Hz. Fatıma’nın hitabeti ve edebî yönü
Hz. Fâtıma (a.s.) Peygamber (s.a.v.) defnedildikten sonra perişan bir halde evden çıkıp hâlsizlikten Babasının kabrine zor ulaşabildi
04.09.2023 08:26:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Fâtıma (a.s.) Peygamber (s.a.v.) defnedildikten sonra perişan bir halde evden çıkıp hâlsizlikten Babasının kabrine zor ulaşabildi. Mihrabı, ezan okunan yeri görünce bayıldı. Ayıldığında Babasının kabrine bakarak şunları söyledi:
"Babacığım! Gücüm tükendi, bedenimde hâl kalmadı, düşmanım sevindi, üzüntü beni öldürdü,
Babacığım! Yalnız, şaşkın ve tek kaldım. Sesim tutuldu, belim kırıldı, hayatım bunaldı, günlerim karardı.
Babacığım Senden sonra yalnızlığım için bir mûnis, gözyaşımı dindirecek birisi, zaafım için bir yardımcı bulamıyorum.
Babacığım! Senden sonra Kur'an'ın muhkem ayetleri unutuldu, Cebrail ve Mikail'in indikleri yer yok oldu.
Babacığım! Senden sonra sebepler değişti, kapılar yüzüme kapandı.
Babacığım! Senden sonra artık dünyadan nefret ediyorum, nefesim tükeninceye dek Sana ağlayacağım.
Babacığım! Sana olan aşkım tükenmek bilmez, Sana olan hüznüm sona ermez.
Eyvah babacığım! Eyvah Allah'ım!"
Resûlullah'ın (s.a.v.) cenazesi defnedilince, Fâtıma (a.s.) Enes b. Malik'e döner ve "Ey Enes! Resûlullah'ın (s.a.v.) üzerine toprak dökmeye gönlünüz nasıl râzı oldu?" der. Ardından şunları söyler:
Toz duman kapladı mı gökleri, dürüldü mü
Gündüzün güneşi ve karardı mı ikindiler?
Yer, Peygamberden (s.a.v.) sonra kederlidir
Onun için hüzünlüdür, titremektedir.
Ağlasın şimdi ülkenin doğuları, batıları
Mudar ağlasın ve tamamı Yemen' in
Ey Resullerin sonuncusu, kutlu ışığı!
Esenliği üzerine olsun Kur'an'ı indirenin.
Sonra Hz. Peygamberin (s.a.v.) mezarından bir avuç toprak alarak yüzüne gözüne serper ve şöyle der:
Ahmed'in toprağının kokusunu alana ne gerek!
Çok uzun zaman başka koku almasa da ne gerek
Üstüme öyle musibetler geldi ki, bunlar
Gündüzlere uğrasaydı, geceye dönüşürlerdi.
İbn Mâce, Sahih'inde kendi senedi ile Hammad ibn Zeyd'den, o da Sabit'ten, o da Enes'den şöyle rivayet etmektedir:
"Hz. Fâtıma (a.s.) Peygamber (s.a.v.) vefat ettiğinde şöyle diyordu:
"Eyvah Babacığım, ölüm haberini Cebrail'e verdiğimiz Baba!
Eyvah Babacığım, Rabbine ne de yakındın Baba!
Eyvah Babacığım, yeri Firdevs cenneti olan Baba!
Eyvah Babacığım, Rabbinin davetine icabet eden Baba!"
"Ey Sevgili Peygamber (s.a.v.)! Bol yağmurunu kaybetmiş ve bereketten mahrum kalmış toprak gibi biz de Seni kaybettik.
Seni kaybettiğimiz zamandan beri Cenab-ı Hakkın her ayeti her sûresi âdeta ayrı ayrı birer kitap teşkil eden Kur'an-ı Kerim'in vahiy yoluyla gelişini de kaybetmiş bulunuyoruz.
Ah keşke Senden önce o ölüm bize uğrasaydı ve Senin ölüm haberin bize geldiğinde keşke bizim üzerimize kumlar ve topraklar yığılıp aramıza engel olsaydı da bu hâli görmeseydik!"
