İktidar partisinin bir proje partisi olduğu, halen yandaş medyada yazan-konuşan gazeteciler tarafından defalarca dile getirildi.
Hal böyle olunca, bir proje gereği cilalanan-parlatılan ve on beş yıl içinde her seçimden en önde çıkması sağlanan iktidar partisi, proje sahiplerinin taleplerini karşılamaktan başka işlere vakit bulamadı bir türlü.
On beş yıl içinde yapılan bütün yapısal değişikliler, kendilerinin "sessiz devrim" dedikleri derin değişiklikler hep proje sahiplerinin arzuları ve çıkarları istikametinde yapılmıştır.
İktidar partisi, seçim kazanıp iktidar olmak için desteklerine başvurduğu küresel tefecilerin ve eşkıyaların bitmek-tükenmek bilmeyen emirlerini yerine getirmek ve iştahlarını karşılamak için gecesini gündüzüne katarak çalıştı, gece yarılarından sonra yaslar çıkarttı ama onları bir türlü doyuramadı, tatmin edemedi.
Nerdeyse günün yirmi dört saatini küresel tefecilerin ve eşkıyaların arzu ve isteklerini yerine getirmeye ayıran iktidar, geriye dönüp de çıkardığı yasaların, yaptığı düzenlemelerin millete ve devlete kaça mal olduğunu bile hesap edemedi.
Onların taleplerini karşılamaktan milletin asli taleplerine vakit ayıramadılar.
Hesap şuurundan uzak, muhasebe mantığından uzak icraatlar ve düzenlemeler millete çok pahalıya mal olduğu gibi iktidarı da gerçekten ibretlik bir hale getirdi.
Bunca müsteşar, bunca bakan yardımcısı, bunca ilim adamı, işin başındaki arkadaşlarına şu ayetleri bir güne bir gün hatırlatmadılar:
"Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar." (Al-i İmran: 100).
"Ey iman edenler! Siz eğer kâfir olanlara uyarsanız, sizi topuklarınız üstünde gerisin geriye çevirirler. O zaman büsbütün kaybedersiniz."(Al-i İmran: 149).
"De ki: "Size, yaptıklarında en büyük kayba uğrayan kimseleri haber vereyim mi? Onlar; iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir." (Kehf: 103-104).
Kendilerini iktidar koltuğuna oturtan ve orada tutan proje sahiplerini memnun etmek için iktidar sahipleri, çoğu zaman içinden çıktıkları milleti küstürdüler, yönettikleri devletin çivilerini söktüler, hem maddi kaynakları heba ettiler hem de milleti bir arada tutan manevi dinamikleri adeta dinamitlediler.
Proje sahiplerine tebessümler eşliğinde maden ruhsatları dağıttılar, yüzlerce yıllık kurumları dağıttılar, stratejik kuruluşları dağıttılar ama bütün bunları yaparken vekili oldukları milletin birliğini, dirliğini, düzenini, huzurunu ve kaynaklarını dağıttıklarının farkına varamadılar.
Küresel tefecileri memnun etmek için, onların kasalarını doldurmak için milletin cebini boşalttılar, onların ürettiklerine pazar açmak için milletin üretimini kısıtladılar ve adeta milletin elini-kolunu bağlayarak çok uluslu tefecilere soydurdular.
Bu bağlamda çıkardıkları "Tohumculuk Yasasını" hatırlayabilirsiniz, madenlerde devlet payını yüzde ikilere indiren düzenlemeyi hatırlayabilirsiniz, özelleştirme furyası ile bir-iki yıllık karları karşılığında elden çıkarılan kurum ve kuruluşları hatırlayabilirsiniz.
Şimdilerde bol keseden; "sen yoluna ben yoluma" diyerek kahramanlık pozları dağıttıkları AB kara sevdası uğruna verilen akıl almaz tavizler, devletin temeline dinamit koymakla eş değer düzenlemeler, milletin inançlarına ve örfüne karşı açılan savaşlar ise ancak ciltlere sığacak boyutta ve hacimdedir.
İktidarın ibretlik hali herkesi derin derin düşündürmelidir.
On beş seneden beri değişen kabinelerde çeşitli bakanlıklar ve görevler üstlenen mevcut kadronun iktidar öncesi hallerini hepimiz tanıyor ve biliyoruz ve on beş yıllık iktidarları sonunda ibretle ve hayretle görüyoruz ki, iktidar öncesi taşıdıkları ideallerinin hepsinden vazgeçmek bir yana tam tersi icraatlar ortaya koymuşlar.
