Bir gazeteci olan Mehmet Sakin, Türkiye'yi derinden sarsan, kan fayında bile kırılmalara yol açan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi günlerinde başından geçen olayı şöyle aktarıyor:
"17 Ağustos depreminden hemen sonraydı. Gazetem için haber hazırlıyorum. İnternet üzerindeki kan bankaları ilgimi çekti. Acil kan arayanların internet üzerinden gönüllülere ulaştıklarını gördüm. Sayıları bir elin parmak sayısını geçmeyen kan bağış sitelerini incelediğimde her yaştan insanın ihtiyaç sahiplerine kan vermek için biraraya geldiklerini gördüm ve heyecanlandım. Haberi yaptım, okurlara üye olmaları çağrısında bulundum. Bu çağrı kuru kuruya olmasın diye de hepsine ayrı ayrı üye oldum. Geçen süre içerisinde 8-10 kişi beni aradı ve kan ihtiyaçlarını ifade ettiler; birkaçına verebildim. Veremediklerimi de çevremdeki arkadaşlarıma iletip yardımcı olmaya çalıştım. Ama beni en çok duygulandıran, 'hayatı kolaylaştıran internet' dedikleri şey bu olsa gerek dedirten olay ise, memleketim Malatya'da bir yakınımın ameliyat masasında kan ihtiyacının olmasıydı. Ben İstanbul'da, onlar Malatya'da, elim kolum bağlı, bir şey yapamıyorum. Telefonla aradım, 'bir ihtiyacınız var mı?' diye sordum. 'Kan arıyoruz' dediler. İlk aklıma gelen internet üzerindeki kan bankalarının kayıtlarıydı. Uygun bir kan gurubu buldum ve verilen telefon ile aradım. Malatya'da, bir kamu kurumunda çalışan beyefendi kan verebileceğini söyleyince, hastamın yakınları ile irtibat kurmalarını sağladım. Telefonu kapattıktan sonra, ne ilginç birşey; hiç tanımadığınız bir kişi, internet üzerindeki bilgilerinden dolayı kendisine ulaşıyorsunuz ve kanının bir bölümünü sizin için vermeyi şartsız, sorgusuz, sualsiz kabul ediyor. O anki duygularımı ifade etmem zor. Çok hoş, çok farklı bir duyguydu. Bu yardımlaşmayı yalnıza teknolojiye, internete bağlamak anlamsız, ayakları yere basmayan, havada bir düşünce olur; biliyorum, Ama internetin aracı olması, hayatı kolaylaştırması adına paylaşılabilecek bir hadise."
"17 Ağustos depreminden hemen sonraydı. Gazetem için haber hazırlıyorum. İnternet üzerindeki kan bankaları ilgimi çekti. Acil kan arayanların internet üzerinden gönüllülere ulaştıklarını gördüm. Sayıları bir elin parmak sayısını geçmeyen kan bağış sitelerini incelediğimde her yaştan insanın ihtiyaç sahiplerine kan vermek için biraraya geldiklerini gördüm ve heyecanlandım. Haberi yaptım, okurlara üye olmaları çağrısında bulundum. Bu çağrı kuru kuruya olmasın diye de hepsine ayrı ayrı üye oldum. Geçen süre içerisinde 8-10 kişi beni aradı ve kan ihtiyaçlarını ifade ettiler; birkaçına verebildim. Veremediklerimi de çevremdeki arkadaşlarıma iletip yardımcı olmaya çalıştım. Ama beni en çok duygulandıran, 'hayatı kolaylaştıran internet' dedikleri şey bu olsa gerek dedirten olay ise, memleketim Malatya'da bir yakınımın ameliyat masasında kan ihtiyacının olmasıydı. Ben İstanbul'da, onlar Malatya'da, elim kolum bağlı, bir şey yapamıyorum. Telefonla aradım, 'bir ihtiyacınız var mı?' diye sordum. 'Kan arıyoruz' dediler. İlk aklıma gelen internet üzerindeki kan bankalarının kayıtlarıydı. Uygun bir kan gurubu buldum ve verilen telefon ile aradım. Malatya'da, bir kamu kurumunda çalışan beyefendi kan verebileceğini söyleyince, hastamın yakınları ile irtibat kurmalarını sağladım. Telefonu kapattıktan sonra, ne ilginç birşey; hiç tanımadığınız bir kişi, internet üzerindeki bilgilerinden dolayı kendisine ulaşıyorsunuz ve kanının bir bölümünü sizin için vermeyi şartsız, sorgusuz, sualsiz kabul ediyor. O anki duygularımı ifade etmem zor. Çok hoş, çok farklı bir duyguydu. Bu yardımlaşmayı yalnıza teknolojiye, internete bağlamak anlamsız, ayakları yere basmayan, havada bir düşünce olur; biliyorum, Ama internetin aracı olması, hayatı kolaylaştırması adına paylaşılabilecek bir hadise."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.