logo
12 NİSAN 2025

Hz. Fatıma’nın çeyizi ve düğünü

Hz. Peygamber 400 heceri siyah dirhem olan mehri aldıktan sonra, Hz. Ebu Bekir, Selman-ı Farisî ve Bilal-i Habeşî’yi yeni ev için eşya almakla görevlendirdi

23.06.2023 20:47:00
Haber Merkezi
Hz. Fatıma’nın çeyizi ve düğünü
Hz. Fatıma’nın çeyizi ve düğünü
Hz. Peygamber 400 heceri siyah dirhem olan mehri aldıktan sonra, Hz. Ebu Bekir, Selman-ı Farisî ve Bilal-i Habeşî'yi yeni ev için eşya almakla görevlendirdi.

Kaynaklar Hz. Fâtıma'nın çeyizinin son derece sade olduğunu anlatmaktadır.

1- Yedi dirhem değerinde bir gömlek

2- Dört dirhem değerinde bir başörtüsü

3- Hayber malı siyah bir kadife

4- Üzeri kaytan türü iplerle örtülüp bağlanmış bir divan

5- Mısır keteninden mamul, birinin içi lifle, öbürünün ise yünle doldurulmuş iki döşek

6- İçleri izhirden (bir çeşit kokulu bitkiden) doldurulmuş Taif derisinden dört yastık.

7- Yünden yapılmış bir örtü

8- Hecer yapımı bir hasır

9- Bir el değirmeni

10- Deriden yapılmış bir su kabı

11- Bakır bir çamaşır leğeni

12- Bir süt kasesi

13- Küçük su kovası

14- İçi ziftlenmiş leğen

15- Yeşil bir testi

16- Kiremitten iki bardak

17- Bir meşin minder

18- Katrani aba

19- Su kovası.

Eşyalar geldiğinde Resulullah onlara bakarak ağlamış ve gözlerinden yaşlar dökülmüştür.

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Allah'ım kaplarının büyük kısmı çanak çömlekten ibaret olan bu topluluğa bereket ver." 

Hz. Fâtıma'nın (a.s.) çeyizi ile ilgili olarak şu nakilden bahsedilir:

"Süleyman Peygamber (s.a.v.) damadına özel bir taç vermişti. Tacın üstünde yedi yüz tane kıymetli taş vardı.

Hz. Ali (a.s.) evine dönünce bunu Fâtıma'ya (a.s.)'a anlattı. Fâtıma (a.s.) dinledi, mübarek hatırına bir şeyler gelip şöyle düşündü:

'Ali (a.s.) acaba Süleyman'ın kızını o çeyizlerin azameti ile işitip, Benim çeyizimi hakir görür mü? Hazret-i Resul, Süleyman Peygamber gibi neden yapmaz diye düşünür mü?' diye üzüldü ve bu üzüntü ahiret dünyasına göçünceye kadar hatırından çıkmadı.

Hz. Ali (a.s.) bir gece rüyasında gördü ki, cennette çok süslü bir taht kurulmuştu. Tahtın çevresinde huriler saf saf dizilmiş, Fâtıma (a.s.) da taht üzerine oturmuştu.

Çok güzel yüzlü ve yıldızı parlak bir kız da saçı için iki tabak cevahir hazırlamıştı. Fâtıma'nın (a.s.) kendisine bakmasını bekliyordu. Hz. Ali (a.s.) Fâtıma'ya (a.s.) sordu:

'Acaba bu kız kimdir?'

Hz. Fâtıma (a.s.) cevap verdi: 'Ya Ali! Bu Süleyman peygamberin kızıdır. Rabbim, Benim hizmetime göndermiştir.

Ya Ali! Sen bir gün Bana bu güzelin hikayesini anlatmıştın. Ve bu merak Benim hatırımdaydı. Fakat bu meraktan hiçbir üzüntü duymamıştım. Onun sevabına Bana bu saadet erişti.

Ey Ali! Taç ki Süleyman Peygamber tarafından güveyine verilmişti. Hamd Sancağı'nı (Livaü'l- Hamd) taşımak da Sana kısmet edilmiştir.'

