İmam Hadi’nin güvenlik tedbirleri
İmam Hâdî(a.s.), ashabını bazı hususları, özellikle sâlihler topluluğunun ilişkileri ve yapısıyla ilgili meseleleri yazmaktan sakındırdı
31.05.2024 08:12:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Hâdî(a.s.), ashabını bazı hususları, özellikle sâlihler topluluğunun ilişkileri ve yapısıyla ilgili meseleleri yazmaktan sakındırdı.
Örneğin Dâvud es-Sarmî şöyle anlatıyor: "Efendim, birçok görevi yerine getirmemi emretti ve 'Söyle bakalım, nasıl söyleyeceksin' dedi.
Ben, onun bana söylediği gibi ezberlememiştim. Bunun üzerine diviti aldı ve şöyle yazdı:
'Bismillahirrahmanirrahim... Hatırlarım inşaallah, her şey Allah'ın elindedir.'
Bunun üzerine gülümsedim. İmam (a.s.), 'Ne oluyor sana?' dedi.
'Hayırdır' dedim.
'Söylesene o hâlde!' dedi.
Dedim ki: 'Sana feda olayım, bizim arkadaşlardan bir adamın deden İmam Rızâ'dan (a.s.) rivâyet ettiği bir hadîsi hatırladım.
İmam Rızâ (a.s.) da birine bir işi yapmasını emrettiği zaman, Bismillahirrahmanirrahim, hatırlarım inşaallah, diye yazarmış. Bunu hatırlayınca gülümsedim.' Bunun üzerine İmam (a.s.) bana dedi ki:
'Ey Dâvud! Eğer takiyyeyi terk eden, namazı terk eden gibidir, desen, doğru söylemiş olursun.'" Görüldüğü gibi burada İmam (a.s.), bazı şeyleri gizli tutmayı ve tedbirli davranmayı, hadislerde ve âyetlerde geçen İslamî bir kavram olan "takiyye" ile irtibatlandırıyor.
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Ancak onlardan (Kâfîrlerden) korunma (takiyye) gayesiyle sakınmanız başka."
"Kalbi iman ile mutmain olduğu hâlde (inkâra) zorlanan başka."
Bu ayet, Ammar b. Yâsir (r.a.) hakkında nâzil olmuştur. Müşrikler Mekke'de, Resûlullah'a (s.a.a.) sövmesi için ona işkence etmiş ve ancak o zaman kendisini serbest bırakacaklarını söylemişlerdi. Sonra Ammar, Resûlullah'a (s.a.a.) gelmiş ve olayı anlatmıştı. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.a.), "Eğer bir daha sana işkence ederlerse, sen de dediklerini yap" buyurmuştu.
İSİMLERİ DEĞİŞTİRMEK
İmam (a.s.), ashabından bazılarına yazdığı mektuplarında, onları Ubeyd b. Zürâre'ye nispetle 'Zürârî' diye anıyordu. Bunlar, Cehmoğulları olarak bilinirlerdi ve Ehl-i Beyt takipçilerinin ve İmamların (a.s.) ashabının büyük ailelerinden sayılırlardı. Bunlardan biri olan Ebû Gâlib Zürarî şöyle diyor:
"Bu, İmam'ın (a.s.) başvurduğu bir tevriye ve gizleme taktiği idi. Zamanla bu kullanım genişledi ve biz bu isimle (Zürarîler) adlandırıldık. İmam (a.s.), Kûfe ve Bağdat'taki bazı işleri için onunla (Zürârîlerden biri olan Süleyman b. Hasan b. Cehm ile) yazışıyordu.
HALKA AÇIK GENEL YERLERDE KONUŞMAKTAN SAKINDIRMAK
İmam (a.s.), ashabından bazılarını sultanın casuslarının bulunabileceği yollarda ve sokaklarda konuşmaktan ve soru sormaktan men ederdi.
Muhammed b. Şeref'ten şöyle dediği rivâyet edilmiştir: "Ebû'l-Hasan'la (a.s.) beraber Medine'de yürüyordum. Bana dedi ki: 'Sen İbn Şeref değil misin?'
