Hz. Mâsume’nin babası İmam Kazım
Hz. Mâsume’nin babası İmam Mûsâ b. Ca’fer’dir. İmam Mûsâ yedinci İmam’dır
04.09.2024 08:36:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Hz. Mâsume'nin babası İmam Mûsâ b. Ca'fer'dir. İmam Mûsâ yedinci İmam'dır.
Hicrî 128 tarihinde Ebva'da dünyayı teşrif etmiştir. Doğduğu dönem Emevîler'in sonuna denk gelmektedir. Hicrî 183 veya 186 yılında şehid olmuştur.
İmameti otuz beş sene devam etmiştir. Orta boylu, siyah saçlı ve çok esmerdi. Güzel yüzlü bir insandı. Bedeni çok ibâdet etmekten zayıf ve nahif idi.
Henüz küçük bir çocukken konuşmaya başladığında babası İmam Ca'fer Efendimiz O'nun hakkında, "Seni babaların halefi, oğulların neşesi ve arkadaşlarının bedeli kılan Allah'a hamd olsun" buyurmuştur.
İmam Kâzım'ın (a.s.) lakapları
El-Kâzım: En bilinen lakabıdır. Kâzım, öfkesini bastırıp yutan demektir. Öyle ki, İmam Kâzım (a.s.), kendisini hangi sebeple öldüreceklerini, buna ailesinden kimin sebep olacağını bildiği hâlde o kişiye karşı öfkesini yenmiştir.
Rabiy b. Abdurrahmân diyor ki: "Allah'a and olsun ki, İmam Mûsâ b. Ca'fer (a.s.) ferâsetli ve ileri görüşlülerdendi. Kendisinden sonra kimin O'nun imametinde kalacağını ve ölümünden sonra kimin O'ndan sonraki İmam'ı inkâr edeceğini biliyordu.
Bununla birlikte onlara olan öfkesini sezdirmeyip yutuyor ve bildiği şeyi onların yüzlerine vurmuyordu. İşte bundan dolayı Kâzım (öfkesini yutan) olarak adlandırılmıştı.
İbn-i Hallikan, İmam'ın 'Kâzım' sıfatı ile ilgili olarak Hatib'den şöyle nakleder:
"O, öylesine yüce bir şahsiyet ve cömertliğe sahiptir ki, kendisine 'filan şahıs size eziyet etmek niyetindedir' dendiğinde bin dinarlık altın kesesini o adama gönderirdi.
O Hazret, her zaman altınları üç yüz, dört yüz ve iki yüz dinarlık keselere yerleştiriyor ve onları Medine halkı arasında paylaştırıyordu. Hazretin altın keseleri meşhur idi."
İmam Mûsâ'nın oğullarına tavsiyesi de bu yönde olmuştur:
"Ey oğullarım! Size bir tavsiyede bulunacağım! Bu tavsiyeye uyan, onda büyük faydalar bulur. Biri yanınıza gelirse, sağ kulağınızla ondan kötü bir söz duysanız, sonra bu adam geçip sol kulağınıza özür dilese, 'ben böyle bir şey demedim' dese, onun özrünü kabul edin."
El-Âbid: Çok ibâdet eden.
Et-Takî: Takva sahibi olan.
Bâbu'l-Havâic: Allah'a muhtaç olanların kapısı.
En önemli lakabı dilekler kapısı anlamına gelen Babu'lHavâic'dir.
İmam Mûsâ'nın türbesi, şehâdetinden sonra da, yardım isteyenlerin ziyaret yeri olmuştur.
İmam Şafii şöyle der: "Mûsâ Kâzım'ın kabri, tedavi ediciliği tecrübe edilmiş bir yerdir."
İbn-i Şehraşub, İmam'ın türbesinin bu özelliği ile ilgili yaşanmış bir olayı şöyle nakleder: "Bağdat sokaklarında bir kadın koşmaktadır.
Ona, 'Nereye?' diye sorarlar.
Kadın, 'Mûsâ b. Ca'fer'in kabrine… Çünkü oğlumu hapse attılar' diye cevap verir.
Soran adam ona, 'İyi de o söylediğin kişinin kendisi hapiste öldü' der alayla.
