Dünyanın birçok ülkesinde Türkiye'yi temsil eden ve 8 dil bilen emekli büyükelçi 83 yaşındaki Yusuf İhsan Atak, Türk toplumunun huzurevine bakışının değişmesi gerektiğini belirterek, huzurevlerinin her yaşlı için gerekli olan mekanlar olarakgörülmesi çağrısında bulundu.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) bağlı Adana Huzurevi'nde kalan 149 yaşlıdan biri olan Yusuf İhsan Atak, yaşadıklarını "Hayat bir rüya gibidir. Bu rüyada kendinizi bir anda zirvede bulabilirsiniz, ancak uyandığınızda herşey kaybolur. İşte hayat da böyledir" dedi. Çocukluğunda "ben" dahi diyemeyecek kadar ileri derecede kekeme olduğunu, daha sonra azim ve gayreti ile bu sorununu çözerek, gittiği her okulu birincilikle bitirdiğini belirten Atak, şöyle konuştu.
Sorbon'u birincilikle bitirdi
"Dünya'da hemen hemen görmediğim ülke kalmadı diyebilirim. Ancak, nereye gidersem gideyim Türkiye sevgisini hep kalbimde taşıdım. Fransa'nın ünlü Sarbon Üniversitesi'ni birincilikle bitirdiğimde, bütün gazeteler benden (Türk'ün başarısı) diye söz ettiler. Bu üniversitede doktora yaptım ve bana orada kalmam için yoğun baskılar yapıldı. Ancak, ben ülkeme dönmeyi tercih ettim. O dönemin Dışişleri Bakanı olan Şükrü Saraçoğlu, gazetelerde benimle ilgili haberleri okuyunca, beni yanına çağırdı ve Kenya Büyükelçiliği'nde katip olarak görevlendirdi.
Kenya'ya gittikten sonra kademe kademe yükseldim. Dünya'nın birçok ülkesinde Türkiye'yi temsil ettim. Bundan da her zaman gurur duydum. 1968 yılında da ABD Büyükelçisiyken emekli oldum."
Atak, İngilizce, Fransıza, İtalyanca, İspanyolca, Danimarka, Norveç ve İsveç dillerini çok iyi derecede konuştuğunu belirterek, "Düşünün ki; bir insan yılların birikimi ve çabasıyla dil öğreniyor, kendini yetiştiriyor, ülkesine hizmet ediyor. Şimdi ben de öldüğüm zaman bütün bilgi birikimlerim benim gibi rüya olup gidecek. Buna üzülüyorum ama bu da hayatın gerçeklerinden biri" diye konuştu.
Huzurevine bakış değişmeli
Adana Huzurevi'nde bulunan ve Türkiye'de ilk ve tek örnek olan "Küçük Evler"den birinde yaşayan Yusuf İhsan Atak, burada yaşıyor olmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirterek, "Türk toplumunun huzurevine bakışı değişmeli" dedi.
Eşini 7 yıl önce kaybeden ve çocuğu olmayan Yusuf İhsan Atak, daha önce bir apartman dairesinde yaşadığını ve tüm gününü televizyon izleyerek geçirdiğini belirterek, "Eşim Adanalı olduğu için yerleştiğim bu kentte, kapalı bir odada hareketsiz yaşıyordum" dedi.
Atak, bir yakınının kendisini huzurevine getirdiğini ve gördüğü güzellikler karşısında bir daha geri dönmediğini ve burada kalmaya karar verdiğini söyledi.
Yusuf İhsan Atak, huzurevinde tüm yaşlılara, müdüründen, hizmetlisine kadar tüm çalışanlardan yakın ilgi ve destek verildiğini,sevgi, saygı ve şefkatle yaklaşıldığını belirterek, şunları kaydetti:
"insanlar, huzurevlerini itilen, kalkılan, aileleri tarafından istenmeyen kişilerin yaşadığı yerler olarak görmemeli. Burası, düşkünler yurdu değil, her yaşlı için gerekli olan mekanlardır. Ben deTürkiye sevgimden ve burada gördüğüm ilgiden dolayı ABD'deki lüks villamı bırakıp burada yaşamayı tercih ediyorum."
