Dostluk maçında Japonya'ya 4-2 kaybettik. Şimdi ben maçı üç bölüme ayırıyorum.
Birinci bölüm sahadan silindiğimiz ilk yarı. İkinci bölüm ikinci yarının başından 77. dakikada oluşan penaltıya kadar nispeten iyi oynadığımız bölüm. Üçüncü bölüm ise penaltıdan maçın sonuna kadar kötü oynadığımız ama sahadan silinmediğimiz bölüm.
Peki şimdi hangisi futbolumuzun gerçeği.
Maçtan bir gün önce İsmail Yüksek Ermanistan maçı için şöyle bir şey dedi. İkinci yarı yaşadığımız konsantrasyon sorununa bir çözüm bulmalıyız.
Acaba aynı maç içinde yaşadığımız git gelleri sadece basit konsantrasyon sorunu mu? Bence daha fazla bir şey olmalı.
Şimdi Japonlar 30-35 yıl önce bu işe yatırım yapmaya başlamışlar.
Biz de ise 20. yüzyılın başından beri bu spor oynanıyor. Yaklaşık 120 yıl.
Sonuç Japonlar 4 Türkiye 2. Belli ki Japonlar işe bizden daha çok ciddiyet ile yaklaşıyorlar.
İlk yarı bir olay dikkatimi çekti. Japonlar her ikili mücadelede futbolcularımızın belini kırdılar.
Adamlar sadece futbolun gereklerini yapmanın ötesinde öyle futbolcular da bulmuşlar ki yetenek olarak bizim futbolcularımızın çok üstündeler.
Bütün bunlar net bir şekilde gösteriyor ki burada bilimsel bir yaklaşım var.
Adamların futbolcuları gökten zembille inmiyor.
Şimdi yazıyı yazarken Kuntz'un açıklamalarını da dinliyorum. Bir ara soruyu cevaplarken yüzünde bir tebessüm var. Sonra yine ciddileşti neyse ki.
Fakat böyle bir durumda tebessüm olursa sonuç da böyle olursa yadırgamamak lazım.
Evet ilk yarı sahadan silindik. Yediğimiz ilk golde hata yapmayan oyuncu yok gibiydi.
Önce sanırım Onur Bulut çalım yedi. Sonra İrfan önünde geçen topu seyretti.
Salih Özcan bir diğer seyreden oyuncu idi. Stoper Çağlar Söyüncü toptan korktu. Uğurcan zamanında müdahale edemedi.
İkinci golde mesela Orkun Kökçü ilk şutu çeken rakibine müdahale edemiyor.
Üçüncü golde Onur Bulut orta sahada çok kötü bir çalım yiyip yere düşüyor.
İkinci yarı toparlandık diyebiliriz. Fakat Japonlar bir kez daha daha farklı bir strateji izledi.
Bu sefer de boş bıraktığımız alanları değerlendirdiler. Bir kontratakta hızlı geldiler.
İsmail Yüksek basit penaltıya neden oldu. Kısacası oyunu döndüremedik ve talihsiz bir yenilgi aldık.
En son Ermenistan Hırvatistan maçını da seyrettim. Hırvatistan maçı 1-0 kazandı.
Şimdi çok önemli bir mücadeleye çıkacağız. Fakat bir kere daha ümitsiz durumdayız.
Hırvatistan çok paslaşan ve hareketli oynayan bir takım. Nasıl baş edebiliriz.
Bu futbolla çok zor. Artık bir kere daha konsantrasyon mu devreye girecek. Bakalım göreceğiz.
Birinci bölüm sahadan silindiğimiz ilk yarı. İkinci bölüm ikinci yarının başından 77. dakikada oluşan penaltıya kadar nispeten iyi oynadığımız bölüm. Üçüncü bölüm ise penaltıdan maçın sonuna kadar kötü oynadığımız ama sahadan silinmediğimiz bölüm.
Peki şimdi hangisi futbolumuzun gerçeği.