Kadın, 'Hapiste öldürülenin hakkı için gücünü bana göster' diye dua eder. Çok geçmeden oğlu serbest bırakılır ve onunla alay eden adamın oğlu adam öldürmek suçundan hapse atılır."
El-Abdu's-Sâlih: İbn-i Cevzî diyor ki: "Hâşimî hanedanından olan Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer (İmam Kâzım), çok ibâdet ettiğinden (Allah yolundaki gayretinden) ve geceleri ibâdetle geçirdiğinden dolayı el-Abdu's-Sâlih diye çağrılıyordu."
Es-Seyyid: Müslümanların efendisi.
Es-Sabir: Halifelerin zâlim ve baskıcı tutumlarına karşı büyük bir sabırla tahammül etmiştir. İmam Kâzım'ın (a.s.) mührünün üzerinde, "Mülk (egemenlik), tek olan Allah'ındır" diye yazardı.
İmam Mûsâ, Mansur'un hilafeti döneminde yani Hicrî 148'de imamet makamını üstlendi. Abbasî halifelerinden Mehdî ve Hâdi dönemlerinde hayatta idi.
Halife Hârun'un İmam'ı zindana atması ve İmam'ın şehâdeti
İmam Mûsâ Kâzım (a.s.), elli beş yaşında şehit edilmiştir. Bağdat'ta Sindi b. Şahek zindanında Hicrî 183 yılının Receb ayının altısında Hakka yürümüştür. Mübarek türbesi, Bağdat'ta, Bağdat'a yakın Kâzımeyn şehrindedir. Şehâdeti, Hârun Reşid eliyle olmuştur. Ancak bu şehâdeti hazırlayan maalesef kendi soyundan biri olmuştur.
İmam Kâzım'ın kardeşi İsmail'in oğlu halife Harun Reşid'e İmam Mûsâ hakkında yalan-yanlış bilgiler götürüyor ve çok para alıyordu. Bu konuda "İmam Mûsâ Kazım" adlı eserimizde ayrıntılı bilgi vermiştik.
Ali b. İsmail'in para için, amcası İmam Kâzım hakkında Hârun Reşid'e verdiği bilgiler, Hârun'un İmam'a olan hıncını arttırmıştı. Hilafet makamını elinden alacak endişesi ile zindana atmaya kesin karar verdi.
İmam Kâzım (a.s.) zehirleniyor
Halife Harun Reşid'in verdiği zehiri, halifenin sâdık adamlarından Sindi b. Şahek İmam'ın yemeğine kattı. Bir rivâyete göre; hurmaya karıştırdı. Daha önce de zehirleme denemesi olmuş; ancak İmam Kâzım bir kerametle, hurma kâsesindeki zehirli hurmayı Hârun'un çok sevdiği köpeğine atmıştı. Köpek bir anda ölürken, İmam kurtulmuştu.
Lakin bu sefer hain amaca ulaşıldı. Mübarek İmam, yediği zehirin etkisi ile üç gün hasta yattı ve şehid oldu.
Şehâdetinden önce, Bağdat'ta Abbâs b. Muhammed'in evinin yakınında yaşayan Medineli bir dostunun kendisini guslederek, kefenlemesini vasiyet etmiştir.
İmam Kâzım'ın ölüm şekli konusunda çeşitli rivâyetlerden bahsedilir:
İmam Rızâ'dan nakledilen hadiste, İmam Kâzım (a.s.) zehirlenerek şehid edilmiştir.
İmam Kâzım (a.s.) bir halının içine öyle sıkı bir şekilde sarıldı ki, nefessiz kalarak boğuldu.
Hârun Reşid'in, eritilmiş demiri İmam'ın boğazından akıttığı söylenir.
Ehl-i Beyt'in yedinci İmamı ve Hz. Mâsume'nin değerli babası Mûsâ Kazım'ın ömrü bu şekilde zindanda son buldu.
İmam Kazım, Hz. Mâsume'ye, bütün çocuklarına ve Ehl-i Beyt takipçilerine kendinden sonra İmam Rıza'ya itaat edip O'nun sözünden çıkmamalarını vasiyet etmiştir.
