Hz. Fatıma Veda Haccı’nda babasının yanında idi
Hz. Fâtıma ile ilgili olduğu kabul edilen Kevser Suresi’nden de bahsetmek gerekir
07.07.2023 18:36:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Hz. Fâtıma ile ilgili olduğu kabul edilen Kevser Suresi'nden de bahsetmek gerekir. Bu süre ile ilgili olarak şu olay rivayet edilir:
"As b. Vail, Kureyş kabilesinin ileri gelenlerine şunları söylüyordu: 'Muhammed'in soyu kesiktir. Kendisinden sonra yerine geçecek oğlu yoktur; kimse, O'ndan söz etmeyecek ve siz de, O'ndan kurtulmuş olacaksınız.'
Hz. Hatice'nin oğlu Abdullah'ın ölümünden sonra Mekke müşrikleri Hz. Peygamber için böyle konuşmaya başlamıştı. Çünkü Abdullah'dan sonra Resulullah'ın (s.a.v.) erkek evladı kalmamıştı.
Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Beyt âlimlerinin tamamı ittifak etmiştir ki, Hz. Peygamberin (s.a.v.) nesli Hz. Fâtıma (a.s.) ile devam etmiştir. Kevser'den kasıt da, Hz. Fâtıma'dır (a.s.).
Sünni kaynaklardan El-Tefsiru'l-Kebir c. 32, sy.132'de yer alan açıklamalara göre İbn Abbas ve müfessirlerin geneli de bu görüştedir.
Kevser kelimesinin 'bol hayır' manasına gelmesinden yola çıkarak, Allah'ın Hz. Muhammed (s.a.v.)'e verdiği nimetlerin tamamını ifade ettiğini söyleyenler olduğu gibi, 'çocukların çok olması manasındadır' görüşünü savunanlar da vardır.
"İleride Rabbin Sana verecek ve Sen razı olacaksın" ayeti Hz. Fâtıma ile ilgili indirilmiştir.
Câbir El-Ensarî (r.a.)'ın şöyle dediği rivayet edilir: "Bir gün Peygamberimiz (s.a.v.) Fâtıma'yı (a.s.), üzerinde deve derisinden bir giysi olduğu halde, bir yandan elleriyle buğday öğütürken, bir yandan da çocuğunu emzirirken gördü.
Resûlullah'ın (s.a.v.) gözleri doldu. Dedi ki: 'Kızım dünya acılarına karşılık ahiret mutluluğuna kavuşmak için acele et.'
Fâtıma (a.s.) dedi ki: 'Ya Resulullah, nimetlerinden dolayı Allah'a hamd olsun. O'nun lutuf ve bağışlarından dolayı şükürler olsun.' Bunun üzerine yukarıda yazılı ayet nâzil olmuştur."
Muhammed bin Kâsım şöyle diyor: İmam Sâdık (a.s.) şöyle buyurdu:
"Muhakkak biz, O'nu, Kadir Gecesi'nde indirdik" ayetindeki 'gece' sözcüğünün te'vili Fâtıma'dır. Ve Kadir sözcüğünün te'vili Allah Tebarek ve Teala'dır.
Bu yüzden her kim Fâtıma'yı (a.s.) hakkıyla tanırsa, Kadir Gecesi'ni idrak etmiştir. Ve bu adın O'na verilmesinin sebebi bütün yaratıkların O'nu tanımaktan alıkoyulmuş olmasındandır. (Yani O'nu olduğu gibi tanıyamadıklarındandır)."
Hz. Fatıma Veda Haccı'nda babasının yanında idi
Hicret'in onuncu senesi, Zilkade ayında Hz. Peygamberin (s.a.v.) hacca gideceği ilan olundu.
Zilkade ayının 25. cumartesi günü Hz. Peygamber (s.a.v.) yıkandıktan sonra ihrama girmiş, öğle namazını kıldıktan sonra bu muazzam kafile ile Mekke yolunu tutmuştu.
Tüm hanımlarını ve hayatta kalan tek kızı Hz. Fâtıma'yı (a.s.) da beraberinde götürmekte idi.
