2005 Kasım'ında Türkiye'nin en kritik serhad boyu Şemdinli'de başlatılan provakasyonun meyvelerini birileri toplamaya başladı bile. Ağustos'ta Genelkurmay başkanlığı koltuğuna oturacak olan Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın Şemdinli provokasyonun sıcak günlerinde iddiaların merkezindeki bir astsubay hakkında sarfettiği "kendisini tanırım, iyi çocuktur" cümlesi, Türkiye'nin "müstakbel" Genelkurmay başkanı hakkında çete kurmak, suç örgütü oluşturmak gibi iddialara gerekçe teşkil edebilecek noktalara bilerek ve kasten taşınmıştır. Şemdinli'deki provokasyondan "ikinci bir Susurluk" çıkarma gayretkeşliği içerisinde olanların bir numaralı hedefi, Türk askeriydi. Bugün gelinen noktada bu hedefe doğru hızla ilerlendiğini üzülerek müşahade ediyoruz. İddianamenin hazırlanmasında Van savcısının takip ettiği yöntem ve Şemdinli Komisyonu'nun AKP'li Başkanıyla yürütülen ortak çalışma, Başbakan Erdoğan'ın "olayı televizyonlardan öğrendim, haberim yoktu. Yargının işidir, karışılmaz!" mealli açıklamalarının samimiyetsizliğini ve ortada ciddi bir kasıt olduğunu gözler önüne seriyor. Başbakan Erdoğan iktidar koltuğuna oturduktan sonra itiyad haline getirdiği, "söylediğinin ve yaptığının arkasında duramama" refleksini bu olayda da sergilemiştir. Önce "yargının işi, bizi ilgilendirmez" demiş ama gelen tepkiler sonrasında savcı hakkında soruşturma başlatmıştır. Madem yargıya müdahaleden bu kadar endişe duyuyordunuz, o halde neden savcıyla ilgili soruşturma başlatma gereği hissettiniz diye sormamak mümkün değil!Van savcısı bu iddianameyi hazırlarken, Şemdinli Komisyonu'nun dinlediği 35 kişi arasından sadece geçmişte Büyükanıt paşayla sorunlar yaşamış olan Diyarbakırlı işadamı Mehmet Ali Altındağ'ın ifadelerini istiyor. Komisyonun AKP'li başkanı da, savcının bu isteğini, komisyonun diğer üyelerine haber vermeksizin yerine getiriyor. Savcı da oturup, Altındağ'ın deli saçması ifadelerini iddianameye aynen aktarıyor! Buradaki siyasi komplo ve tezgahın inkarı mümkün değildir. Olay her haliyle siyasi ve hatta stratejiktir. AB ve ABD'nin uzun zamandır AKP hükümetine Türk Silahlı Kuvvetleri'ni pasifize etmesi yönünde telkinlerde bulunduğu ve bu telkinlerini siyasi ve ekonomik tehditlerle pekiştirdiği bilinmeyen birşey değil. AKP hükümetinin de "AB reformları" adı altında çıkardığı bazı yasalar ve özellikle de Terörle Mücadele Yasası ile bu yönde adımlar attığını görüyoruz. TSK'nın bir bir alınan yetkilerinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin birlik ve bütünlüğüne kurşun olarak geri döndüğünü de maalesef yaşayarak tecrübe ediyoruz. İddianame operasyonunda bugün hedefin Büyükanıt paşa olması da fazla bir önem taşımıyor esasında. Çünkü bu operasyonlarla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tamamı hedef tahtasına oturtuluyor. Bu operasyonlarda amaç, sadece bir paşanın gözden düşürülmesi olamayacak kadar büyük. İddianame Operasyonu, etrafı her geçen gün hain ağlarla örülen Türkiye'nin, en önemli caydırıcı gücü olan askerine yönelik büyük bir tezgahın sadece bir aşaması olabilir. Eğer bu operasyon başarıyla tamamlanırsa, sıra başka paşalara ve kurumlara gelecektir. Yere sağlam basılmadığı ve gelen darbelere karşı direnç gösterilmediği sürece, Türkiye'de kaleler bir bir düşmeye devam eder. Nihai hedef de zaten tüm kalelerin zaptedilmesi değil mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012