Ülkemin Suriye'den farkının ne olduğunu son yazımda sormuştum, yine de soruyorum.
Farkımız ne?
Bizdeki terör ile Suriye'deki terörün farkı nedir Allah aşkına?
Sahi, Halep'in, PKK'nın son saldırısını gerçekleştirdiği Şırnak'tan, Bab el-Hava'nın, Beytuşşebab'dan ne farkı var?
Sadece öğrenmek istiyorum, o kadar.
Bizdekini Barzani, Suriye'dekini biz destekliyoruz şeklinde cevap verenler de oldu soruma.
Olaylar ve gelişmeler bu düşünceyi haklı çıkarır gibi.
Terör saldırıları aynen devam ediyor, geçmişten farksız olarak.
Ölen, yine garibanın oğlu, eskiden olduğu gibi.
Yine siyasi nutuklar geçmişte atıldığı gibi.
PKK terör saldırılarının başladığı yıllar iktidarda bulunanların her saldırı sonrası attıkları nutuklarla seçtikleri cümlecikler aynı, alın kıyaslayın.
Özal'ın "birkaç çapulcu" sözüyle zamanenin "akıttıkları kanda boğulacaklar", "terör örgütünün son çırpınışları bunlar", "birkaç çapulcuya teslim mi olacağız" türü beyanlar sığlık, kofluk ve Kofilik/sağırlık düzleminde hep aynı.
Bir büyük devletlümüzün: "Terör örgütü köşeye sıkıştığı için bu saldırıları yapıyor" beyanı ise serlevhalık.
Levha yap as.
Adam, ben savaş yapıyorum diyor.
Sen son çırpınış diyorsun.
Adamın adamları gerilla diyor, sen, pek anlamadım valla diyorsun.
Birilerinin yine devresi yanmış olacak ki, eskiden de sık sık gündeme gelen, akil adamlar yine devrede.
Koskoca devlet, noter tasdikli iyi hal kâğıdı olmadan tapu işlemleri yapması mümkün olmayacak bunak görünümlü kimi tipleri toplumun önüne akıldâne diye koyuyor, ya da çaktırmadan adres gösterebiliyor.
Gaz alıyor.
Nar danem, nur danem, bir danem, benim akıldanem.
İçlerinde her fırsatta devleti küçük düşürücü beyanlarda bulunanlar da var bu daneciklerin.
Hatta devletimizi katil ilan eden bile var.
Başbakan: "Terör örgütünün oyununa gelmeyeceğiz" diyor.
Ne kadar isterdik ama siz bu oyuna çoktan geldiniz Sayın Başbakan.
Topyekûn İslam coğrafyasını yeniden dizayn etmeyi, haritalarını yeniden çizmeyi hedef seçen BOP sürecinin "eş başkanı" olduğunuz gün bu oyunun bir parçası oldunuz.
Adına "Arap Baharı", "Acem Nanesi" "Türk Sosu" ve daha bilmem ne denen bu süreç ile PKK'nın söylem ve eylemlerini ayrı düşünen ya büyük bir yanılgı içindedir, ya da hedef şaşırtıyordur bence.
Hep derim, diyorum, diyeceğim.
Kişi için 10-20 sene çoook uzun bir zamandır.
Ama beka kültürü oluşmuş devletler için 50 sene 100 sene çok kısa bir zaman dilimidir, hatta bir an gibidir.
Devletlerin bekası ile iktidarların vakvakası apayrı şeydir.
Vakvaka biter beka kalır.
Devletin beka anlayışı, hedefi iktidarların değişmesiyle değişmez, her gelen iktidar o anlayışı pekiştirmek ve kökleştirmek için işbaşı yapar, çalışır, didinir.
Bizde ise, "devlet ebet müddet" anlayışı, ihale kanunundaki "yap, işlet, devret" anlayışına dönüştü, "nutuk at, ne bulursan sat, sonra yan gel yat."
Ah etik sorun olmasa da Deli Hasan'ın o meşhur "yatırmıyorlar ki" serzenişinin fıkrasını yazabilsem.
Yatırmazlar, rahat bırakmazlar, mezar da bile.
Değişmeyenlerin yanında ülkemde değişenler de var.
Terör olayları artık eskisi gibi telin edilmiyor meydanlarda.
Terörden beslenenler hitabına maruz kalmamak içinmiş(!)
Terör propagandası olmasın diye –her ne demekse- beşten aşağı şehit haberi önemsiz haber statüsündedir.
Beşten yukarı olursa bu kez de iktidara yakınlığına göre haber değeri biçiyor tarafsız(!) medyamız.
Ve dahası.
Kaç zamandır Anadolu analarının gözleri gözyaşları ile dolu.
