İmam Hadi’nin ashabı ve hadislerinin ravileri -2-
Künyesi, Ebû Ali Mevlâ Âl-i Mühelleb el-Bağdadî’dir. Sıka bir râvidir
02.06.2024 17:57:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





HASAN B. RÂŞİD
Künyesi, Ebû Ali Mevlâ Âl-i Mühelleb el-Bağdadî'dir. Sıka bir râvidir.
Şeyh, onu İmam Hâdî'nin (a.s.) ashabı arasında sayar. Şeyh Mufid, seçkin ve önde gelen, kendilerinden helâl ve haram öğrenilen, herhangi bir şekilde eleştirilmeyen ve bu hususlarda yerilmeyen fakihlerden olduğunu belirtir.
İmam, onu kendi vekili olarak tayin etmiş ve ona birkaç kere de mektup göndermiştir.
Bu mektuplardan birkaç tanesini örnek olarak sunuyoruz: Keşşî, kendi rivâyet zinciriyle Muhammed b. İsâ el-Yaktinî'den şöyle rivâyet etmiştir:
"İmam Hâdî (a.s.), Ebû Ali b. Bilâl'e H. 232 yılında şu sözleri de içeren bir mektup yazdı:
Allah'a hamd ediyorum. Fazlından ve lutfundan dolayı O'na şükrediyorum. Muhammed Peygamber'e (s.a.a.) ve O'nun Âl'ine salât ediyorum. Allah'ın salâvatı ve rahmeti onların üzerine olsun. Ben, Ebû Ali'yi, Hüseyin b. Abdurabbih'in yerine atadım. Bu hususta ona güveniyorum.
Çünkü onun sahip olduğu ve başka kimsenin onun önüne geçmediği meziyetlerini biliyorum. Senin de, bölgenin şeyhi olduğunu biliyorum. Bu yüzden seni seçmeyi ve bu mektupla onurlandırmayı istedim.
Öyleyse ona itaat et, senden önceki bütün hakları ona teslim et. Tâbilerimi de buna teşvik et. Onları bu konuda bilgilendir ki, ona yardım olsun, işini yapması için yeterli gücü kendinde bulsun.
Bu takdirde görevini eksiksiz yerine getirmiş, bize karşı saygı ve alâkanı göstermiş olursun. Bizim katımızda sevilen de budur. Bunun karşılığında Allah katında senin de ödülün ve ecrin olacaktır.
Çünkü Allah, rahmetiyle ata ve bağış sahibi olarak dilediğine bağışta bulunur. Allah'a emanet ol. Bu mektubu kendi elimle yazdım. Allah'a çokça hamd ediyorum."
Keşşî, kendi rivâyet zinciriyle Ahmed b. Muhammed b. İsâ'dan şöyle rivâyet etmiştir: "Ben ve İbn Râşid Bağdat'ta, Medâin'de, Sevad'da ve civarlarında ikâmet eden Ehl-i Beyt tâbilerinden bazı topluluklara şu mektubu istinsah edip gönderdik:
Bana bahşettiği afiyetten ötürü Allah'a hamd ediyorum. O'nun Peygamberine ve Peygamberinin Ehl-i Beyti'ne salavatların en üstününü, en kâmilini, rahmetini ve şefkatini sunuyorum. Ebû Ali b. Raşid'i, Ali b. Hüseyin b. Abdurabbih'in ve ondan önceki vekillerimin yerine tayin ettim.
Artık benim yanımda onun menzilesine sahiptir. Ondan önceki vekillerimin görevli oldukları işleri ona havale ettim. Artık haklarımı alsın. Sizin için ona râzı oldum. Bu hususta onu başkalarına tercih ettim.
O, bu işin ehli ve müstahakkı- dır. Allah size rahmet etsin, o hâlde bu hakları ona, dolayısıyla bana ödemeye koşun. Onu kendiniz üzerinde bir dert olarak görmeyin. Bu duygudan en kısa zamanda çıkmanız, Allah'a itaat etmeye koşmanız, mallarınızı helâl kılmanız ve kanlarınızı korumanız gerekir. Takva ve iyilikte birbirinizle yardımlaşın.