Hamd sancağı bir bayraktır ki, Hz. Peygambere (s.a.v.) hastır. Boyu haddinden fazla olup üç yazı vardı. Biri batıda, biri doğuda, biri de Mekke istikametinde idi. Birisinin yazısı Bismillahirrahmanirrahim, birinin yazısı Elhamdü lillahi Rabbi'l-âlemin, birinin de yazısı La ilahe illallah Muhammedü'r-Resûlullah idi.

Nakledilmiştir ki, kıyametin mahşer meydanında o Hamd Sancağı'nı hazırlayıp şöyle seslenecektir:

'Nerededir Muhammed ümmeti, nerededir o Haşimî Seyid'e uyanlar?'

Ve Hz. Muhammed (s.a.v.) o mübarek sancağı eline alıp bütün nebiler, bütün İslam ehli o bayrak altında toplanacaklardır.

Nitekim şöyle buyurmuştur: 'Adem'le, O'nun zürriyetinden gelenler kıyamet günü sancağın altındadır.'

Hz. Muhammed (s.a.v.), mübarek başına nurdan yeşil bir taç koyup, yine yeşil bir hil'at giyecek, Burak atına binip başka peygamberler de atlanıp o sancağı Hz. Ali (a.s.)'ın eline verecekler ve cennete doğru yol alacaklar.

Rivayet edilmiştir ki, Hz. Ali'nin (a.s.) mübarek başında o sancak bir taç şeklinde olacaktır. O zaman kendisine soracaklar: Ya Ali! Bu taç mı daha faziletlidir, yoksa Süleyman Peygamberin güveyine verilen taç mı?"  

Hz. Fatıma ile Hz. Ali'nin düğün gecesi

Nikâh kıyıldıktan hemen sonra düğün yapılmamıştır. Hz. Ali'nin rivayetlerine göre yaklaşık bir ay Hz. Fâtıma Baba evinde kalmaya devam etmiştir.

Hz. Fâtıma ile Hz. Ali'nin düğünleri hicretin 2. yılında Zilhicce ayında gerçekleşti. O tarihte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hz. Aişe'yi nikahlayalı 4.5 ay olmuştu.

Bu süre içinde Hz. Ali'nin (a.s.) kardeşi Akil ile arasında şu konuşma geçmiştir:

Hz. Ali (r.a.) buyuruyor ki: Fâtıma-i Zehra ile nikahım kıyıldıktan sonra epey bir müddet utandığımdan Resûlullah'ın (s.a.v.) yüksek huzuruna varamamış ve yüzüne bakamamıştım. Bir gün kardeşim Akil b. Ebi Tâlib Bana gelerek dedi ki:

"Kardeşim Ali! Ben anamız Fâtıma bint-ü Esed'den doğdum doğalı, senin Fâtıma-i Zehra ile nikahlanışına sevindiğim kadar hiçbir zaman hiçbir şeye sevinmemişimdir. Fakat henüz düğününüz olmadı. Eğer bunu görürsem artık gözüm açık gitmeyecektir."

Hz. Ali: "Kardeşim! Ben de düğünümüzün bir an önce olmasını istiyorum ama Hz. Peygambere bunu açmaktan utanıyorum" dedi.

Akil (r.a.) Bana yemin verdirerek benim elimden tuttu ve "Kalk, Hz. Muhammed'in huzuruna beraber gidelim ve bunu ben açayım, Sen hiçbir şey söyleme" dedi.

Kalktık, yola düzüldük. Giderken yolda Peygamber Efendimizin azadlı cariyelerinden Ümmü Eymen Bereketü'l-Habeşiyye (r.a.) ile karşılaştık.

Bize nereye gideceğimizi sordu, biz de maksadımızı anlattık. Bunun üzerine dedi ki: "Siz geri dönün ve bana biraz mühlet verin. Ben Hz. Peygamberin huzuruna hanımları ile beraber varır, bu konuyu açarım. Alacağım cevabı size bildiririm. Bunun için sizin gitmeniz uygun düşmez."

Biz de geri döndük. Ümmü Eymen gitti, Peygamber Efendimizin hanımlarını topladı. Hep beraber Hz. Aişe'nin evinde bulunan Resûlullah (s.a.v.)'in huzuruna girip, etrafını sardılar.

