17 Aralık 2004'de toplanan AB ülkeleri Türkiye'ye ucu açık şartlı müzakere tarihi vermişti.3 Ekim 2005'de başlayacak tahmini 10-15 yıl sürecek müzakerelerde Türkiye'yi kimin temsil edeceği Türkiye'yi uzun zamandır meşgul ediyordu. Kimileri Dışişleri Bakanı Abdullah Gül olsun, kimileri kabineye AB bakanlığı adı altında yeni bir bakanlık kurulsun derken kimileri de genç dinamik bir bakan olarak gösterilen Ali Babacan'ın başmüzakereci olmasını istiyordu.Sonuçta Başbakan Tayip Erdoğan, bakan Ali Babacan'ı ikili bir görüşme gereği görmeden başmüzakereci olarak atadığını parti grubunda açıkladı.Şimdi Sayın Babacan 25 Avrupa Birliği ülkesi ile yazımın başlığında belirttiğim gibi her biri Serv'i anımsatan 36 ayrı dosyayı görüşecek.Her bir dosya 25 Avrupa ülkesi ile ayrı ayrı görüşülüp bütün ülkeler imza atmadan ikinci bir dosyanın görüşülmesine başlanmayacak.Bunun anlamı şudur; Türkiye Devleti her bir Avrupa ülkesinin kapısını çalacak ve görüşülmekte olan dosyaya imza atmasını isteyecektir.Bu durum zaten taviz üstüne taviz veren hükümetin her alanda gardını düşürecek verilen tavizler daha da hızlanacaktır.Mesela birinci dosya Yunanistan'ın önüne geldiğinde bizden önce Ege'de 12 mil meselesini halletmemizi, sonraki dosyada Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını, Rum Patriğinin Ekümenik unvanını tanımamızı, daha sonra da Karadeniz'de Pontusçuluğun önünün açılması kanunlarının çıkarılmasını isteyeceklerdir.Aynı dosya Fransa'nın önüne geldiğinde içlerinde bulunan 500 bin Ermeniyi memnun etmek için Ermeni soykırımını kabul etmemizi, bir sonrakinde tazminat ödememizi, daha sonra da toprak taleplerini gündeme getireceklerdir.Apo'yu bir müddet barındıran İtalyanlar Kürt meselesini kaşıyarak Türkiye'nin güneydoğusunun bölünmesinin alt yapısını oluşturacak kanunların çıkarılmasını isteyeceklerdir.Güya tanımadığımızı ilan ettiğimiz Rumların kapısına da gideceğiz; onlar da şu Annan Planını refüze edelim, yani adanın Rumlaştırılmasını, Türk askerinin Kıbrıs'tan bir an önce çekilmesini hızlandıralım, ondan sonra dosyaları imzalarız diyecekler.Dikkat ederseniz, 25 Avrupa ülkesinin 4 tanesinin isteklerinden bahsettim. Eğer Türkiye bu kadar uğraştık, şu kadar emek sarf ettik, geri dönmeyelim diyerek bu kanunları çıkarırsa; görüşmelerin sonu gelmeden ulusal bütünlüğümüzü kaybederiz.Unutulmamalıdır ki, 70 milyonluk Türk Devletinin 700 binlik Rum'un karşısında el aman dilemesi bu milletin gerçek sahiplerinin gururunu kırmıştır.Gururu incinmeyen kendisini sorgulasın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012