Allah'tan korkup sakının ki, Allah size merhamet etsin. Hep birlikte Allah'ın ipine sarılın ve ancak Müslümanlar olarak ölün. Ona itaati bana itaat gibi, ona isyanı bana isyan gibi kıldım. Yolunuzdan ayrılmayın, Allah sizi ödüllendirsin ve lutuf ve kereminden size bol bol versin.
Çünkü Allah'ın katındaki nimetler geniştir, Allah kerem sahibidir, kullarına rahmetiyle yardım eder. Biz de, siz de Allah'a emanetiz, O'nun koruması altındayız. Bu mektubu kendi elimle yazdım. Allah'a çokça şükürler olsun."
İmam Hâdî (a.s.) ona ve Eyyûb b. Nuh'a bir mektup gönderiyor. Mektupta besmeleden sonra şöyle deniyor:
"Ey Eyyûb b. Nuh! Ebû Ali ile arandaki tartışmaları kesmeni emrediyorum. Her biriniz vekil kılındığı işlerle ilgilensin. Kendi çevresinde yerine getirmekle yükümlü olduğu işleri yapsın. Eğer siz, size emrettiğim işleri yaparsanız, artık bana başvurma gereğini duymazsınız.
Sana da Ey Ebû Ali! Eyyûb'a emrettiğimi emrediyorum. Bağdat ve Medâin halkından hiç kimseden getirdikleri bir şeyi kabul etme. Onlar için benimle görüşme izni isteme.
Senin bölgenin dışındaki herhangi bir kimse sana bir şey getirirse, onu kendi bölgesinin vekiline götürmesini emret. Bu hususta Eyyûb'a emrettiğimi sana da emrediyorum, ey Ebû Ali! Her biriniz emrettiğim gibi hareket etsin."
HASAN B. ALİ
İbn Ömer b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebû Tâlib... Hakkın yar-dımcısı. İmam Hâdî'nin (a.s.) ashabındandır. Seyyid Murtaza'nın ana tarafından dedesinin babasıdır. Seyyid, "Şerhu'l-Mesâili'n-Nasıriyyat" adlı kitabının başında şunları söylüyor:
"Ebû Muhammed en-Nâsır el-Kebir'e gelince, adı Hasan b. Ali'dir. İlim, zühd ve fıkıhtaki fazileti parlak güneşten daha zâhirdir. Deylem bölgesinde İslam'ı o yaymıştır.
Deylem halkı onun rehberliğinde Hidâyeti bulmuş, sapıklıktan kurtulmuş, onun duası sayesinde cehaletten uzaklaşmıştır. Güzel örneklerle dolu hayatındaki olaylar sayılmayacak kadar çok, gizlenemeyecek kadar da açıktır."
HASAN B. ALİ EL-VEŞŞA
Şeyh, onu İmam Hâdî'nin (a.s.) ashabı arasında sayar. Necaşî şöyle der:
"O, İlyas es-Sayrafî el-Hazzaz'ın kızının oğludur. Hasan, onun dedesi İlyas'tan ölüm döşeğinde iken şöyle dediğini rivâyet etmiştir: Bu zaman, yalan söyleme zamanı değildir; aleyhime şahit olun ki, İmam Ca'fer Sâdık'tan (a.s.) şöyle duydum:
Allah'a and olsun ki, Allah'ı, Resûlü'nü ve İmamları severek ölen kula cehennem ateşi dokunmaz."
Ahmed b. Muhammed b. İsârivâyet etmiş, demiştir ki:
"Hadis ilmini öğrenmek amacıyla Kûfe'ye gittim. Orada Hasan b. Ali el-Veşşa ile karşılaştım. Ondan Âlâ b. Rezin el-Kala ve Eban b. Osman el-Ahmer'in kitaplarını benim için çıkarmasını istedim. O da bu kitapları benim için çıkardı.
