Türkiye, iktisadi, siyasi, ahlaki, ekonomik olarak tıkanmıştır. Her geçen gün de kan kaybetmeye devam ediyor. Sosyal patlamalar kapıda. Toplum her sahada paranoya yaşıyor. Herkes birbirine, ne oluyoruz, memleket nereye gidiyor diye soruyor.Gazete manşetlerine bakın. Televizyon haberlerini izleyin insanın içi kararıyor. İnsanımızın psikolojisi bozulmuş. Basit şeylerden kavga eder hale gelmişler.Vatandaş sokağa çıkmaya korkuyor. Ne zaman nerede ne olacak diye endişe ediyor. Korku toplumu olduk. Birbirimize güvenimiz kalmadı.Oysa devleti idare eden iradenin asıl görevi, bu dumanlı havayı dağıtacak; Milletin mal emniyetini, can emniyetini, namus emniyetini sağlamaktır. Devlet yok. Ara ki devleti bulasın. Bu durum dumanlı havayı sevenlerin işini kolaylaştırırken vatandaş da kendi eliyle hak ve hukukunu korumaya çalışıyor. Zaten dumanlı havayı sevenlerin de arayıp bulamadığı bu. Böylece vatandaşların karşı karşıya getirilmesi sağlanarak, çatışma ortamına doğru hızlı bir şekilde yol alınmaktadır.Köşe yazarlarını okuyoruz, program yapımcılarını izliyoruz hep aynı şeyler. İnsanımızın gönlünü karartan, ümitsizliğe sevk eden cinsten şeyler?Oysa bu aydınlardan (!) şunu beklerdik; "Ey vatandaşlar! Tamam, her şey çok kötü ama, çıkış yolu da şudur" diyebilseler. Veya toplumun yararlarına çözüm getiren adresi gösterme onurunu gösterebilselerdi. Ama nerede? Avare kasnak gibi dönüp, dönüp aynı şeyleri tekrar edip duruyorlar. Milletin problemlerini gerçekten dert edinselerdi, çözümün yanı başlarında olduğunu görmezlikten gelmeyeceklerdi. Sözüm ona bu aydınlar (!) samimiyet sınavını kaybetmişlerdir. Haber değeri olmayan olayları bile köşe yazılarına ve ekranlarına taşırken, bu milletin bağrından çıkmış dünyada 300'ü aşkın bilim adamı tarafından ayakta alkışlanan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ortaya koyduğu çözüm önerilerini görmezlikten gelmek ne ile izah edilebilir. En basit ifade ile mevcut statükonun devamını istemek ve milletin düştüğü vahim hale sırça köşklerden seyretmeye devam etmek.Bundan iki yıl önce Prof. Dr. Celal Şengör'ün Rusya Bilimler Akademisi'ne kabul edilmesi gazete sayfalarına haklı olarak taşınırken (bizim için onur verici), Rusya Bilimler Akademisi'nden birçok profesörün, Haydar Baş Bey'in kaleme aldığı "MİLLİ EKONOMİ MODELİ" adlı eseri hakkında tebliğler yayınlamalarını ve dünyaya çözüm olarak önermelerini gazete sütunlarına taşımamaları hiç bir şeyle izah edilemez.Bu ülkenin yukarıda saydığımız veya sayamadığımız problemlerini çok kısa bir sürede çözebilecek; tez'e, vizyona, misyona, inanca, imana, gayrete, kadroya, aşk ve heyecana sahip tek lider Prof. Dr. Haydar Baş Bey'dir.O'nun, "Benim milletime verdiğim söz, Allah'a(c.c.) verdiğim söz gibidir" ifadeleri her şeyi anlatmaya yeter de artar bile. Bu söze değil oy vermek, can verilir. Sayın Prof. Dr. Haydar Baş Bey bir adım daha ileri giderek bu millete verdiği sözü noterden tasdikli bir şekilde milletin önüne koydu. Bu durum dünya siyasi tarihinde bir ilktir. O, üzerine düşeni fazlasıyla yaptı ve yapmaya da devam ediyor.Artık söz milletindir?
Hasan Kadı / diğer yazıları
- Türkiye tıkanmıştır / 10.01.2010
- İlkleri yaşamak / 04.01.2010
- Adaptasyon / 02.01.2010
- Ne oluyoruz? / 29.12.2009
- Hükümetten garip açıklamalar / 25.12.2009
- Türkiye'de ve Ortadoğu'da hava bulanık / 20.12.2009
- Ne kadar refah o kadar demokrasi / 18.12.2009
- Ayrıntı / 16.12.2009
- Fotoğrafa bakar mısınız? / 13.12.2009
- İlkleri yaşamak / 04.01.2010
- Adaptasyon / 02.01.2010
- Ne oluyoruz? / 29.12.2009
- Hükümetten garip açıklamalar / 25.12.2009
- Türkiye'de ve Ortadoğu'da hava bulanık / 20.12.2009
- Ne kadar refah o kadar demokrasi / 18.12.2009
- Ayrıntı / 16.12.2009
- Fotoğrafa bakar mısınız? / 13.12.2009