"Anamız babamız Sana feda olsun ya Resulullah! Biz buraya bir şey için geldik ki eğer Hatice (r. anha) sağ olsaydı bugün burada toplanmazdık ve bugün bu işle yalnız o çok meşgul ve bununla pek sevinçli olurdu" dediler.

Onlardan Ümmü Seleme (r.anha) anlatıyor: "Biz, Hatice'yi anınca Hz. Peygamber gözyaşlarını tutamadı ve 'Ah! Nerede Hatice gibi bir kadın? Zira herkes Beni yalanladığı zaman O doğrulamıştı. Dünyama ve ahiretime yardımcı olmuş bir kadındı' buyurdu.

Ben: 'Ya Resulullah! Gerçekten Hatice buyurduğunuz gibiydi. Ama o ahirete gitti. Cenab-ı Hak O'nunla bizi cennette bir yerde toplasın. Lakin O'nun kızı Fâtıma-i Zehra'yı nikahladığın amcamoğlu Ali b. Ebi Tâlib artık düğünlerinin yapılmasını istirham ediyor, ne buyurursunuz' dedim.

Hz. Peygamber: 'Ey Ümmü Seleme! Ümmü Eymen'e söyle gidip Ali'yi Bana göndersin' buyurdu."

Hz. Ümmü Eymen, Hz. Aişe'nin evinden çıkar çıkmaz Bana rastladı ve beraberce Peygamber Efendimizin (s.a.v.) evine geldik.

Ben Ümmü Eymen ile odanın kapısına gelince hanımların hepsi kalktılar ve Hz. Peygamberin huzurundan çıkıp gittiler. Ben de utançla Hz. Peygamberin huzuruna girdim ve selam vererek bir kenara oturdum.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: "Ya Ali! Artık düğününüzün olmasını arzu ediyor musun?"

Ben de: "Evet, anam babam Sana feda olsun ya Resulallah, emirlerinizi bekliyorum" dedim.

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz cevaben: "Evet, bugün düğününüz inşallah olacaktır" deyince Benim içimde bir heyecan ve sevinç meydana geldi.

Bunun üzerine benim zırhımın bedelinden Ümmü Seleme'ye (r.anha) bıraktığı paradan 10 dirhem gümüşü ondan istedi, alıp Bana verdi ve: "Ya Ali! Bu parayı al git, biraz hurma, biraz tereyağı, biraz da süzülmüş yoğurt al" buyurdular.

Ben de gittim, çarşıdan bunların hepsini aldım ve Hz. Peygamberin huzuruna getirdim, Ulu Peygamber bizzat kollarını sıvadı, bir sofra getirdiler, üzerinde hurma ve tereyağını mübarek elleri ile ezip yoğurdular. Sonra "keş" dedikleri o yoğurtla karıştırdı ki, buna da "hays" derler. Onu güzelce bir tepsiye koydu ve sofranın etrafına parça parça arpa ekmekleri dizdi.

Bu ziyafetin hazırlanmakta olduğunu haber alan Ensar'ın zenginlerinden Sa'd b. Ubade (r.a.) gayet yağlı ve besili bir koyun, diğer bazıları da pirinç ve yağ gönderdiler. Onlar da ilave oldu.

Sonra bana: "Ya Ali! Git, eş ve dostlarını ve Benim ashabımı davet et" buyurdu. Ben de çıktım, rastladığım ashab-ı kiramı çağırdım: "Resulullah sizi düğüne davet buyuruyor, geliniz" dedim. Bütün sahabeler gelip kapının önünde durdular ve Resulullah'ın (s.a.v.) müsaadesini beklediler.

Ben telaşlanarak dedim ki: "Ya Resulullah! Cemaat pek kalabalık geldi, ne yapacağız?"

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz müezzinleri Bilal'e: "Ya Bilal! Çık cemaati bölük bölük sıra ile içeri al. Onar onar gelip nöbetle sofraya otursunlar" diye emir buyurdular.

Bilal de Hz. Peygamberin (s.a.v.) emirlerine göre sahabeleri onar onar içeri alıyordu. Girenler oturup, yemek yedikten sonra kalkıp gidiyorlardı. Diğer bölük de gelerek yiyip gidiyorlardı.