Resûlullah (s.a.v.) Arafat'ta devesi Kusva'nın üzerinde olduğu halde 120 bin civarındaki Müslümana ve de sonraki asırların insanlarına eskimez, pörsümez, değişmez hüküm ve hikmetleri ihtiva eden şu meşhur Veda Hutbesi'ni irad etti."
Veda Haccı'ndan dönerken kafile Gadr-i Hum denilen yerde durdu. Hz. Peygamber (s.a.v.) burada ikinci Veda Hutbesi de denilebilecek hutbesini irad etti.
Sünni Taberî, El-Velayet adlı kitabında Resul-i Ekrem'den şöyle naklediyor:
"Resûlullah (s.a.v.) Gadr-i Hum Hutbesi'nin başlarında şöyle buyurdular:
"Cebrail Rabbimden yana Bana, burada kalkıp bütün beyazlara ve zencilere şunu ilan etmemi emretti:
Şüphesiz ki, Ali bin Ebi Tâlib Benim kardeşim, vasim, halifem ve Benden sonra imamdır.
Sonra şöyle buyurdu: Ey insanlar! Şüphesiz Allah-u Teala, Ali'yi sizlere veli ve imam tayin etti; O'na itaati herkese farz kıldı; hükmü geçerli, sözü ise caizdir (Allah tarafındandır).
Kim, O'na muhalefet ederse (karşı gelirse) mel'undur; kim de O'nu tasdik ederse rahmete ulaşmıştır."
Gadr-i Hum denilen mevkide yapılan bu açık ilanda orada bulunan 120 bin sahabe Hz. Ali (a.s.)'ın Resûlullah'tan (s.a.v.) sonra yerine geçecek halife olduğunu yine Resûlullah'ın (s.a.v.) ağzından duymuş oldu.
Üstelik Hz. Peygamber (s.a.v.) bunu, Allah'ın emri ile ilan ettiğini de açıklamıştı.
Hz. Fâtıma (s.a.v.) de oradaydı ve Allah'ın emri ile gerçekleşmesi gereken bu hilafet konusuna O da şahit oldu.
İşte hayatı boyunca babasının yanında O'na yardımcı olan Hz. Fâtıma (a.s.)'ın, Resûlullah'ın (s.a.v.) rıhletinden sonra başlayan zor görevi, Allah'ın emri ve Peygamberin sünneti olan bu hilafeti gerçek sahibine ulaştırmak olacaktı." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
"As b. Vail, Kureyş kabilesinin ileri gelenlerine şunları söylüyordu: 'Muhammed'in soyu kesiktir. Kendisinden sonra yerine geçecek oğlu yoktur; kimse, O'ndan söz etmeyecek ve siz de, O'ndan kurtulmuş olacaksınız.'
Hz. Hatice'nin oğlu Abdullah'ın ölümünden sonra Mekke müşrikleri Hz. Peygamber için böyle konuşmaya başlamıştı. Çünkü Abdullah'dan sonra Resulullah'ın (s.a.v.) erkek evladı kalmamıştı.
Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Beyt âlimlerinin tamamı ittifak etmiştir ki, Hz. Peygamberin (s.a.v.) nesli Hz. Fâtıma (a.s.) ile devam etmiştir. Kevser'den kasıt da, Hz. Fâtıma'dır (a.s.).
Sünni kaynaklardan El-Tefsiru'l-Kebir c. 32, sy.132'de yer alan açıklamalara göre İbn Abbas ve müfessirlerin geneli de bu görüştedir.
Kevser kelimesinin 'bol hayır' manasına gelmesinden yola çıkarak, Allah'ın Hz. Muhammed (s.a.v.)'e verdiği nimetlerin tamamını ifade ettiğini söyleyenler olduğu gibi, 'çocukların çok olması manasındadır' görüşünü savunanlar da vardır.
"İleride Rabbin Sana verecek ve Sen razı olacaksın" ayeti Hz. Fâtıma ile ilgili indirilmiştir.
Câbir El-Ensarî (r.a.)'ın şöyle dediği rivayet edilir: "Bir gün Peygamberimiz (s.a.v.) Fâtıma'yı (a.s.), üzerinde deve derisinden bir giysi olduğu halde, bir yandan elleriyle buğday öğütürken, bir yandan da çocuğunu emzirirken gördü.
