Doğduğum günden beridir hiç bir tren beklemedi beni. Ben de yetişemedim hiç bir trene. Hangi ağaca rüzgar oldumsa sızladı dört bir yanım. İşte o günden beri secde ettim rüzgarın sahibine.
Çıkarttım kendimi üzerimden. Koşturdum güneşi bol olan tarlalara doğru. Yandım, yakıldım, karardı her yanım. Ama isyan etmedim dünyanın dönüyor olmasına. Ve hep anne dedim, ömrüm uzadı.
İncecik kollarım vardı. Yapayalnızdım. Başım dönüyordu dünyaya inat. Hangi tebessümün arkasına sığınayım. Ellerim kapkara, tutamaz baharın kızı. Hangi mevsime yemin edeyim dostlar?
Yağmur yağıyordu ve ben sokaktaydım. Yağmur niye yağıyordu. Ben sokaktaydım ve yükü ağırdı. Adımları hangi şarkıya bağlayayım şimdi?
Merhaba gecenin narin saçları
Merhaba yaşıyor olmam
Merhaba uyanmam
Kırık tebessümüm merhaba
Bakın taşlara. Duruyor işte orda, devinimsiz, sualsiz ve sebepsiz. Hangi yaraya merhem ki o? Hangi ilerleyen günlere takoz? Saçlarım inadına kısa. Kaç gündür ellerime beyaz düşler gördüm. Ama ruhum alabildiğine geceden yana. Vurulacağımdan korkuyorum. Eski bir kalenin zindanına atılmış olmak neye yararki? Kral imza bile atamıyor. Gardiyanın yüzü toprağa dönmüş, saçlarını bile taramaktan aciz.
Bir ırmak olmalı dostlar, bir ırmak olmalı. Akan sonsuzluğa doğru. Durmadan, durulmadan akan. Çıkmalı karşıma. Görmeliyim onu. Düşüme girmeli o ırmak en azından. Akmalı başımdan ayağıma kadar. Ben de bilmeliyim paranın hangi yüzünün geleceğini. Ben de inanmalıyım sabaha çıkacağıma.
Özledim dostlar gülücüklerini onun. Bana onun iklimini gönderin. Beni yine sevsin, çizsin benim resmimi. Hayata böyle başlamak, baharı kör ediyor.
Kendime baktığım zaman nedense
Ayaklarım uyuşuyor erken bir saate
Atlar kişniyor dostlar savaş çıkacak
Kurun şu çadırı, kılıçlarımız kör
Çıkarttım kendimi üzerimden. Koşturdum güneşi bol olan tarlalara doğru. Yandım, yakıldım, karardı her yanım. Ama isyan etmedim dünyanın dönüyor olmasına. Ve hep anne dedim, ömrüm uzadı.
İncecik kollarım vardı. Yapayalnızdım. Başım dönüyordu dünyaya inat. Hangi tebessümün arkasına sığınayım. Ellerim kapkara, tutamaz baharın kızı. Hangi mevsime yemin edeyim dostlar?
Yağmur yağıyordu ve ben sokaktaydım. Yağmur niye yağıyordu. Ben sokaktaydım ve yükü ağırdı. Adımları hangi şarkıya bağlayayım şimdi?
Merhaba gecenin narin saçları
Merhaba yaşıyor olmam
Merhaba uyanmam
Kırık tebessümüm merhaba
Bakın taşlara. Duruyor işte orda, devinimsiz, sualsiz ve sebepsiz. Hangi yaraya merhem ki o? Hangi ilerleyen günlere takoz? Saçlarım inadına kısa. Kaç gündür ellerime beyaz düşler gördüm. Ama ruhum alabildiğine geceden yana. Vurulacağımdan korkuyorum. Eski bir kalenin zindanına atılmış olmak neye yararki? Kral imza bile atamıyor. Gardiyanın yüzü toprağa dönmüş, saçlarını bile taramaktan aciz.
Bir ırmak olmalı dostlar, bir ırmak olmalı. Akan sonsuzluğa doğru. Durmadan, durulmadan akan. Çıkmalı karşıma. Görmeliyim onu. Düşüme girmeli o ırmak en azından. Akmalı başımdan ayağıma kadar. Ben de bilmeliyim paranın hangi yüzünün geleceğini. Ben de inanmalıyım sabaha çıkacağıma.
Özledim dostlar gülücüklerini onun. Bana onun iklimini gönderin. Beni yine sevsin, çizsin benim resmimi. Hayata böyle başlamak, baharı kör ediyor.
Kendime baktığım zaman nedense
Ayaklarım uyuşuyor erken bir saate
Atlar kişniyor dostlar savaş çıkacak
Kurun şu çadırı, kılıçlarımız kör
Hüseyin Burak Us / diğer yazıları
- Bitmeyen hasret... / 31.08.2004
- Kuyu başında edilmiş yemin ya da gülperi ıslığı / 28.08.2004
- Bana karanfili öpmeyi öğrettin / 18.08.2004
- Hangi mevsime yemin edeyim / 26.06.2004
- Kuyu başında edilmiş yemin ya da gülperi ıslığı / 28.08.2004
- Bana karanfili öpmeyi öğrettin / 18.08.2004
- Hangi mevsime yemin edeyim / 26.06.2004