olunca on iki rekât namaz kıl. Her rekâtta bir kez Hamd (Fâtiha Sûresi), 12 kez İhlas Sûresini oku. Dört rekâtı tamamladıktan sonra secdeye git, ey elinden kimsenin kaçmaya gücü olmayan kimse! Ey her sesi işiten! Ey ölümden sonra kemikleri yeniden dirilten! İsm-i Azim ve Âzam'ın hakkı için, kulun ve elçin Muhammed'e ve O'nun pak ehline salavat gönder ve beni içinde bulunduğum halden kurtar, de buyurdu. Ben de öyle yaptım ve neticesi gördüğün gibi oldu' buyurdu."
(Uyun-u Ahbar'ir-Rıza (a.s), Şeyh Saduk îbn-i Babeveyh).
"Gece yarısı kapının sesini işittim. Bu ses beni korkuttu. Cariyem, bunun rüzgârdan dolayı olduğunu söyledi. Biraz geçmeden bulunduğum odanın kapısı açıldı. Mesruru'l-Kebir (Halife Hârun'un kölesi) içeriye girdi. Bana selam bile vermeden, 'Emir seni istiyor' dedi. Bundan sonra kendimden ümidi kestim. Kendi kendime, 'Bu, izinsiz ve selam vermeden içeri giren Mesrur'dur; mutlaka Hârun beni öldürecek' dedim. Cariye, benim şaşkınlığımı ve acizliğimi görünce, 'Allah'a tevekkül et ve kalk' dedi. Derken kalktım, elbisemi giyindim ve onunla beraber evden çıktım.
Bir süre sonra Hârun'un evine ulaştık. Hârun yatağındaydı. Selam verdim, selamımı aldı. Kendimi yere attım. Hârun, 'Korktun mu?' dedi. 'Evet, ey mü'minlerin emiri' dedim. Beni bir müddet kendi halime bıraktı. Rahatladım. Sonra bana şöyle dedi: 'Zindana git; Mûsa bin Ca'fer'i (İmam Kâzım) serbest bırak. Ona otuz bin dirhem ver, beş tane hediyelik elbiselerden ver ve üç tane de merkep ihtiyarına bırak. Sen de bizimle kalmakta veya istediğin şehre gitmekte serbestsin.'
'Ey müminlerin emiri! Mûsa bin Ca'fer'i serbest bırakmamı mı istiyorsun?' diye sordum. 'Evet' dedi. Üç kere sorumu tekrarladım. Sonunda, 'Evet, onu serbest bırakmak istiyorum, yoksa ahdimi bozmamı mı istiyorsun?' dedi. 'Ne ahdi?' diye sordum. 'Bu yataktaydım. Aniden kendisinden daha büyük birini görmediğim, iri cüsseli bir zenci üzerime atıldı, göğsümde oturup boğazımı sıkarak, Mûsa bin Ca'fer'i zalimce hapsettin değil mi, dedi. Ben de cevaben, onu serbest bırakacağım, ona bağışta bulunacağım, hediye vereceğim, dedim. Sonra da zenci, benden söz aldı ve göğsümün üzerinden kalktı. Neredeyse canım çıkacaktı.'
Hârun'un yanından ayrıldım. Mûsa bin Ca'fer (a.s)'ın yanına gittim. Zindanda namaz halindeydi. Namazının selamını verinceye kadar oturdum. Sonra mü'minlerin emiri Hârun'un selamını ona ilettim. Emrettiği şeyleri de ona ulaştırdım ve dedim: 'Hârun'un hediyeleri hazırdır.' 'Bundan başka bir memuriyetin de varsa yerine getir' buyurdu. 'Hayır, ceddim Resûlullah'a yemin olsun ki, başka bir memuriyetim yoktur' dedim. 'Halkın hakkının üzerlerinde olduğu hediyelik giysilere, merkeplere ve mallara ihtiyacım yoktur' buyurdu. 'Allah aşkına bunları reddetme; Hârun'un sinirlenmesine sebep olabilir' dedim. 'Onlarla ne istiyorsan onu yap' dedi.
Sonra elini tutarak zindandan çıkardım. Bir müddet sonra, 'Ey Resûlullah'ın oğlu! Bu adamdan size ulaşan ikramların sebebi nedir? Benim, senin üzerinde hakkım var çünkü özgürlüğünün müjdesini ben verdim. Allah bunu, benim elimle gerçekleştirdi. (O halde bu olayın sebebini bana anlat)' dedim.
İmam (a.s.), 'Çarşamba gecesi rüyamda Resûlullah (s.a.a)'i gördüm. Bana, Ee Mûsa, zalimce mi hapsedildin, diye sordu. Ben de, evet, ey Allah'ın Resulü! Mazlum (zulmedilmiş) olarak hapsedildim, dedim. Resûlullah bana üç kez sordu ve sonra, bilmiyorum, belki de bu, sizin için bir imtihandır ve bir zamana kadar yararlanmadır, (Enbiya/111). Yarın (Çarşamba), Perşembe ve Cuma günü oruç tut. İftar olunca on iki rekât namaz kıl. Her rekâtta bir kez Hamd (Fâtiha Sûresi), 12 kez İhlas Sûresini oku. Dört rekâtı tamamladıktan sonra secdeye git, ey elinden kimsenin kaçmaya gücü olmayan kimse! Ey her sesi işiten! Ey ölümden sonra kemikleri yeniden dirilten! İsm-i Azim ve Âzam'ın hakkı için, kulun ve elçin Muhammed'e ve O'nun pak ehline salavat gönder ve beni içinde bulunduğum halden kurtar, de buyurdu. Ben de öyle yaptım ve neticesi gördüğün gibi oldu' buyurdu."
(Uyun-u Ahbar'ir-Rıza (a.s), Şeyh Saduk îbn-i Babeveyh).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.