'Evet' dedim. Ona bir konuyu sormak istedim. Ben daha sormadan söze o başladı ve 'Şu anda herkesin gelip geçtiği bir yolun ortasındayız, burası sormanın yeri değildir' buyurdu."
YÖNETİM MEKANİZMASINA SIZMAK
Abbâsoğulları, Emevî Devleti'nin H. 132 tarihinde yıkılmasından sonra iktidarı ele geçirdiler. Ümmeti zor ve baskı altında yönetmeye başladılar.
İktidarlarının ulaştığı her yerde bozgun çıkardılar. Adam öldürmek, aileleri dağıtmak, malları gasp etmek sürekli ve temel politikalarıydı. Yönetimleri İslamî meşruiyete sahip değildi. Bu yüzden onlarla işbirliği içinde olmak, onların emrinde çalışmak meşrû değildi.
İmam'ın (a.s.) ashabından biri olan Muhammed b. Ali b. İsâ, İmam Hâdî'ye (a.s.) bir mektup yazarak Abbasîlerin emrinde çalışmayı, onların mallarından imkân ölçüsünde almayı ve buna izin olup olmadığını sormuştu. İmam (a.s.) da ona şu cevabı vermişti:
"Bu gibi işlere zor ve baskıyla girilirse, Allah mazereti kabul eder. Bundan başkası mekruhtur ve hiç kuşkusuz azı çoğundan daha iyidir. Bundan dolayı kişiye lâzım gelen vebalin kefareti ise, insanlara geçimlerini temin yönünde yardım etmesi, bizim ve dostlarımızın sevinmesini sağlayan işleri yapmasıdır."
İmam'ın (a.s.) bu mektubu Muhammed b. Ali b. İsâ'ya ulaşınca hemen İmam'a (a.s.) şu cevabı yazdı:
"Onların emrine girmekteki düşüncem, İmam'ın düşmanlarına zarar verecek yolu bulmak, onlara yakın durarak onlara birtakım olumsuzluklar yaşatmaktır."
İmam (a.s.) ona şu cevabı yazdı: "Böyle yapan bir kimsenin onlarla çalışması haram değil, bilakis sevap ve ecir kazandırır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hadi eserinden)
Örneğin Dâvud es-Sarmî şöyle anlatıyor: "Efendim, birçok görevi yerine getirmemi emretti ve 'Söyle bakalım, nasıl söyleyeceksin' dedi.
Ben, onun bana söylediği gibi ezberlememiştim. Bunun üzerine diviti aldı ve şöyle yazdı:
'Bismillahirrahmanirrahim... Hatırlarım inşaallah, her şey Allah'ın elindedir.'
Bunun üzerine gülümsedim. İmam (a.s.), 'Ne oluyor sana?' dedi.
'Hayırdır' dedim.
'Söylesene o hâlde!' dedi.
Dedim ki: 'Sana feda olayım, bizim arkadaşlardan bir adamın deden İmam Rızâ'dan (a.s.) rivâyet ettiği bir hadîsi hatırladım.
İmam Rızâ (a.s.) da birine bir işi yapmasını emrettiği zaman, Bismillahirrahmanirrahim, hatırlarım inşaallah, diye yazarmış. Bunu hatırlayınca gülümsedim.' Bunun üzerine İmam (a.s.) bana dedi ki:
'Ey Dâvud! Eğer takiyyeyi terk eden, namazı terk eden gibidir, desen, doğru söylemiş olursun.'" Görüldüğü gibi burada İmam (a.s.), bazı şeyleri gizli tutmayı ve tedbirli davranmayı, hadislerde ve âyetlerde geçen İslamî bir kavram olan "takiyye" ile irtibatlandırıyor.
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Ancak onlardan (Kâfîrlerden) korunma (takiyye) gayesiyle sakınmanız başka."
"Kalbi iman ile mutmain olduğu hâlde (inkâra) zorlanan başka."