Maçtan bir gün önce İsmail Yüksek Ermanistan maçı için şöyle bir şey dedi. İkinci yarı yaşadığımız konsantrasyon sorununa bir çözüm bulmalıyız.
Acaba aynı maç içinde yaşadığımız git gelleri sadece basit konsantrasyon sorunu mu? Bence daha fazla bir şey olmalı.
Şimdi Japonlar 30-35 yıl önce bu işe yatırım yapmaya başlamışlar.
Biz de ise 20. yüzyılın başından beri bu spor oynanıyor. Yaklaşık 120 yıl.
Sonuç Japonlar 4 Türkiye 2. Belli ki Japonlar işe bizden daha çok ciddiyet ile yaklaşıyorlar.
İlk yarı bir olay dikkatimi çekti. Japonlar her ikili mücadelede futbolcularımızın belini kırdılar.
Adamlar sadece futbolun gereklerini yapmanın ötesinde öyle futbolcular da bulmuşlar ki yetenek olarak bizim futbolcularımızın çok üstündeler.
Bütün bunlar net bir şekilde gösteriyor ki burada bilimsel bir yaklaşım var.
Adamların futbolcuları gökten zembille inmiyor.
Şimdi yazıyı yazarken Kuntz'un açıklamalarını da dinliyorum. Bir ara soruyu cevaplarken yüzünde bir tebessüm var. Sonra yine ciddileşti neyse ki.
Fakat böyle bir durumda tebessüm olursa sonuç da böyle olursa yadırgamamak lazım.
Evet ilk yarı sahadan silindik. Yediğimiz ilk golde hata yapmayan oyuncu yok gibiydi.
Önce sanırım Onur Bulut çalım yedi. Sonra İrfan önünde geçen topu seyretti.
Salih Özcan bir diğer seyreden oyuncu idi. Stoper Çağlar Söyüncü toptan korktu. Uğurcan zamanında müdahale edemedi.
İkinci golde mesela Orkun Kökçü ilk şutu çeken rakibine müdahale edemiyor.
Üçüncü golde Onur Bulut orta sahada çok kötü bir çalım yiyip yere düşüyor.
İkinci yarı toparlandık diyebiliriz. Fakat Japonlar bir kez daha daha farklı bir strateji izledi.
Bu sefer de boş bıraktığımız alanları değerlendirdiler. Bir kontratakta hızlı geldiler.
İsmail Yüksek basit penaltıya neden oldu. Kısacası oyunu döndüremedik ve talihsiz bir yenilgi aldık.
En son Ermenistan Hırvatistan maçını da seyrettim. Hırvatistan maçı 1-0 kazandı.
Şimdi çok önemli bir mücadeleye çıkacağız. Fakat bir kere daha ümitsiz durumdayız.
Hırvatistan çok paslaşan ve hareketli oynayan bir takım. Nasıl baş edebiliriz.
Bu futbolla çok zor. Artık bir kere daha konsantrasyon mu devreye girecek. Bakalım göreceğiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Çok yazık oldu / 14.03.2025
- Galibiyet Torreira ile geldi / 10.03.2025
- Talihsiz gece / 07.03.2025
- Futbol keşmekeşi / 03.03.2025
- Dünya derbisi / 25.02.2025
- Üzgünüz / 21.02.2025
- Galatasaray kazanmasını bildi / 18.02.2025
- Fenerbahçe iki işi birarada yapamıyor / 17.02.2025
- Yine iyi savunma / 14.02.2025
- Adana Demirspor'un çekilmesi bir şovdu / 10.02.2025
- Galibiyet Torreira ile geldi / 10.03.2025
- Talihsiz gece / 07.03.2025
- Futbol keşmekeşi / 03.03.2025
- Dünya derbisi / 25.02.2025
- Üzgünüz / 21.02.2025
- Galatasaray kazanmasını bildi / 18.02.2025
- Fenerbahçe iki işi birarada yapamıyor / 17.02.2025
- Yine iyi savunma / 14.02.2025
- Adana Demirspor'un çekilmesi bir şovdu / 10.02.2025