Ona dedim ki: 'Bu kitapları rivâyet etine icâzetini bana vermeni istiyorum.'
Bana dedi ki: 'Ey adam! Allah sana rahmet etsin, acelen ne! Git, onları yaz, sonra dinle.' Dedim ki: 'Ben belâlardan emin değilim.'
Dedi ki: 'Eğer bu hadislere böyle bir talebin olacağını bilseydim, onu çoğaltırdım. Ben şu mescidde (Kûfe Mescidi'nde) dokuz yüz şeyhle karşılaştım ki, her biri, bana Ca'fer b. Muhammed'i anlattı, diyordu.'
Bu şeyh (Hasan b. Ali el-Veşşa), bu tâifenin ileri gelen büyüklerinden biridir. Onun kaleme aldığı birçok kitap vardır. Sevabu'l- Hacc, el-Menâsik ve en-Nevâdir adlı eserler bunlardandır."
DÂVUD B. KASIM EL-CA'FERÎ
Künyesi EbûHâşim'dir. Bağdatlı'dır. İmamlar (a.s.) nezdinde saygın bir yere ve büyük bir makama sahipti. İmam Rızâ'yı, İmam Cevad'ı, İmam Hâdî'yi, İmam Askerî'yi ve Sahibu'l-Emr (İmam Mehdî) Hazretlerini (a.s.) görmüştür. Adı geçen İmamların hepsinden hadisrivâyet etmiştir.
Ondan gelen haberler ve meseleler vardır. İmamlarla ilgili olarak yazdığı güzel şiirleri vardır. Sultan nezdinde de saygın bir yeri vardı. Bir de kitabı vardır.
Berkî, onu İmam Cevad, İmam Hâdî ve İmam Hasan Askerî'nin (a.s.) ashabından sayar. Keşşî, onunla ilgili olarak şöyle der:
"Ebû Amr demiştir ki: Onun (Dâvud'un) İmam Cevad'ın, İmam Hâdî'nin ve İmam Hasan Askerî'nin (onlara selâm olsun) yanında yüksek bir menzilesi ve saygın bir konumu vardı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hadi eserinden)
Künyesi, Ebû Ali Mevlâ Âl-i Mühelleb el-Bağdadî'dir. Sıka bir râvidir.
Şeyh, onu İmam Hâdî'nin (a.s.) ashabı arasında sayar. Şeyh Mufid, seçkin ve önde gelen, kendilerinden helâl ve haram öğrenilen, herhangi bir şekilde eleştirilmeyen ve bu hususlarda yerilmeyen fakihlerden olduğunu belirtir.
İmam, onu kendi vekili olarak tayin etmiş ve ona birkaç kere de mektup göndermiştir.
Bu mektuplardan birkaç tanesini örnek olarak sunuyoruz: Keşşî, kendi rivâyet zinciriyle Muhammed b. İsâ el-Yaktinî'den şöyle rivâyet etmiştir:
"İmam Hâdî (a.s.), Ebû Ali b. Bilâl'e H. 232 yılında şu sözleri de içeren bir mektup yazdı:
Allah'a hamd ediyorum. Fazlından ve lutfundan dolayı O'na şükrediyorum. Muhammed Peygamber'e (s.a.a.) ve O'nun Âl'ine salât ediyorum. Allah'ın salâvatı ve rahmeti onların üzerine olsun. Ben, Ebû Ali'yi, Hüseyin b. Abdurabbih'in yerine atadım. Bu hususta ona güveniyorum.
Çünkü onun sahip olduğu ve başka kimsenin onun önüne geçmediği meziyetlerini biliyorum. Senin de, bölgenin şeyhi olduğunu biliyorum. Bu yüzden seni seçmeyi ve bu mektupla onurlandırmayı istedim.
Öyleyse ona itaat et, senden önceki bütün hakları ona teslim et. Tâbilerimi de buna teşvik et. Onları bu konuda bilgilendir ki, ona yardım olsun, işini yapması için yeterli gücü kendinde bulsun.
