Haber bültenlerinde kullanılan dil ilginç.
Günlük hayatta karşılığı olmayan, asalak olarak tabir edebileceğimiz cümleler muhabirlerin, editörlerin sıkıştıkları anlarda imdadına yetişiyor.
İşte bir kaç asalak cümle örneği:
Gündeme bomba gibi düştü.
Bir umuda yolculuk daha hüsranla sona
erdi. Dev metropol, mega kent, mega köy.
Saniye saniye görüntülendi, kameralara yansıdı.
Venedik’e döndü, hayat felç oldu.
Feci kaza, feci şekilde can verdi.
Can pazarı yaşandı.
Faciaya ramak kaldı, facia ucuz atlatıldı.
Bu görüntüler ....’den
Gecenin karanlığını alevler aydınlattı.
İstanbul yağmura teslim, Doğu kara teslim vs. Ankara toz duman…
***************
Spor basınında yine transfer haberleri furyası başladı.
Artık transfer sezonu bitene kadar dünyaca ünlü futbolcular Galatasaray’a, Fenerbahçe’ye, Beşiktaş’a, Trabzon’a getirilir, bu takımlardan futbolcular gönderilir. Hemen belirtelim bunların yüzde 90’ı masa başında üretilen uydurma haberler.
Yüz tane yalan transfer haberi yazarlar, içinden biri tutunca da, işte biz yazmıştık, farkımızı gösterdik diye böbürlenirler.
Tabi bir de işin okuyucu tarafı var. Demek ki yalan haberin alıcısı çok. Spor basını ayakta kalmak için kendini yalan da olsa ilgi çekici haber vermek zorunda hissediyor. Burada okuyucuya da iyi ile kötüyü, yalan ile doğruyu ayırma görevi düşüyor. Bu sadece spor basını için değil tüm alanlarda geçerli. Yalana pirim verirseniz, doğrular azalır her yeri yalan kaplar. Talebin olduğu yerde mutlaka daha fazla arz olacaktır.
**************** ********
Kitap okumayan bir toplumuz. Okuyanlarımız da büyük oranda popüler kültürün yönlendirmesiyle hareket ediyor. Mesela son günlerde kitapçılara uğradıysanız Muhteşem Yüzyıl etkisini hemen fark edersiniz. O döneme dair kitapların sayısında büyük bir artış var. Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan ve Pargalı İbrahim Paşa üzerine yazılmış onlarca kitap var. 1.5 yıl önce bu isimlerle hiç kimse ilgilenmezdi. Bu durum yönlendirmeye açık bir toplum olduğumuzu gösteriyor. Keşke kendi irademizle o dönemleri anlatan (doğru anlatan) kitapları okuyabilseydik. Kitap okuma bahsi açmışken, Türkiye’de okuma alışkanlıkları üzerine yapılan bir araştırmadan bir kaç not aktaralım.
• Japonya’da toplumun yüzde 14’ü, ABD’de yüzde 12’si, İngiltere ve Fransa’da yüzde 21’i düzenli kitap okurken, bizim ülkemizde sadece on binde bir kişi kitap okuyor.
• Türkiye’de günde ortalama beş saat televizyon seyredilirken, kitap okumaya yılda sadece altı saat ayrılıyor.
Günlük hayatta karşılığı olmayan, asalak olarak tabir edebileceğimiz cümleler muhabirlerin, editörlerin sıkıştıkları anlarda imdadına yetişiyor.
İşte bir kaç asalak cümle örneği:
Gündeme bomba gibi düştü.
Bir umuda yolculuk daha hüsranla sona
erdi. Dev metropol, mega kent, mega köy.
Saniye saniye görüntülendi, kameralara yansıdı.
Venedik’e döndü, hayat felç oldu.
Feci kaza, feci şekilde can verdi.
Can pazarı yaşandı.
Faciaya ramak kaldı, facia ucuz atlatıldı.
Bu görüntüler ....’den
Gecenin karanlığını alevler aydınlattı.
İstanbul yağmura teslim, Doğu kara teslim vs. Ankara toz duman…
***************
Spor basınında yine transfer haberleri furyası başladı.
Artık transfer sezonu bitene kadar dünyaca ünlü futbolcular Galatasaray’a, Fenerbahçe’ye, Beşiktaş’a, Trabzon’a getirilir, bu takımlardan futbolcular gönderilir. Hemen belirtelim bunların yüzde 90’ı masa başında üretilen uydurma haberler.
Yüz tane yalan transfer haberi yazarlar, içinden biri tutunca da, işte biz yazmıştık, farkımızı gösterdik diye böbürlenirler.
Tabi bir de işin okuyucu tarafı var. Demek ki yalan haberin alıcısı çok. Spor basını ayakta kalmak için kendini yalan da olsa ilgi çekici haber vermek zorunda hissediyor. Burada okuyucuya da iyi ile kötüyü, yalan ile doğruyu ayırma görevi düşüyor. Bu sadece spor basını için değil tüm alanlarda geçerli. Yalana pirim verirseniz, doğrular azalır her yeri yalan kaplar. Talebin olduğu yerde mutlaka daha fazla arz olacaktır.
**************** ********
Kitap okumayan bir toplumuz. Okuyanlarımız da büyük oranda popüler kültürün yönlendirmesiyle hareket ediyor. Mesela son günlerde kitapçılara uğradıysanız Muhteşem Yüzyıl etkisini hemen fark edersiniz. O döneme dair kitapların sayısında büyük bir artış var. Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan ve Pargalı İbrahim Paşa üzerine yazılmış onlarca kitap var. 1.5 yıl önce bu isimlerle hiç kimse ilgilenmezdi. Bu durum yönlendirmeye açık bir toplum olduğumuzu gösteriyor. Keşke kendi irademizle o dönemleri anlatan (doğru anlatan) kitapları okuyabilseydik. Kitap okuma bahsi açmışken, Türkiye’de okuma alışkanlıkları üzerine yapılan bir araştırmadan bir kaç not aktaralım.
• Japonya’da toplumun yüzde 14’ü, ABD’de yüzde 12’si, İngiltere ve Fransa’da yüzde 21’i düzenli kitap okurken, bizim ülkemizde sadece on binde bir kişi kitap okuyor.
• Türkiye’de günde ortalama beş saat televizyon seyredilirken, kitap okumaya yılda sadece altı saat ayrılıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Teröriste kravat taktırınca! / 01.03.2025
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024