Fıkhi bir meselede müctehidler farklı da olsa hüküm beyan etseler itikadi meselelerde bu hüküm geçerli değildir. Asla ve asla farklı görüş farklı hüküm söz konusu değildir. İbn Abidin bu konuyu şöyle açıklar: "İtikadımızdan murad, hiçbir kimseyi taklid etmeksizin her mükellefe inanılması vacip olan meselelerdir. Bizim itikadımız, ehlü'ssünne ve'lcemaât mezhebidir. Hasımlarımızdan maksat, itikatları küfre varan bid'atçılardır." (İbn Âbidin, Reddü'lMuhtar, 1, 48, 49,). Rafızilere ve bid'at ehline benzememeye çalışmak ve onlara muhalefet etmek gerekir. Bid'at ehline benzemek câiz değildir. (İbn Âbidin, Reddü'lMuhtar, V, 472).İlk bid'at fırkalarının ortaya çıkışı Hz. Ali (r.a.)'ın hilâfeti dönemindedir.Şehristâni (549/1154) bid'at fırkalarını; Kaderiyye, Sıfatiyye, Hâriciyye, ve Şiâ olarak dört ana gruba ayırmış, yetmişüç fırkanın bunlardan yayıldığını belirtmiştir (Şehristânî, a.g.e, 1, 15).İbn Hazm ise, (ö.457/1065), bidatçileri: Mu'tezile, Mürcie, Şîâ ve Hariciler olarak toplamış, "ehli sünnet'i hak ehli", onun dışındakileri ise, "bâtıl ehli" olarak belirttikten sonra, ehli sünnet'i, sahabe ve tabiînin seçkinleri, ehli hadis ile onlara uyanlar olarak tarif etmiştir (İbn Hazm, elFısal, II, 113).Hz. Ali (r.a.)'ın hilâfeti döneminde ortaya çıkan bid'at fırkalarının ilki olan Hâriciler başlangıçta bir siyâsi fırka olarak ortaya çıkmıştır. Şîâ ise, bir Yahûdi olan, Yemenli İbn Sebe'nin tahriki ile ortaya çıkmıştır.Şîa'nın ilk ortaya çıkışında şüphesiz ki, Abdullah İbn Sebe'nin etkisi inkâr edilemez. İbn Sebe' Yemenli bir yahudidir. İslâm'ı içten tahrip etmek için Yemen yahudilerinin planı gereği müslüman gözükerek, yahudi ve mecûsî kültüründen aktardığı sapık görüşleri İslâm'a sokmaya çalışmıştır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.