Lakin sofrada nimetler hiç yenmemiş gibi duruyordu. Hatta Hz. Peygamber (s.a.v.)'in dualarıyla o kadar bereket hâsıl oldu ki, o yemeği 700 kişinin yiyip doyduğunu gözümle gördüm" demiştir. 

-Bazı rivayetlerde düğün yemeğinden yiyen sahabelerin sayısı hakkında dört bin rakamı kullanılmaktadır. Ancak bu abartılı bir sayı olup, o dönemde bu sayıda sahabe dahi bulunmamakta idi.-

Bir tarafta misafirler ağırlanırken, diğer yandan da Hz. Fâtıma'nın düğün gecesi için hazırlanmasına geçilmişti.

"… Sonra Resûlullah (s.a.v.) eşlerinin bulunduğu tarafa bakarak: 'Burada kim var' diye sordular.

Ümmü Seleme: 'Ben, Ümmü Seleme, bu da Zeyneb, şunlar da falan falandır' dedi. Allah Resulü (s.a.v.) dedi ki: 'Kızım ve amcamın oğlu için Benim evimde bir oda hazırlayın.'

Ümmü Seleme 'hangi odayı' diye sordu. Peygamberimiz (s.a.v.) 'senin odanı' dedi. Bu arada eşlerine Fâtıma'yı süslemelerini ve her şeyine dikkat edip titizlik göstermelerini emretti.

Ümmü Seleme der ki: Fâtıma'ya sordum: 'Yanında, bir gün lazım olur diye sakladığın koku var mı?' 'Evet' dedi. Bir şişe getir-di, ondan biraz avucuna döktü. Kokladım. Bundan önce böyle bir koku hiç koklamamıştım. Dedim ki: 'Bu nedir?' Dedi ki: 'Dihye el-Kelbi, Resulullah (s.a.v.)'in yanına gelirdi.

Resulullah (s.a.v.) Bana, 'Ey Fâtıma! Bir yastık getir amcan ona yaslansın' derdi. Ben de ona yastık getirir, o da yastığın üzerine otururdu. Yine böyle bir gün ayağa kalktığı zaman, elbisesinden bir şey düştü. Babam Benden bunu toplamamı istedi.'

(Hz. Ali (a.s.) bunu Resulullah'a (s.a.v.) sorduğunda: 'O Cebrail'in kanatlarından düşen anberdir' diye cevap vermişti.)"  

Hz. Fatıma için hazırlanan düğün odası

Resûlullah (s.a.v.) düğün gecesi için, bazı rivayetlerde Ümmü Seleme'nin odasının hazırlanmasını emretmişti. 

Hanımlarından Hz. Aişe ve Ümmü Seleme'ye (r.anhüma): "Gidiniz, amcaoğlu Ali b. Ebi Tâlib'in evinin tabanına kum döşeyiniz, sonra da Fâtıma'yı süsleyip donatınız" diye emir buyurdular.

Diğer bazı rivayetlere göre ise, Hz. Ali'ye kendisine bir ev tutmasını emretmişti. Düğün için bu evi hazırladılar. 

Onlar da Bahta'dan ince kum getirip evinin tabanının iyice döşediler.

Hz. Aişe diyor ki: "Hz. Ali'nin evinde iki döşek vardı. İçleri katı katı lifle dolu idi. Biz Ümmü Seleme ile onları kendi ellerimizle güzelce dikleyip kabarttık ve evin bir tarafına güzel bir yatak hazırladık.

Sofrayı da güzelce tertipleyip tamamladık. Hz. Fâtıma'nın zahmet ve külfetten, israf ve ölçüsüzlükten uzak, bereket dolu düğünü gibi mütevazı ve samimi hiçbir düğün görmedim." 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir kır deveyi süsletti, sonra kızları Hz. Fâtıma'yı devenin üzerine bindirip, dizgini de Selman-ı Farisi'ye teslim ettiler. Böylece Hz. Ali'nin evine gönderdiler. Hz. Ali'ye (a.s.) hitaben de: "Ya Ali! Kızım Fâtıma gelin olarak evinize gitti. Ben de akşam namazından sonra gelip dua edeceğim. Beni bekleyin buyurdular." 