Diner inşallah.
Döner inşallah.
Farkımız ne?
Bizdeki terör ile Suriye'deki terörün farkı nedir Allah aşkına?
Sahi, Halep'in, PKK'nın son saldırısını gerçekleştirdiği Şırnak'tan, Bab el-Hava'nın, Beytuşşebab'dan ne farkı var?
Sadece öğrenmek istiyorum, o kadar.
Bizdekini Barzani, Suriye'dekini biz destekliyoruz şeklinde cevap verenler de oldu soruma.
Olaylar ve gelişmeler bu düşünceyi haklı çıkarır gibi.
Terör saldırıları aynen devam ediyor, geçmişten farksız olarak.
Ölen, yine garibanın oğlu, eskiden olduğu gibi.
Yine siyasi nutuklar geçmişte atıldığı gibi.
PKK terör saldırılarının başladığı yıllar iktidarda bulunanların her saldırı sonrası attıkları nutuklarla seçtikleri cümlecikler aynı, alın kıyaslayın.
Özal'ın "birkaç çapulcu" sözüyle zamanenin "akıttıkları kanda boğulacaklar", "terör örgütünün son çırpınışları bunlar", "birkaç çapulcuya teslim mi olacağız" türü beyanlar sığlık, kofluk ve Kofilik/sağırlık düzleminde hep aynı.
Bir büyük devletlümüzün: "Terör örgütü köşeye sıkıştığı için bu saldırıları yapıyor" beyanı ise serlevhalık.
Levha yap as.
Adam, ben savaş yapıyorum diyor.
Sen son çırpınış diyorsun.
Adamın adamları gerilla diyor, sen, pek anlamadım valla diyorsun.
Birilerinin yine devresi yanmış olacak ki, eskiden de sık sık gündeme gelen, akil adamlar yine devrede.
Koskoca devlet, noter tasdikli iyi hal kâğıdı olmadan tapu işlemleri yapması mümkün olmayacak bunak görünümlü kimi tipleri toplumun önüne akıldâne diye koyuyor, ya da çaktırmadan adres gösterebiliyor.
Gaz alıyor.
Nar danem, nur danem, bir danem, benim akıldanem.
İçlerinde her fırsatta devleti küçük düşürücü beyanlarda bulunanlar da var bu daneciklerin.
Hatta devletimizi katil ilan eden bile var.
Başbakan: "Terör örgütünün oyununa gelmeyeceğiz" diyor.
Ne kadar isterdik ama siz bu oyuna çoktan geldiniz Sayın Başbakan.
Topyekûn İslam coğrafyasını yeniden dizayn etmeyi, haritalarını yeniden çizmeyi hedef seçen BOP sürecinin "eş başkanı" olduğunuz gün bu oyunun bir parçası oldunuz.
Adına "Arap Baharı", "Acem Nanesi" "Türk Sosu" ve daha bilmem ne denen bu süreç ile PKK'nın söylem ve eylemlerini ayrı düşünen ya büyük bir yanılgı içindedir, ya da hedef şaşırtıyordur bence.
Hep derim, diyorum, diyeceğim.
Kişi için 10-20 sene çoook uzun bir zamandır.
Ama beka kültürü oluşmuş devletler için 50 sene 100 sene çok kısa bir zaman dilimidir, hatta bir an gibidir.
Devletlerin bekası ile iktidarların vakvakası apayrı şeydir.
Vakvaka biter beka kalır.
Devletin beka anlayışı, hedefi iktidarların değişmesiyle değişmez, her gelen iktidar o anlayışı pekiştirmek ve kökleştirmek için işbaşı yapar, çalışır, didinir.
Bizde ise, "devlet ebet müddet" anlayışı, ihale kanunundaki "yap, işlet, devret" anlayışına dönüştü, "nutuk at, ne bulursan sat, sonra yan gel yat."
Ah etik sorun olmasa da Deli Hasan'ın o meşhur "yatırmıyorlar ki" serzenişinin fıkrasını yazabilsem.
Yatırmazlar, rahat bırakmazlar, mezar da bile.
Değişmeyenlerin yanında ülkemde değişenler de var.
Terör olayları artık eskisi gibi telin edilmiyor meydanlarda.
Terörden beslenenler hitabına maruz kalmamak içinmiş(!)
Terör propagandası olmasın diye –her ne demekse- beşten aşağı şehit haberi önemsiz haber statüsündedir.
Beşten yukarı olursa bu kez de iktidara yakınlığına göre haber değeri biçiyor tarafsız(!) medyamız.
Ve dahası.
Kaç zamandır Anadolu analarının gözleri gözyaşları ile dolu.
Diner inşallah.
Döner inşallah.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024