İktidarın hali gerçekten ibretlik ama görene.
Hal böyle olunca, bir proje gereği cilalanan-parlatılan ve on beş yıl içinde her seçimden en önde çıkması sağlanan iktidar partisi, proje sahiplerinin taleplerini karşılamaktan başka işlere vakit bulamadı bir türlü.
On beş yıl içinde yapılan bütün yapısal değişikliler, kendilerinin "sessiz devrim" dedikleri derin değişiklikler hep proje sahiplerinin arzuları ve çıkarları istikametinde yapılmıştır.
İktidar partisi, seçim kazanıp iktidar olmak için desteklerine başvurduğu küresel tefecilerin ve eşkıyaların bitmek-tükenmek bilmeyen emirlerini yerine getirmek ve iştahlarını karşılamak için gecesini gündüzüne katarak çalıştı, gece yarılarından sonra yaslar çıkarttı ama onları bir türlü doyuramadı, tatmin edemedi.
Nerdeyse günün yirmi dört saatini küresel tefecilerin ve eşkıyaların arzu ve isteklerini yerine getirmeye ayıran iktidar, geriye dönüp de çıkardığı yasaların, yaptığı düzenlemelerin millete ve devlete kaça mal olduğunu bile hesap edemedi.
Onların taleplerini karşılamaktan milletin asli taleplerine vakit ayıramadılar.
Hesap şuurundan uzak, muhasebe mantığından uzak icraatlar ve düzenlemeler millete çok pahalıya mal olduğu gibi iktidarı da gerçekten ibretlik bir hale getirdi.
Bunca müsteşar, bunca bakan yardımcısı, bunca ilim adamı, işin başındaki arkadaşlarına şu ayetleri bir güne bir gün hatırlatmadılar:
"Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar." (Al-i İmran: 100).
"Ey iman edenler! Siz eğer kâfir olanlara uyarsanız, sizi topuklarınız üstünde gerisin geriye çevirirler. O zaman büsbütün kaybedersiniz."(Al-i İmran: 149).
"De ki: "Size, yaptıklarında en büyük kayba uğrayan kimseleri haber vereyim mi? Onlar; iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir." (Kehf: 103-104).
Kendilerini iktidar koltuğuna oturtan ve orada tutan proje sahiplerini memnun etmek için iktidar sahipleri, çoğu zaman içinden çıktıkları milleti küstürdüler, yönettikleri devletin çivilerini söktüler, hem maddi kaynakları heba ettiler hem de milleti bir arada tutan manevi dinamikleri adeta dinamitlediler.
Proje sahiplerine tebessümler eşliğinde maden ruhsatları dağıttılar, yüzlerce yıllık kurumları dağıttılar, stratejik kuruluşları dağıttılar ama bütün bunları yaparken vekili oldukları milletin birliğini, dirliğini, düzenini, huzurunu ve kaynaklarını dağıttıklarının farkına varamadılar.
Küresel tefecileri memnun etmek için, onların kasalarını doldurmak için milletin cebini boşalttılar, onların ürettiklerine pazar açmak için milletin üretimini kısıtladılar ve adeta milletin elini-kolunu bağlayarak çok uluslu tefecilere soydurdular.
Bu bağlamda çıkardıkları "Tohumculuk Yasasını" hatırlayabilirsiniz, madenlerde devlet payını yüzde ikilere indiren düzenlemeyi hatırlayabilirsiniz, özelleştirme furyası ile bir-iki yıllık karları karşılığında elden çıkarılan kurum ve kuruluşları hatırlayabilirsiniz.
Şimdilerde bol keseden; "sen yoluna ben yoluma" diyerek kahramanlık pozları dağıttıkları AB kara sevdası uğruna verilen akıl almaz tavizler, devletin temeline dinamit koymakla eş değer düzenlemeler, milletin inançlarına ve örfüne karşı açılan savaşlar ise ancak ciltlere sığacak boyutta ve hacimdedir.
İktidarın ibretlik hali herkesi derin derin düşündürmelidir.
On beş seneden beri değişen kabinelerde çeşitli bakanlıklar ve görevler üstlenen mevcut kadronun iktidar öncesi hallerini hepimiz tanıyor ve biliyoruz ve on beş yıllık iktidarları sonunda ibretle ve hayretle görüyoruz ki, iktidar öncesi taşıdıkları ideallerinin hepsinden vazgeçmek bir yana tam tersi icraatlar ortaya koymuşlar.
İktidarın hali gerçekten ibretlik ama görene.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025