Resûlullah'a (s.a.v.) bir ağıtı da şöyledir:
Yerin tabakalarının altında kaybolup gidene de
Eğer feryadımı ve haykırışımı duyuyorsan
Üstüme öyle musibetler geldi ki, bunlar
Gündüzlere uğrasaydı, geceye dönüşürlerdi
Korunaklıydım Muhammed'in gölgesinde
Hiçbir haksızlıktan korkmazdım, benim için bir siperdi
Bugünse, bir alçaktan korkuyorum ve sakınıyorum
Bana haksızlık etmesinden, hırkamla savuruyorum Bana zulmedeni,
Eğer gecesinde ağlıyorsa, kumru
Üzüntüden bunaldığı için, Ben de sabahımda ağlıyorum
Senden sonra hüznü arkadaş edineceğim
Senin için döktüğüm gözyaşlarını gerdanlık yapacağım
Ahmed'in toprağının kokusunu alana ne gerek!
Çok uzun zaman hiçbir koku almasa da ne gerek!
Hz. Fâtıma (a.s.), Mescid-i Nebevî'de Hz. Ebu Bekir ile yaptığı konuşmadan sonra, Hz. Peygamberin kabrinde şu beyitleri okumuştur:
"Senden sonra ne haberler var, ne musibetler!
Ağır gelmezdi; bunlara tanık olsaydın eğer.
Biz Seni yitirdik, yağmuru yitiren yer gibi
Kavmin bozuldu, Sen gittin gideli
Her ailenin bir yakınlığı, bir menzili, değeri var
Allah'ın katında, en aşağıdan en yakına kadar
İçlerindeki kini bize göstermeye başladı nice adamlar
Sen gittiğin ve Seni bağrına bastığı için topraklar
Surat asmaya başladı, bizi küçümser oldu çok kişi Bizi görünce
Tüm yeryüzü gasp edilmiş oldu Sen gidince
Sen dolunaydın, aydınlatan nurdun bizce
İzzet sahibi Allah katından Sana inerdi kitaplar
Bize eşlik ederdi Cebrail ayetlerle
Sen gittin hayır gizlendi perdelerle
Ah! Ne olurdu Senden önce buluşsaydık ölümle!
Sen gittin, Senden gelmez oldu kitaplar." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
"Babacığım! Gücüm tükendi, bedenimde hâl kalmadı, düşmanım sevindi, üzüntü beni öldürdü,
Babacığım! Yalnız, şaşkın ve tek kaldım. Sesim tutuldu, belim kırıldı, hayatım bunaldı, günlerim karardı.
Babacığım Senden sonra yalnızlığım için bir mûnis, gözyaşımı dindirecek birisi, zaafım için bir yardımcı bulamıyorum.
Babacığım! Senden sonra Kur'an'ın muhkem ayetleri unutuldu, Cebrail ve Mikail'in indikleri yer yok oldu.
Babacığım! Senden sonra sebepler değişti, kapılar yüzüme kapandı.
Babacığım! Senden sonra artık dünyadan nefret ediyorum, nefesim tükeninceye dek Sana ağlayacağım.
Babacığım! Sana olan aşkım tükenmek bilmez, Sana olan hüznüm sona ermez.
Eyvah babacığım! Eyvah Allah'ım!"
Resûlullah'ın (s.a.v.) cenazesi defnedilince, Fâtıma (a.s.) Enes b. Malik'e döner ve "Ey Enes! Resûlullah'ın (s.a.v.) üzerine toprak dökmeye gönlünüz nasıl râzı oldu?" der. Ardından şunları söyler:
Toz duman kapladı mı gökleri, dürüldü mü
Gündüzün güneşi ve karardı mı ikindiler?
Yer, Peygamberden (s.a.v.) sonra kederlidir
Onun için hüzünlüdür, titremektedir.
Ağlasın şimdi ülkenin doğuları, batıları
Mudar ağlasın ve tamamı Yemen' in
Ey Resullerin sonuncusu, kutlu ışığı!