İmam Mûsâ'nın otuz yedi çocuğu olduğunu kaynaklar yazmaktadır." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Masume eserinden)
Hicrî 128 tarihinde Ebva'da dünyayı teşrif etmiştir. Doğduğu dönem Emevîler'in sonuna denk gelmektedir. Hicrî 183 veya 186 yılında şehid olmuştur.
İmameti otuz beş sene devam etmiştir. Orta boylu, siyah saçlı ve çok esmerdi. Güzel yüzlü bir insandı. Bedeni çok ibâdet etmekten zayıf ve nahif idi.
Henüz küçük bir çocukken konuşmaya başladığında babası İmam Ca'fer Efendimiz O'nun hakkında, "Seni babaların halefi, oğulların neşesi ve arkadaşlarının bedeli kılan Allah'a hamd olsun" buyurmuştur.
İmam Kâzım'ın (a.s.) lakapları
El-Kâzım: En bilinen lakabıdır. Kâzım, öfkesini bastırıp yutan demektir. Öyle ki, İmam Kâzım (a.s.), kendisini hangi sebeple öldüreceklerini, buna ailesinden kimin sebep olacağını bildiği hâlde o kişiye karşı öfkesini yenmiştir.
Rabiy b. Abdurrahmân diyor ki: "Allah'a and olsun ki, İmam Mûsâ b. Ca'fer (a.s.) ferâsetli ve ileri görüşlülerdendi. Kendisinden sonra kimin O'nun imametinde kalacağını ve ölümünden sonra kimin O'ndan sonraki İmam'ı inkâr edeceğini biliyordu.
Bununla birlikte onlara olan öfkesini sezdirmeyip yutuyor ve bildiği şeyi onların yüzlerine vurmuyordu. İşte bundan dolayı Kâzım (öfkesini yutan) olarak adlandırılmıştı.
İbn-i Hallikan, İmam'ın 'Kâzım' sıfatı ile ilgili olarak Hatib'den şöyle nakleder:
"O, öylesine yüce bir şahsiyet ve cömertliğe sahiptir ki, kendisine 'filan şahıs size eziyet etmek niyetindedir' dendiğinde bin dinarlık altın kesesini o adama gönderirdi.
O Hazret, her zaman altınları üç yüz, dört yüz ve iki yüz dinarlık keselere yerleştiriyor ve onları Medine halkı arasında paylaştırıyordu. Hazretin altın keseleri meşhur idi."
İmam Mûsâ'nın oğullarına tavsiyesi de bu yönde olmuştur:
"Ey oğullarım! Size bir tavsiyede bulunacağım! Bu tavsiyeye uyan, onda büyük faydalar bulur. Biri yanınıza gelirse, sağ kulağınızla ondan kötü bir söz duysanız, sonra bu adam geçip sol kulağınıza özür dilese, 'ben böyle bir şey demedim' dese, onun özrünü kabul edin."
El-Âbid: Çok ibâdet eden.
Et-Takî: Takva sahibi olan.
Bâbu'l-Havâic: Allah'a muhtaç olanların kapısı.
En önemli lakabı dilekler kapısı anlamına gelen Babu'lHavâic'dir.
İmam Mûsâ'nın türbesi, şehâdetinden sonra da, yardım isteyenlerin ziyaret yeri olmuştur.
İmam Şafii şöyle der: "Mûsâ Kâzım'ın kabri, tedavi ediciliği tecrübe edilmiş bir yerdir."
İbn-i Şehraşub, İmam'ın türbesinin bu özelliği ile ilgili yaşanmış bir olayı şöyle nakleder: "Bağdat sokaklarında bir kadın koşmaktadır.
Ona, 'Nereye?' diye sorarlar.
Kadın, 'Mûsâ b. Ca'fer'in kabrine… Çünkü oğlumu hapse attılar' diye cevap verir.
Soran adam ona, 'İyi de o söylediğin kişinin kendisi hapiste öldü' der alayla.
Kadın, 'Hapiste öldürülenin hakkı için gücünü bana göster' diye dua eder. Çok geçmeden oğlu serbest bırakılır ve onunla alay eden adamın oğlu adam öldürmek suçundan hapse atılır."
