Hayırdır kaptan!

Dolmuştayım, Çalışlardan, İncirliye doğru gitmeye çalışıyoruz. Dolmuş dolu, trafik adım boyu. Birde yaklaşık 600 metrelik yola üzerine konulan dört trafik lambası yolu iyice uzatıyor. Hele tek derdi para kazanmak olan dolmuşçular için ise bu ışıklar tam bir hakaret? Önümüzde 7, 8 araç var ve kırmızı yandı. Kırmızıymış, ters yönmüş önemli değil ki, bizim şoför hemen ters şeride geçip, bastı gaza. Hayırdır kaptan! Kırmızı yanıyor, görmüyor musun? Hem de ters şerittesin. Ne yapıyorsun sen? Görüyorum, ne olacak birader? Ne demek ne olacak! İnsan taşıyorsun, illa polis mi çağıralım? Abi! Kaza yapmadık ki ama?(Ses tonum otomatik olarak yükseldi) Sana yanlış yaptığını belirtmek için illa kaza yapmanı mı bekleyeceğiz. Kaza yaptıktan, birkaç kişi ölüp veya yaralandıktan veya yolu tıkayıp, binlerce kişiyi trafiğe hapsettikten sonra "niye kuralları ihlal ettin, niye kırmızıda geçtin, niye terse şeride girdin" demenin ne anlamı var lan?  Kaptan cevap vermedi. Normal. Normal olmayan ise araçta onca kişiyiz, kaptanın bir hatasının bedelini hepimiz ödeyeceğiz ve hiç kimseden ses çıkmıyor. Artı sesi çıkana da sahip çıkılmıyor.Niye anlattım! Dolmuştan, otobüse ve akşamüzeri evdeyim. Ajansları açtım. Karşımda kaptan! Pardon! Başbakan. Yine aynı söylem, "sayemizde bir yıldır şehit cenazesi gelmiyor."Şimdi kaptanla, başbakanı niye yan yana koyduğumu anladınız mı? İlla yanlış yaptığını söylemek için 5, 10, 20 şehit cenazesinin gelmesi mi lazım! Hükümetin icraatları artık yanlışında ötesinde? Bizzat başbakan ifade etmişti;"Hiç bir bağımsız devletin hazmedemeyeceği olayları hazmederek bu süreci bu noktaya getirdik" Bu süreci PKK, maddi, siyasi, askeri ve lojistik bir yapılanma dönemi olarak kullandığını bilmeyen var mı? Artık dağdaki de, adadaki de, meclisteki de, "ya sözlerinizi yerine getirin, ya da beter ederiz" demiyor mu? Hükümet sayesinde sadece PKK'mız yok. El-Nusramız, PYD'miz gibi Suriye isyanında olan bütün terör örgütleri var ve tek emirle ülkemize de kayabilir, kayıyorlar da.Reyhanlı, Cilvegözü'ndeki terör eylemleri, Suriye sınırındaki ilçe ve köylerde yaşayan insanımızın, her an ölümle karşı karşıya bulunmaları bunun açık örneğidir. Yoksa hükümet, terörü sadece PKK ve bu örgütün hain pusuları sonucunda, şehit olan askerlerimize göre mi tanımlıyor! Böyle bir tablo ortaya çıkarsa (ki, PKK'nın tehditleri bu yönde) Başbakan; Ya! Biz böyle olmasını istememiştik, bizim niyetimiz şöyleydi, böyleydi, kusura bakmayın mı, diyecek.  * * *Cumhuriyet tarihindeki 56 milyar dolarlık satışın, 50 milyar dolarlık bölümüne imza atan Erdoğan, bu imzasıyla Avrupa ülkelerine karşı övünüyor. Satmakta beni geçemezsiniz. En iyi ben satarım, diyor. Son İzmir iktisat kongresinde söyledi bunları?"Her ne kadar Avrupa Birliği, bizim ağır hareket ettiğimizi de, söylese de ben, AB'ye gönderme yapmak istiyorum: AB'nin önce kendi ülkelerine bir bakması lazım. Kendi ülkelerini incelemiyorlar. Özelleştirmeleri en başarılı yürüten biziz. Bütün engellemelere rağmen ilerliyoruz" Neyi satıyor? Devleti, devletin gelir getiren kurumlarını? AKP şimdiye kadar yaklaşık 50 milyar dolarlık devlet kurumunu satmış. Aynı AKP yılda 50, 55 milyar dolar borç faizi ödüyor. Yani sattıkları faize gitti. Ama devletin işleyişi için para lazım. Hele örtülü ödenek kasasının hiç boş kalmaması lazım? Nasıl olacak? Yemenden, içmenden, giyinmenden, SGK'dan, SSK'dan, aracından, oturduğun evden, gittiğin hastaneden, okuldan, bakkaldan, benzinden, sudan, gazdan, havadan? Sana "ek" yapılarak olacak. Anladın? Anlamadıysan son gelen faturana bak?