Hz. Fâtıma'nın (a.s.) gelin olduğu gece ile ilgili bir rivayet de şöyledir:

İbn-i Abbas rivayet etmektedir: "Fâtıma (a.s.)'ın gelin olduğu gece ve O'nun Ali (a.s.)'ın evine götürülmesinde, Peygamber (s.a.v.) önünde, Cebrail sağında, Mikail solunda ve arkasında yetmiş bin melek bulunmaktaydı ve sabah aydınlığına kadar o melekler Allah'ı tesbih ve takdis ediyorlardı." 

Hz. Fâtıma'nın baba evinden koca evine gelişi ile ilgili bir diğer rivayet de şöyledir:

Câbir der ki: "Resûlullah (s.a.v.) Fâtıma'yı devesine ya da kırçıl katırına bindirdi. Selman bineğin dizginlerini tutarak yola koyuldu. Etrafında yetmiş bin huri vardı. Hz. Peygamber (s.a.v.), Hamza, Akil, Câfer ve Haşimoğulları'nın diğer erkekleri de kılıçlarını çekerek arkasında yürüyorlardı.

Peygamberin (s.a.v.) eşleri ise Hz. Fâtıma'nın önünde mâni söylüyorlardı. Kadınlar her mâninin ilk beytini tekrarlıyor, sonra tekbir getiriyorlardı. Böylece eve girdiler.

Sonra Resûlullah (s.a.v.) Ali'nin yanına giderek O'nu çağırdı, ardından Hz. Fâtıma'yı (a.s.) çağırdı. Fâtıma'nın elinden tutup, Ali'nin elinin üstüne koydu ve şöyle buyurdu: 'Allah bu evliliği Resûlullah'ın kızına mübarek kılsın. Ey Ali! Ne güzel eştir Fâtıma! Ey Fâtıma! Ne güzel eştir Ali!'

Sonra şöyle buyurdu: Ey Ali! Şu Fâtıma, Allah'ın ve Resûlullah'ın Senin yanındaki emanetidir. Allah'ın ve Benim emanetimi koru." 

Ardından şöyle dua etti: "Allah'ım, onların birliğini koru. Kalplerini kaynaştır. Onları ve zürriyetlerini nimetler cennetinin varislerinden kıl. Onlara temiz, güzel ve mübarek bir zürriyet ver. Onları, Senin emrinle insanları Sana ibadet etmeye ileten ve Senin razı olduğun şeyleri emreden imamlar kıl."

Sonra şöyle buyurdu: "Evinize gidin ve Ben size gelinceye ka-dar bir şey yapmayın."

Akşam namazından sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hz. Ali'nin evini şereflendirdiği vakit içinde bulundukları durumu Hz. Ali şöyle anlatıyordu:

"Fâtıma'nın ellerinden tuttum ve O'nu evin avlusunun bir kenarına oturttum. Ben de O'nun yanına oturdum. Benden utandığı için başını önüne eğip yere bakıyordu. Ben de ondan utandığım için hep yere bakıyordum." 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.): "Dünyada ve ahirette Benim kardeşim Ali burada mıdır?" buyurdu. Ümmü Eymen hemen atıldı ve: "Nasıl kardeşin oluyor ya Resulallah? Ali Senin amcanoğlu değil midir?" dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de: "Evet öyledir. Fakat bizim kardeşliğimiz manevi kardeşliktir" buyurdular.

Resulullah (s.a.v.) Efendimiz: "Ya Fâtıma kızım Bana biraz su getir" buyurdu. Fâtıma-i Zehra gitti, biraz su bulup getirdi, Peygamberimize (s.a.v.) verdi.

Peygamberimiz abdest aldı ve suyun üzerine ağzından sular serpti ve: "Gel kızım, önümde dur" dedi, Hz. Fâtıma da gelip durdu. Peygamberimiz (s.a.v.) o suyun bir kısmını Hz. Fâtıma'nın ön tarafına diğer kısmını da arka tarafına yere döktükten sonra:

"Allah'ım! O'nu ve neslini şeytanın kötülüklerinden Sana ısmarlarım" diyerek dua buyurdu. Sonra da Hz. Ali'den su istedi. Aynen Hz. Ali'nin ön ve arka taraflarına suyu yere döktükten sonra:

"Allah'ım! O'nu ve neslini şeytanın kötülüklerinden Sana ısmarlarım. Allah'ın adı ve bereketi ile ailenin yanına git" diye O'na da dua buyurdu.

