İmam Gazali ve İmam Azam’ın hilafet ile ilgili görüşleri
Hilafet meselesi ile ilgili Hüccet’ül İslam Ebu Hamid Muhammed b. Muhammed Gazali’nin ifadelerine bakalım
01.02.2023 08:02:00





Hilafet meselesi ile ilgili Hüccet'ül İslam Ebu Hamid Muhammed b. Muhammed Gazali'nin ifadelerine bakalım:
"... Fakat (hilafet hususunda) delil (hüccet) bütün açıklığıyla ortaya çıktı. Ve konu aydınlandı.
Cumhur (Müslümanların tamamına yakın çoğunluğu) Gadr-i Hum hutbesindeki hadisin metninde şeksiz şüphesiz tam icma ve ittifak ettiler.
Orada Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Ben kimin idarecisi ve velisi isem, Ali de onun idarecisi ve velisidir."
(Resulullah hutbesini bitirir bitirmez) Ömer, derhal "yaşa, yaşa, bravo Sana ey Hasan'ın babası! Sen artık bizim velimiz, kadın erkek bütün mü'minlerin velisi oldun" diyerek kutladı. Şüphesiz bu emre teslimiyet, tayin edilene ilişkin rıza beyanı ve açık hükümdür.
Fakat daha sonraları makam ihtirası yüzünden hevâ ve heves galip geldi. Riyaset koltuğuna sarılmak ağır bastı. Samimiyetleri yok oldu.
Arzularına boyun eğerek güç bayraklarını havaya kaldırıp dalgalandırdılar. Hayal dünyalarına ve ülkeleri fethetme ihtiraslarına karışıp kayboldular. Nefislerinin hevâ kaseleri onları demleyip başlarını döndürdü.
Böylece kendisinden sonra vekil bırakan (Resulüllah)'dan yüz çevirdiler. O'na sırtlarını döndüler. (Kur'an'ın ahkâmını) az bir pahaya sattılar. Allah'a karşı işledikleri bu iş, ne kötü bir iştir.
Bu sebeptendir ki, nitekim Resulüllah (s.a.v.) vefatından önce ölüm döşeğinde iken, "Bana kalem kâğıt getirin, size bazı şeyler not ettireyim, yapmanız gerekenleri hatırlatacak şeklide kaydettireyim" diye seslenirken, Ömer, "Şüphesiz bu Zât hezeyana kapılmıştır" demişti.
Dolayısıyla icmaya ve (icma ile sabit) naslara aykırı olarak teviller üretmek bâtıldır. (Ebu Bekir'in hilafeti bu sebeple geçerli değildir) eğer onun hilafetini kurtarmak için "icma hâsıl olmuştu" derseniz, şüphesiz bu da doğru değildir.
Çünkü Ebu Bekir'in hilafetinde icma yoktur. Nasıl olsun ki? Hz. Abbas ve evlatları, Hz. Ali, zevcesi Fâtımâ ve evlatlarının hiçbirisi biat halkasında bulunmadılar.
Dahası Sakife'de bulunanların bile birçoğu muhalefet ederek oradan ayrıldılar." Bu ifadeler, Gazali'nin hilafetle ilgili düşünceleridir.
İmam Azam'ın hilafet ile ilgili görüşü
Bu konu ile ilgili olarak İmam Azam Ebu Hanife ise bu konuda şunları söylemektedir:
"Şamlılar bizi sevmiyor. Zira Hz. Ali veya Muaviye'nin saflarından birine iştirak etmemiz talep edildiğinde biz ancak Ali'nin askerleri arasına katılırız diyoruz.
Ehl-i hadis diye bilinenler bizi sevmiyor. Zira biz, Ehl-i Beyt'i seviyoruz, Ehl-i Beyt'e gönülden bağlıyız. Hilafetin Hz. Ali'nin hakkı olduğuna inanıyor ve savunuyoruz."
"(Zeyd bin Ali Zeynelabidin'in Hişam'a karşı başlattığı) savaşta bizzat yer alamadım.
Çünkü halkın bana teslim ettiği emanetler vardı. Emanetlerin zâyi olmasından korktum.
