Seyyit Ahmet Han'ın Hindistan'da İngiliz sistemi üzerine eğitim veren okullar açtığı malumdur.
Müslümanları kendi ülkelerinde esir durumuna düşürmek ve azınlık muamelesi yapmak da misyoner-sömürgeciliğin kullandığı bir başka taktikti. "İspanya ve Portekiz'in Afrika'daki sömürgelerinde uygulanan gelişmeyi önleyici sömürgecilik, Afrika'daki eski toplum düzeninin bozulmasını hedef almış, böylece bir siyasi lider kadrosunun meydana gelmesi önlenerek bağımsızlık şartlarının doğuşu engellenmiştir. 1951 yılında açıklandığına göre İspanya ve Portekiz sömürgelerinin bulunduğu Doğu ve Orta Afrika'da 50 yıllık bir Avrupa sömürgeciliği sonunda memur kadrolarında üst kademelere tayin olunmuş tek bir Afrikalı bulunmamaktadır.Uzun yıllar köle, değerli maden ve palmiye yağı ticaretiyle uğraşan Avrupalılar, Afrika'nın iç kısımlarına ilgi duymamış, sadece kıyı bölgelerine kurdukları üslere, depo ve çiftliklere sahip olmuşlardır. Buralardan topladıkları zencileri Yeni Dünya'da köle olarak kullanmışlardır.ABD'nin yeni sivil savaş sonunda köleliği bütün ülkeden kaldırıp köleleri tamamen serbest bırakması ve Batı Avrupa'da köle ticaretine karşı gelişen kamuoyunun da tesiri ile yarım asır süren siyasi tartışmalardan sonra Fransa'da (1848), Portekiz'de (1858), Hollanda'da (1863), İngiltere'de (1867) ve diğer Avrupa devletlerinde köle ticaretini yasaklayan kanunlar çıkarılması, Batılıların dikkatini giderek gerileyen köle ticaretinin ardından tamamen Afrika'nın iç bölgelerine çevrildi. Kıtanın içlerine doğru düzenlenen ve dış görünüşleri dinî veya ilmî hüviyet taşıyan keşif seferlerini toprakların emperyalist genişleme amacıyla paylaşılması ve sömürge haline getirilmesi takip etti.Avrupalıların, Afrika'nın iç bölgelerine ilgi duymaya başlamaları 17.yy'ın sonlarına rastlamaktadır. Önceleri önemli nehirlerin kaynaklarını keşfetmek için çeşitli dernekler kurulurdu. Bunlar çoğunlukla Hıristiyanlığı yaymak için kilisenin ve sömürgecilik amacıyla hükümetlerin destekledikleri coğrafya dernekleriydi ve iç bölgelere keşif seferleri düzenliyorlardı.Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
Müslümanları kendi ülkelerinde esir durumuna düşürmek ve azınlık muamelesi yapmak da misyoner-sömürgeciliğin kullandığı bir başka taktikti. "İspanya ve Portekiz'in Afrika'daki sömürgelerinde uygulanan gelişmeyi önleyici sömürgecilik, Afrika'daki eski toplum düzeninin bozulmasını hedef almış, böylece bir siyasi lider kadrosunun meydana gelmesi önlenerek bağımsızlık şartlarının doğuşu engellenmiştir. 1951 yılında açıklandığına göre İspanya ve Portekiz sömürgelerinin bulunduğu Doğu ve Orta Afrika'da 50 yıllık bir Avrupa sömürgeciliği sonunda memur kadrolarında üst kademelere tayin olunmuş tek bir Afrikalı bulunmamaktadır.Uzun yıllar köle, değerli maden ve palmiye yağı ticaretiyle uğraşan Avrupalılar, Afrika'nın iç kısımlarına ilgi duymamış, sadece kıyı bölgelerine kurdukları üslere, depo ve çiftliklere sahip olmuşlardır. Buralardan topladıkları zencileri Yeni Dünya'da köle olarak kullanmışlardır.ABD'nin yeni sivil savaş sonunda köleliği bütün ülkeden kaldırıp köleleri tamamen serbest bırakması ve Batı Avrupa'da köle ticaretine karşı gelişen kamuoyunun da tesiri ile yarım asır süren siyasi tartışmalardan sonra Fransa'da (1848), Portekiz'de (1858), Hollanda'da (1863), İngiltere'de (1867) ve diğer Avrupa devletlerinde köle ticaretini yasaklayan kanunlar çıkarılması, Batılıların dikkatini giderek gerileyen köle ticaretinin ardından tamamen Afrika'nın iç bölgelerine çevrildi. Kıtanın içlerine doğru düzenlenen ve dış görünüşleri dinî veya ilmî hüviyet taşıyan keşif seferlerini toprakların emperyalist genişleme amacıyla paylaşılması ve sömürge haline getirilmesi takip etti.Avrupalıların, Afrika'nın iç bölgelerine ilgi duymaya başlamaları 17.yy'ın sonlarına rastlamaktadır. Önceleri önemli nehirlerin kaynaklarını keşfetmek için çeşitli dernekler kurulurdu. Bunlar çoğunlukla Hıristiyanlığı yaymak için kilisenin ve sömürgecilik amacıyla hükümetlerin destekledikleri coğrafya dernekleriydi ve iç bölgelere keşif seferleri düzenliyorlardı.Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.