Sonra mübarek ellerini kaldırdı: "Allah'ım! Onları ve nikahlarını mübarek eyle" buyurdu. Euzu besmele ile İhlas-ı Şerif'i, Felak ve Nas sûrelerini okuyup geri döndüler.

Bir rivayete göre de, "Allah'ım! Onların nikahını mübarek eyle, onlara ve hatta onlardan gelecek nesillere de ilahi bereketlerini bol ve geniş kıl" buyurmuşlardır.

Keşfü'l-Gumme'de ise bu gece şöyle anlatılmaktadır:

"… Çok geçmeden Resulullah geldi, elinde bir çıra vardı. Çırayı evin bir köşesine koydu sonra Bana dedi ki: 'Ey Ali! Şu bardağı al, şu tulumdan biraz su çıkar.' Dediğini yaptım ve suyu ona getirdim.

İçine birkaç kez mübarek ağzının suyundan karıştırdı. Sonra bardağı Bana verdi ve 'iç' dedi. İçtim, ardından bardağı Resulullah (s.a.v.)'e verdim.

Bardağı Fâtıma aldı. Resulullah (s.a.v.) dedi ki: 'İç, ey sevgili kızım!' Fâtıma (a.s.) ondan üç yudum içti. Sonra bardağı Peygambere (s.a.v.) verdi. Suyun geri kalanını aldı, benim ve Fâtıma'nın göğsüne serpti. Ardından şöyle buyurdu: 'Allah, sadece sizden her türlü kötülüğü gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister ey Ehl-i Beyt!'

Sonra ellerini kaldırdı ve şöyle dedi: 'Ey Rabbim! Sen gönderdiğin her peygambere bir zürriyet bahşettin. Allah'ım! Benim yol gösterici zürriyetimi Ali ve Fâtıma'dan kıl!'

Sonra Resûlullah (s.a.v.) onların yanından ayrıldı. Kapının pervazından tutarak şöyle dedi: 'Allah sizi ve neslinizi pak kılmıştır. Sizinle barış yapanla Ben de barış yaparım. Sizinle savaşana Ben de savaş açarım. Sizi Allah'a emanet ediyorum ve sizi O'na bırakıyorum.'

Kapıyı kapattı ve kadınların da çıkmalarını emretti." 

Bu gece ile ilgili bir rivayet daha mevcut: Abdullah b. Abbas anlatıyor:

"Allah'ın Resulü (s.a.v.) kızı Fâtıma'yı (a.s.) Ali (a.s.) ile evlendirdiğinde, gönderdiği çeyizler arasında bir kat yatak, içi lif dolu deri yastık ve bir de su kabı vardı. Vadiden kum getirip eve serdi ve Ali'ye (a.s.), 'Fâtıma'nın yanına girdiğinde Ben gelmeden O'na yaklaşma' buyurdu.

Daha sonra Allah Resulü gelip kapıyı çaldı. Ümmü Eymen dışarı çıkınca, 'Kardeşimin haberi var mı' dedi. Ümmü Eymen, 'Kızını O'nunla evlendirmişken nasıl kardeşin olur?' deyince, 'O Benim kardeşimdir!' buyurdu ve sonra kapıya doğru ilerledi.

Bir karartı görünce 'Bu da kim?' diye sordu. O, 'Esma bint-i Umeys" deyince ona doğru yaklaştı ve 'Demek Allah'ın Resulü'nün (s.a.v.) kızına yardımcı olmak için geldin' buyurdu.

Allah'ın Resulü (s.a.v.) bir tas su getirtti, içine okuyup üfledi. Sonra Ali'yi (a.s.) çağırdı ve o sudan O'nun yüzüne, göğsüne ve kollarına serpti. Sonra Fâtıma'yı çağırdı. Fâtıma Allah'ın Resulü'nden (s.a.v.) utandığı için elbisesi ile birlikte düşecekti! O'na da aynısını yaptı ve: 'Ey kızım! Allah'a yemin olsun, Seni ailemin/ Ehl-i Beyt'imin en hayırlısı dışında hiçbir kimseyle evlendirmek istemedim' buyurdu; sonra kalkıp dışarı çıktı." 