İmam Zeyd'in hak davayı sürdürdüğüne kâni idim. Ona malımla tam destek vermekten geri durmadım. İmam Zeyd'in bu çıkışı Resulüllah'ın Bedir'deki çıkışına benziyor." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
"... Fakat (hilafet hususunda) delil (hüccet) bütün açıklığıyla ortaya çıktı. Ve konu aydınlandı.
Cumhur (Müslümanların tamamına yakın çoğunluğu) Gadr-i Hum hutbesindeki hadisin metninde şeksiz şüphesiz tam icma ve ittifak ettiler.
Orada Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Ben kimin idarecisi ve velisi isem, Ali de onun idarecisi ve velisidir."
(Resulullah hutbesini bitirir bitirmez) Ömer, derhal "yaşa, yaşa, bravo Sana ey Hasan'ın babası! Sen artık bizim velimiz, kadın erkek bütün mü'minlerin velisi oldun" diyerek kutladı. Şüphesiz bu emre teslimiyet, tayin edilene ilişkin rıza beyanı ve açık hükümdür.
Fakat daha sonraları makam ihtirası yüzünden hevâ ve heves galip geldi. Riyaset koltuğuna sarılmak ağır bastı. Samimiyetleri yok oldu.
Arzularına boyun eğerek güç bayraklarını havaya kaldırıp dalgalandırdılar. Hayal dünyalarına ve ülkeleri fethetme ihtiraslarına karışıp kayboldular. Nefislerinin hevâ kaseleri onları demleyip başlarını döndürdü.
Böylece kendisinden sonra vekil bırakan (Resulüllah)'dan yüz çevirdiler. O'na sırtlarını döndüler. (Kur'an'ın ahkâmını) az bir pahaya sattılar. Allah'a karşı işledikleri bu iş, ne kötü bir iştir.
Bu sebeptendir ki, nitekim Resulüllah (s.a.v.) vefatından önce ölüm döşeğinde iken, "Bana kalem kâğıt getirin, size bazı şeyler not ettireyim, yapmanız gerekenleri hatırlatacak şeklide kaydettireyim" diye seslenirken, Ömer, "Şüphesiz bu Zât hezeyana kapılmıştır" demişti.
Dolayısıyla icmaya ve (icma ile sabit) naslara aykırı olarak teviller üretmek bâtıldır. (Ebu Bekir'in hilafeti bu sebeple geçerli değildir) eğer onun hilafetini kurtarmak için "icma hâsıl olmuştu" derseniz, şüphesiz bu da doğru değildir.
Çünkü Ebu Bekir'in hilafetinde icma yoktur. Nasıl olsun ki? Hz. Abbas ve evlatları, Hz. Ali, zevcesi Fâtımâ ve evlatlarının hiçbirisi biat halkasında bulunmadılar.
Dahası Sakife'de bulunanların bile birçoğu muhalefet ederek oradan ayrıldılar." Bu ifadeler, Gazali'nin hilafetle ilgili düşünceleridir.
İmam Azam'ın hilafet ile ilgili görüşü
Bu konu ile ilgili olarak İmam Azam Ebu Hanife ise bu konuda şunları söylemektedir:
"Şamlılar bizi sevmiyor. Zira Hz. Ali veya Muaviye'nin saflarından birine iştirak etmemiz talep edildiğinde biz ancak Ali'nin askerleri arasına katılırız diyoruz.
Ehl-i hadis diye bilinenler bizi sevmiyor. Zira biz, Ehl-i Beyt'i seviyoruz, Ehl-i Beyt'e gönülden bağlıyız. Hilafetin Hz. Ali'nin hakkı olduğuna inanıyor ve savunuyoruz."
"(Zeyd bin Ali Zeynelabidin'in Hişam'a karşı başlattığı) savaşta bizzat yer alamadım.
Çünkü halkın bana teslim ettiği emanetler vardı. Emanetlerin zâyi olmasından korktum.
İmam Zeyd'in hak davayı sürdürdüğüne kâni idim. Ona malımla tam destek vermekten geri durmadım. İmam Zeyd'in bu çıkışı Resulüllah'ın Bedir'deki çıkışına benziyor." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.