Esenliği üzerine olsun Kur'an'ı indirenin.
Sonra Hz. Peygamberin (s.a.v.) mezarından bir avuç toprak alarak yüzüne gözüne serper ve şöyle der:
Ahmed'in toprağının kokusunu alana ne gerek!
Çok uzun zaman başka koku almasa da ne gerek
Üstüme öyle musibetler geldi ki, bunlar
Gündüzlere uğrasaydı, geceye dönüşürlerdi.
İbn Mâce, Sahih'inde kendi senedi ile Hammad ibn Zeyd'den, o da Sabit'ten, o da Enes'den şöyle rivayet etmektedir:
"Hz. Fâtıma (a.s.) Peygamber (s.a.v.) vefat ettiğinde şöyle diyordu:
"Eyvah Babacığım, ölüm haberini Cebrail'e verdiğimiz Baba!
Eyvah Babacığım, Rabbine ne de yakındın Baba!
Eyvah Babacığım, yeri Firdevs cenneti olan Baba!
Eyvah Babacığım, Rabbinin davetine icabet eden Baba!"
"Ey Sevgili Peygamber (s.a.v.)! Bol yağmurunu kaybetmiş ve bereketten mahrum kalmış toprak gibi biz de Seni kaybettik.
Seni kaybettiğimiz zamandan beri Cenab-ı Hakkın her ayeti her sûresi âdeta ayrı ayrı birer kitap teşkil eden Kur'an-ı Kerim'in vahiy yoluyla gelişini de kaybetmiş bulunuyoruz.
Ah keşke Senden önce o ölüm bize uğrasaydı ve Senin ölüm haberin bize geldiğinde keşke bizim üzerimize kumlar ve topraklar yığılıp aramıza engel olsaydı da bu hâli görmeseydik!"
Resûlullah'a (s.a.v.) bir ağıtı da şöyledir:
Yerin tabakalarının altında kaybolup gidene de
Eğer feryadımı ve haykırışımı duyuyorsan
Üstüme öyle musibetler geldi ki, bunlar
Gündüzlere uğrasaydı, geceye dönüşürlerdi
Korunaklıydım Muhammed'in gölgesinde
Hiçbir haksızlıktan korkmazdım, benim için bir siperdi
Bugünse, bir alçaktan korkuyorum ve sakınıyorum
Bana haksızlık etmesinden, hırkamla savuruyorum Bana zulmedeni,
Eğer gecesinde ağlıyorsa, kumru
Üzüntüden bunaldığı için, Ben de sabahımda ağlıyorum
Senden sonra hüznü arkadaş edineceğim
Senin için döktüğüm gözyaşlarını gerdanlık yapacağım
Ahmed'in toprağının kokusunu alana ne gerek!
Çok uzun zaman hiçbir koku almasa da ne gerek!
Hz. Fâtıma (a.s.), Mescid-i Nebevî'de Hz. Ebu Bekir ile yaptığı konuşmadan sonra, Hz. Peygamberin kabrinde şu beyitleri okumuştur:
"Senden sonra ne haberler var, ne musibetler!
Ağır gelmezdi; bunlara tanık olsaydın eğer.
Biz Seni yitirdik, yağmuru yitiren yer gibi
Kavmin bozuldu, Sen gittin gideli
Her ailenin bir yakınlığı, bir menzili, değeri var
Allah'ın katında, en aşağıdan en yakına kadar
İçlerindeki kini bize göstermeye başladı nice adamlar
Sen gittiğin ve Seni bağrına bastığı için topraklar
Surat asmaya başladı, bizi küçümser oldu çok kişi Bizi görünce
Tüm yeryüzü gasp edilmiş oldu Sen gidince
Sen dolunaydın, aydınlatan nurdun bizce
İzzet sahibi Allah katından Sana inerdi kitaplar
Bize eşlik ederdi Cebrail ayetlerle
Sen gittin hayır gizlendi perdelerle
Ah! Ne olurdu Senden önce buluşsaydık ölümle!
Sen gittin, Senden gelmez oldu kitaplar." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.