İbn Abbas'dan rivayet edilmektedir: "Fâtıma (a.s.) Ali (a.s.) ile gerdeğe girdiği gecede, Peygamber (s.a.v.) imam olarak, Cebrail sağında, Mikail solunda ve yetmiş bin melek de arkasından geliyordu. Hepsi gün doğana kadar Allah'ı takdis ve tesbih ettiler."  (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Trump, Çin’e vergiyi yüzde 84'e ardından da yüzde 125'e yükseltmişti
Çin ‘gördüm’ dedi ve ABD mallarına uygulanan vergileri yüzde 125'e çıkardı
Galatasaray'dan kritik galibiyet
Samsun deplasmanında 3 puan
Erdoğan Şara ile görüştü
Antalya'da biraraya geldiler
Samsun-Ankara karayolu yoğun kar yağışıyla birlikte felaketi yaşadı
Toplam 21 araç birbirine girdi, 4 kişi yaralandı
Bahçeli'den Erdoğan'a destek
'Görüşme takdire şayandır'
'Türkiye olmadan Avrupa güvenliği düşünülemez'
Antalya Diplomasi Forumunda konuştu
'Baskı ortamı bilinçli'
'Yarın bir şey yapmak için bugün...'
Bayraktar, Sakarya Gaz Sahası hakkında bilgi verdi
"Günlük 9,5 milyon metreküpe ulaşacak"
Yangın faciaları devam ediyor... Bu sefer ki adres Sakarya
1'i kız, 1'i erkek iki çocuk hayatını kaybetti
Hakim karşısına çıktı
16 Haziran tarihine ertelendi
İspanya'nın Çin hamlesi ABD'yi gerdi
Sanchez Pekin'de Çin lideriyle görüştü
Çin, hava, deniz ve uzayda ABD'yi geride bıraktı
ABD'li general itiraf etti
Ürünler toplatıldı, Şenpiliç özür diledi
Şenpiliç ürününde ölümcül bakteri
Panama ABD üslerine 'hayır' dedi
Pentagon Şefi Hegseth teklif etmişti
Rümeysa'nın başörtüsüne çirkin saldırı
Başörtüsü zorla çıkarılmış...
Trump, Çin’e vergiyi yüzde 84'e ardından da yüzde 125'e yükseltmişti
Çin ‘gördüm’ dedi ve ABD mallarına uygulanan vergileri yüzde 125'e çıkardı
Galatasaray'dan kritik galibiyet
Samsun deplasmanında 3 puan
Erdoğan Şara ile görüştü
Antalya'da biraraya geldiler
Samsun-Ankara karayolu yoğun kar yağışıyla birlikte felaketi yaşadı
Toplam 21 araç birbirine girdi, 4 kişi yaralandı
Bahçeli'den Erdoğan'a destek
'Görüşme takdire şayandır'
'Türkiye olmadan Avrupa güvenliği düşünülemez'
Antalya Diplomasi Forumunda konuştu
'Baskı ortamı bilinçli'
'Yarın bir şey yapmak için bugün...'
Bayraktar, Sakarya Gaz Sahası hakkında bilgi verdi
"Günlük 9,5 milyon metreküpe ulaşacak"
Yangın faciaları devam ediyor... Bu sefer ki adres Sakarya
1'i kız, 1'i erkek iki çocuk hayatını kaybetti
Hakim karşısına çıktı
16 Haziran tarihine ertelendi
İspanya'nın Çin hamlesi ABD'yi gerdi
Sanchez Pekin'de Çin lideriyle görüştü
Çin, hava, deniz ve uzayda ABD'yi geride bıraktı
ABD'li general itiraf etti
Ürünler toplatıldı, Şenpiliç özür diledi
Şenpiliç ürününde ölümcül bakteri
Panama ABD üslerine 'hayır' dedi
Pentagon Şefi Hegseth teklif etmişti
Rümeysa'nın başörtüsüne çirkin saldırı
Başörtüsü zorla çıkarılmış...
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.