Bu ayet, Ammar b. Yâsir (r.a.) hakkında nâzil olmuştur. Müşrikler Mekke'de, Resûlullah'a (s.a.a.) sövmesi için ona işkence etmiş ve ancak o zaman kendisini serbest bırakacaklarını söylemişlerdi. Sonra Ammar, Resûlullah'a (s.a.a.) gelmiş ve olayı anlatmıştı. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.a.), "Eğer bir daha sana işkence ederlerse, sen de dediklerini yap" buyurmuştu.
İSİMLERİ DEĞİŞTİRMEK
İmam (a.s.), ashabından bazılarına yazdığı mektuplarında, onları Ubeyd b. Zürâre'ye nispetle 'Zürârî' diye anıyordu. Bunlar, Cehmoğulları olarak bilinirlerdi ve Ehl-i Beyt takipçilerinin ve İmamların (a.s.) ashabının büyük ailelerinden sayılırlardı. Bunlardan biri olan Ebû Gâlib Zürarî şöyle diyor:
"Bu, İmam'ın (a.s.) başvurduğu bir tevriye ve gizleme taktiği idi. Zamanla bu kullanım genişledi ve biz bu isimle (Zürarîler) adlandırıldık. İmam (a.s.), Kûfe ve Bağdat'taki bazı işleri için onunla (Zürârîlerden biri olan Süleyman b. Hasan b. Cehm ile) yazışıyordu.
HALKA AÇIK GENEL YERLERDE KONUŞMAKTAN SAKINDIRMAK
İmam (a.s.), ashabından bazılarını sultanın casuslarının bulunabileceği yollarda ve sokaklarda konuşmaktan ve soru sormaktan men ederdi.
Muhammed b. Şeref'ten şöyle dediği rivâyet edilmiştir: "Ebû'l-Hasan'la (a.s.) beraber Medine'de yürüyordum. Bana dedi ki: 'Sen İbn Şeref değil misin?'
'Evet' dedim. Ona bir konuyu sormak istedim. Ben daha sormadan söze o başladı ve 'Şu anda herkesin gelip geçtiği bir yolun ortasındayız, burası sormanın yeri değildir' buyurdu."
YÖNETİM MEKANİZMASINA SIZMAK
Abbâsoğulları, Emevî Devleti'nin H. 132 tarihinde yıkılmasından sonra iktidarı ele geçirdiler. Ümmeti zor ve baskı altında yönetmeye başladılar.
İktidarlarının ulaştığı her yerde bozgun çıkardılar. Adam öldürmek, aileleri dağıtmak, malları gasp etmek sürekli ve temel politikalarıydı. Yönetimleri İslamî meşruiyete sahip değildi. Bu yüzden onlarla işbirliği içinde olmak, onların emrinde çalışmak meşrû değildi.
İmam'ın (a.s.) ashabından biri olan Muhammed b. Ali b. İsâ, İmam Hâdî'ye (a.s.) bir mektup yazarak Abbasîlerin emrinde çalışmayı, onların mallarından imkân ölçüsünde almayı ve buna izin olup olmadığını sormuştu. İmam (a.s.) da ona şu cevabı vermişti:
"Bu gibi işlere zor ve baskıyla girilirse, Allah mazereti kabul eder. Bundan başkası mekruhtur ve hiç kuşkusuz azı çoğundan daha iyidir. Bundan dolayı kişiye lâzım gelen vebalin kefareti ise, insanlara geçimlerini temin yönünde yardım etmesi, bizim ve dostlarımızın sevinmesini sağlayan işleri yapmasıdır."
İmam'ın (a.s.) bu mektubu Muhammed b. Ali b. İsâ'ya ulaşınca hemen İmam'a (a.s.) şu cevabı yazdı:
"Onların emrine girmekteki düşüncem, İmam'ın düşmanlarına zarar verecek yolu bulmak, onlara yakın durarak onlara birtakım olumsuzluklar yaşatmaktır."
İmam (a.s.) ona şu cevabı yazdı: "Böyle yapan bir kimsenin onlarla çalışması haram değil, bilakis sevap ve ecir kazandırır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hadi eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.