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) bağlı Adana Huzurevi'nde kalan 149 yaşlıdan biri olan Yusuf İhsan Atak, yaşadıklarını "Hayat bir rüya gibidir. Bu rüyada kendinizi bir anda zirvede bulabilirsiniz, ancak uyandığınızda herşey kaybolur. İşte hayat da böyledir" dedi. Çocukluğunda "ben" dahi diyemeyecek kadar ileri derecede kekeme olduğunu, daha sonra azim ve gayreti ile bu sorununu çözerek, gittiği her okulu birincilikle bitirdiğini belirten Atak, şöyle konuştu.
Sorbon'u birincilikle bitirdi
"Dünya'da hemen hemen görmediğim ülke kalmadı diyebilirim. Ancak, nereye gidersem gideyim Türkiye sevgisini hep kalbimde taşıdım. Fransa'nın ünlü Sarbon Üniversitesi'ni birincilikle bitirdiğimde, bütün gazeteler benden (Türk'ün başarısı) diye söz ettiler. Bu üniversitede doktora yaptım ve bana orada kalmam için yoğun baskılar yapıldı. Ancak, ben ülkeme dönmeyi tercih ettim. O dönemin Dışişleri Bakanı olan Şükrü Saraçoğlu, gazetelerde benimle ilgili haberleri okuyunca, beni yanına çağırdı ve Kenya Büyükelçiliği'nde katip olarak görevlendirdi.
Kenya'ya gittikten sonra kademe kademe yükseldim. Dünya'nın birçok ülkesinde Türkiye'yi temsil ettim. Bundan da her zaman gurur duydum. 1968 yılında da ABD Büyükelçisiyken emekli oldum."
Atak, İngilizce, Fransıza, İtalyanca, İspanyolca, Danimarka, Norveç ve İsveç dillerini çok iyi derecede konuştuğunu belirterek, "Düşünün ki; bir insan yılların birikimi ve çabasıyla dil öğreniyor, kendini yetiştiriyor, ülkesine hizmet ediyor. Şimdi ben de öldüğüm zaman bütün bilgi birikimlerim benim gibi rüya olup gidecek. Buna üzülüyorum ama bu da hayatın gerçeklerinden biri" diye konuştu.
Huzurevine bakış değişmeli
Adana Huzurevi'nde bulunan ve Türkiye'de ilk ve tek örnek olan "Küçük Evler"den birinde yaşayan Yusuf İhsan Atak, burada yaşıyor olmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirterek, "Türk toplumunun huzurevine bakışı değişmeli" dedi.
Eşini 7 yıl önce kaybeden ve çocuğu olmayan Yusuf İhsan Atak, daha önce bir apartman dairesinde yaşadığını ve tüm gününü televizyon izleyerek geçirdiğini belirterek, "Eşim Adanalı olduğu için yerleştiğim bu kentte, kapalı bir odada hareketsiz yaşıyordum" dedi.
Atak, bir yakınının kendisini huzurevine getirdiğini ve gördüğü güzellikler karşısında bir daha geri dönmediğini ve burada kalmaya karar verdiğini söyledi.
Yusuf İhsan Atak, huzurevinde tüm yaşlılara, müdüründen, hizmetlisine kadar tüm çalışanlardan yakın ilgi ve destek verildiğini,sevgi, saygı ve şefkatle yaklaşıldığını belirterek, şunları kaydetti:
"insanlar, huzurevlerini itilen, kalkılan, aileleri tarafından istenmeyen kişilerin yaşadığı yerler olarak görmemeli. Burası, düşkünler yurdu değil, her yaşlı için gerekli olan mekanlardır. Ben deTürkiye sevgimden ve burada gördüğüm ilgiden dolayı ABD'deki lüks villamı bırakıp burada yaşamayı tercih ediyorum."