Resûlullah'ın (s.a.v.) gözleri doldu. Dedi ki: 'Kızım dünya acılarına karşılık ahiret mutluluğuna kavuşmak için acele et.'
Fâtıma (a.s.) dedi ki: 'Ya Resulullah, nimetlerinden dolayı Allah'a hamd olsun. O'nun lutuf ve bağışlarından dolayı şükürler olsun.' Bunun üzerine yukarıda yazılı ayet nâzil olmuştur."
Muhammed bin Kâsım şöyle diyor: İmam Sâdık (a.s.) şöyle buyurdu:
"Muhakkak biz, O'nu, Kadir Gecesi'nde indirdik" ayetindeki 'gece' sözcüğünün te'vili Fâtıma'dır. Ve Kadir sözcüğünün te'vili Allah Tebarek ve Teala'dır.
Bu yüzden her kim Fâtıma'yı (a.s.) hakkıyla tanırsa, Kadir Gecesi'ni idrak etmiştir. Ve bu adın O'na verilmesinin sebebi bütün yaratıkların O'nu tanımaktan alıkoyulmuş olmasındandır. (Yani O'nu olduğu gibi tanıyamadıklarındandır)."
Hz. Fatıma Veda Haccı'nda babasının yanında idi
Hicret'in onuncu senesi, Zilkade ayında Hz. Peygamberin (s.a.v.) hacca gideceği ilan olundu.
Zilkade ayının 25. cumartesi günü Hz. Peygamber (s.a.v.) yıkandıktan sonra ihrama girmiş, öğle namazını kıldıktan sonra bu muazzam kafile ile Mekke yolunu tutmuştu.
Tüm hanımlarını ve hayatta kalan tek kızı Hz. Fâtıma'yı (a.s.) da beraberinde götürmekte idi.
Resûlullah (s.a.v.) Arafat'ta devesi Kusva'nın üzerinde olduğu halde 120 bin civarındaki Müslümana ve de sonraki asırların insanlarına eskimez, pörsümez, değişmez hüküm ve hikmetleri ihtiva eden şu meşhur Veda Hutbesi'ni irad etti."
Veda Haccı'ndan dönerken kafile Gadr-i Hum denilen yerde durdu. Hz. Peygamber (s.a.v.) burada ikinci Veda Hutbesi de denilebilecek hutbesini irad etti.
Sünni Taberî, El-Velayet adlı kitabında Resul-i Ekrem'den şöyle naklediyor:
"Resûlullah (s.a.v.) Gadr-i Hum Hutbesi'nin başlarında şöyle buyurdular:
"Cebrail Rabbimden yana Bana, burada kalkıp bütün beyazlara ve zencilere şunu ilan etmemi emretti:
Şüphesiz ki, Ali bin Ebi Tâlib Benim kardeşim, vasim, halifem ve Benden sonra imamdır.
Sonra şöyle buyurdu: Ey insanlar! Şüphesiz Allah-u Teala, Ali'yi sizlere veli ve imam tayin etti; O'na itaati herkese farz kıldı; hükmü geçerli, sözü ise caizdir (Allah tarafındandır).
Kim, O'na muhalefet ederse (karşı gelirse) mel'undur; kim de O'nu tasdik ederse rahmete ulaşmıştır."
Gadr-i Hum denilen mevkide yapılan bu açık ilanda orada bulunan 120 bin sahabe Hz. Ali (a.s.)'ın Resûlullah'tan (s.a.v.) sonra yerine geçecek halife olduğunu yine Resûlullah'ın (s.a.v.) ağzından duymuş oldu.
Üstelik Hz. Peygamber (s.a.v.) bunu, Allah'ın emri ile ilan ettiğini de açıklamıştı.
Hz. Fâtıma (s.a.v.) de oradaydı ve Allah'ın emri ile gerçekleşmesi gereken bu hilafet konusuna O da şahit oldu.
İşte hayatı boyunca babasının yanında O'na yardımcı olan Hz. Fâtıma (a.s.)'ın, Resûlullah'ın (s.a.v.) rıhletinden sonra başlayan zor görevi, Allah'ın emri ve Peygamberin sünneti olan bu hilafeti gerçek sahibine ulaştırmak olacaktı." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)