El-Abdu's-Sâlih: İbn-i Cevzî diyor ki: "Hâşimî hanedanından olan Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer (İmam Kâzım), çok ibâdet ettiğinden (Allah yolundaki gayretinden) ve geceleri ibâdetle geçirdiğinden dolayı el-Abdu's-Sâlih diye çağrılıyordu."
Es-Seyyid: Müslümanların efendisi.
Es-Sabir: Halifelerin zâlim ve baskıcı tutumlarına karşı büyük bir sabırla tahammül etmiştir. İmam Kâzım'ın (a.s.) mührünün üzerinde, "Mülk (egemenlik), tek olan Allah'ındır" diye yazardı.
İmam Mûsâ, Mansur'un hilafeti döneminde yani Hicrî 148'de imamet makamını üstlendi. Abbasî halifelerinden Mehdî ve Hâdi dönemlerinde hayatta idi.
Halife Hârun'un İmam'ı zindana atması ve İmam'ın şehâdeti
İmam Mûsâ Kâzım (a.s.), elli beş yaşında şehit edilmiştir. Bağdat'ta Sindi b. Şahek zindanında Hicrî 183 yılının Receb ayının altısında Hakka yürümüştür. Mübarek türbesi, Bağdat'ta, Bağdat'a yakın Kâzımeyn şehrindedir. Şehâdeti, Hârun Reşid eliyle olmuştur. Ancak bu şehâdeti hazırlayan maalesef kendi soyundan biri olmuştur.
İmam Kâzım'ın kardeşi İsmail'in oğlu halife Harun Reşid'e İmam Mûsâ hakkında yalan-yanlış bilgiler götürüyor ve çok para alıyordu. Bu konuda "İmam Mûsâ Kazım" adlı eserimizde ayrıntılı bilgi vermiştik.
Ali b. İsmail'in para için, amcası İmam Kâzım hakkında Hârun Reşid'e verdiği bilgiler, Hârun'un İmam'a olan hıncını arttırmıştı. Hilafet makamını elinden alacak endişesi ile zindana atmaya kesin karar verdi.
İmam Kâzım (a.s.) zehirleniyor
Halife Harun Reşid'in verdiği zehiri, halifenin sâdık adamlarından Sindi b. Şahek İmam'ın yemeğine kattı. Bir rivâyete göre; hurmaya karıştırdı. Daha önce de zehirleme denemesi olmuş; ancak İmam Kâzım bir kerametle, hurma kâsesindeki zehirli hurmayı Hârun'un çok sevdiği köpeğine atmıştı. Köpek bir anda ölürken, İmam kurtulmuştu.
Lakin bu sefer hain amaca ulaşıldı. Mübarek İmam, yediği zehirin etkisi ile üç gün hasta yattı ve şehid oldu.
Şehâdetinden önce, Bağdat'ta Abbâs b. Muhammed'in evinin yakınında yaşayan Medineli bir dostunun kendisini guslederek, kefenlemesini vasiyet etmiştir.
İmam Kâzım'ın ölüm şekli konusunda çeşitli rivâyetlerden bahsedilir:
İmam Rızâ'dan nakledilen hadiste, İmam Kâzım (a.s.) zehirlenerek şehid edilmiştir.
İmam Kâzım (a.s.) bir halının içine öyle sıkı bir şekilde sarıldı ki, nefessiz kalarak boğuldu.
Hârun Reşid'in, eritilmiş demiri İmam'ın boğazından akıttığı söylenir.
Ehl-i Beyt'in yedinci İmamı ve Hz. Mâsume'nin değerli babası Mûsâ Kazım'ın ömrü bu şekilde zindanda son buldu.
İmam Kazım, Hz. Mâsume'ye, bütün çocuklarına ve Ehl-i Beyt takipçilerine kendinden sonra İmam Rıza'ya itaat edip O'nun sözünden çıkmamalarını vasiyet etmiştir.
İmam Mûsâ'nın otuz yedi çocuğu olduğunu kaynaklar yazmaktadır." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Masume eserinden)