Bu takdirde görevini eksiksiz yerine getirmiş, bize karşı saygı ve alâkanı göstermiş olursun. Bizim katımızda sevilen de budur. Bunun karşılığında Allah katında senin de ödülün ve ecrin olacaktır.
Çünkü Allah, rahmetiyle ata ve bağış sahibi olarak dilediğine bağışta bulunur. Allah'a emanet ol. Bu mektubu kendi elimle yazdım. Allah'a çokça hamd ediyorum."
Keşşî, kendi rivâyet zinciriyle Ahmed b. Muhammed b. İsâ'dan şöyle rivâyet etmiştir: "Ben ve İbn Râşid Bağdat'ta, Medâin'de, Sevad'da ve civarlarında ikâmet eden Ehl-i Beyt tâbilerinden bazı topluluklara şu mektubu istinsah edip gönderdik:
Bana bahşettiği afiyetten ötürü Allah'a hamd ediyorum. O'nun Peygamberine ve Peygamberinin Ehl-i Beyti'ne salavatların en üstününü, en kâmilini, rahmetini ve şefkatini sunuyorum. Ebû Ali b. Raşid'i, Ali b. Hüseyin b. Abdurabbih'in ve ondan önceki vekillerimin yerine tayin ettim.
Artık benim yanımda onun menzilesine sahiptir. Ondan önceki vekillerimin görevli oldukları işleri ona havale ettim. Artık haklarımı alsın. Sizin için ona râzı oldum. Bu hususta onu başkalarına tercih ettim.
O, bu işin ehli ve müstahakkı- dır. Allah size rahmet etsin, o hâlde bu hakları ona, dolayısıyla bana ödemeye koşun. Onu kendiniz üzerinde bir dert olarak görmeyin. Bu duygudan en kısa zamanda çıkmanız, Allah'a itaat etmeye koşmanız, mallarınızı helâl kılmanız ve kanlarınızı korumanız gerekir. Takva ve iyilikte birbirinizle yardımlaşın.
Allah'tan korkup sakının ki, Allah size merhamet etsin. Hep birlikte Allah'ın ipine sarılın ve ancak Müslümanlar olarak ölün. Ona itaati bana itaat gibi, ona isyanı bana isyan gibi kıldım. Yolunuzdan ayrılmayın, Allah sizi ödüllendirsin ve lutuf ve kereminden size bol bol versin.
Çünkü Allah'ın katındaki nimetler geniştir, Allah kerem sahibidir, kullarına rahmetiyle yardım eder. Biz de, siz de Allah'a emanetiz, O'nun koruması altındayız. Bu mektubu kendi elimle yazdım. Allah'a çokça şükürler olsun."
İmam Hâdî (a.s.) ona ve Eyyûb b. Nuh'a bir mektup gönderiyor. Mektupta besmeleden sonra şöyle deniyor:
"Ey Eyyûb b. Nuh! Ebû Ali ile arandaki tartışmaları kesmeni emrediyorum. Her biriniz vekil kılındığı işlerle ilgilensin. Kendi çevresinde yerine getirmekle yükümlü olduğu işleri yapsın. Eğer siz, size emrettiğim işleri yaparsanız, artık bana başvurma gereğini duymazsınız.
Sana da Ey Ebû Ali! Eyyûb'a emrettiğimi emrediyorum. Bağdat ve Medâin halkından hiç kimseden getirdikleri bir şeyi kabul etme. Onlar için benimle görüşme izni isteme.
Senin bölgenin dışındaki herhangi bir kimse sana bir şey getirirse, onu kendi bölgesinin vekiline götürmesini emret. Bu hususta Eyyûb'a emrettiğimi sana da emrediyorum, ey Ebû Ali! Her biriniz emrettiğim gibi hareket etsin."
HASAN B. ALİ
İbn Ömer b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebû Tâlib... Hakkın yar-dımcısı. İmam Hâdî'nin (a.s.) ashabındandır. Seyyid Murtaza'nın ana tarafından dedesinin babasıdır. Seyyid, "Şerhu'l-Mesâili'n-Nasıriyyat" adlı kitabının başında şunları söylüyor:
"Ebû Muhammed en-Nâsır el-Kebir'e gelince, adı Hasan b. Ali'dir. İlim, zühd ve fıkıhtaki fazileti parlak güneşten daha zâhirdir. Deylem bölgesinde İslam'ı o yaymıştır.
Deylem halkı onun rehberliğinde Hidâyeti bulmuş, sapıklıktan kurtulmuş, onun duası sayesinde cehaletten uzaklaşmıştır. Güzel örneklerle dolu hayatındaki olaylar sayılmayacak kadar çok, gizlenemeyecek kadar da açıktır."
HASAN B. ALİ EL-VEŞŞA
Şeyh, onu İmam Hâdî'nin (a.s.) ashabı arasında sayar. Necaşî şöyle der:
"O, İlyas es-Sayrafî el-Hazzaz'ın kızının oğludur. Hasan, onun dedesi İlyas'tan ölüm döşeğinde iken şöyle dediğini rivâyet etmiştir: Bu zaman, yalan söyleme zamanı değildir; aleyhime şahit olun ki, İmam Ca'fer Sâdık'tan (a.s.) şöyle duydum:
Allah'a and olsun ki, Allah'ı, Resûlü'nü ve İmamları severek ölen kula cehennem ateşi dokunmaz."
Ahmed b. Muhammed b. İsârivâyet etmiş, demiştir ki:
"Hadis ilmini öğrenmek amacıyla Kûfe'ye gittim. Orada Hasan b. Ali el-Veşşa ile karşılaştım. Ondan Âlâ b. Rezin el-Kala ve Eban b. Osman el-Ahmer'in kitaplarını benim için çıkarmasını istedim. O da bu kitapları benim için çıkardı.
Ona dedim ki: 'Bu kitapları rivâyet etine icâzetini bana vermeni istiyorum.'
Bana dedi ki: 'Ey adam! Allah sana rahmet etsin, acelen ne! Git, onları yaz, sonra dinle.' Dedim ki: 'Ben belâlardan emin değilim.'
Dedi ki: 'Eğer bu hadislere böyle bir talebin olacağını bilseydim, onu çoğaltırdım. Ben şu mescidde (Kûfe Mescidi'nde) dokuz yüz şeyhle karşılaştım ki, her biri, bana Ca'fer b. Muhammed'i anlattı, diyordu.'
Bu şeyh (Hasan b. Ali el-Veşşa), bu tâifenin ileri gelen büyüklerinden biridir. Onun kaleme aldığı birçok kitap vardır. Sevabu'l- Hacc, el-Menâsik ve en-Nevâdir adlı eserler bunlardandır."
DÂVUD B. KASIM EL-CA'FERÎ
Künyesi EbûHâşim'dir. Bağdatlı'dır. İmamlar (a.s.) nezdinde saygın bir yere ve büyük bir makama sahipti. İmam Rızâ'yı, İmam Cevad'ı, İmam Hâdî'yi, İmam Askerî'yi ve Sahibu'l-Emr (İmam Mehdî) Hazretlerini (a.s.) görmüştür. Adı geçen İmamların hepsinden hadisrivâyet etmiştir.
Ondan gelen haberler ve meseleler vardır. İmamlarla ilgili olarak yazdığı güzel şiirleri vardır. Sultan nezdinde de saygın bir yeri vardı. Bir de kitabı vardır.
Berkî, onu İmam Cevad, İmam Hâdî ve İmam Hasan Askerî'nin (a.s.) ashabından sayar. Keşşî, onunla ilgili olarak şöyle der:
"Ebû Amr demiştir ki: Onun (Dâvud'un) İmam Cevad'ın, İmam Hâdî'nin ve İmam Hasan Askerî'nin (onlara selâm olsun) yanında yüksek bir menzilesi ve saygın bir konumu vardı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hadi eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.