Ayine-i devranda görüntümüz bu.
Bu tablonun oluşmasında, bilcümle olumsuzlukların bir arada ve bu coğrafyada buluşmasında, emniyet ve bolluk içinde kardeşçe yaşaması gerekenlerin üç kuruşluk menfaat için sürekli bir biri ile didişmesinde ve dalaşmasında, siz biz hepimiz az çok hisse sahibiyiz.
Özellikle iktidar koltuğunda oturan ve tuttukları baldan da biraz fazlaca yalayan arkadaşlar; "iyi işler yapılmışsa biz yaptık, kötü şeyler gelişmişse dış güçler, lobiler, fitne-fesat şebekeleri" yüzündendir kolaycılığından ve aymazlığından artık kurtulmaları gerekmektedir.
Hiç kimsenin, hiç bir gurubun, iktidar hırsına kapılarak göz göre göre vatan gemisini batırmaya ve milleti sulara gark etmeye hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur.
Bu ülkede yaşayan aklı başında ve vicdan sahibi herkesin, her kesimin ciddi bir muhasebeye oturması şarttır ama özellikle ve öncelikle iktidarın şurasında- burasında görev almış olanların çok acil başlarını iki ellerinin arasına alıp derin muhasebelere dalmaları şarttır ve de zaruridir.
Demelidirler, bir birlerine hatırlatmalıdırlar ki; biz "kimsesizlerin kimsesi olacağız" iddiasıyla geldik, "kenar-ı Dicle'de kurt kapsa bir koyunu/Adli İlahi gelir de Ömer'den sorar onu" mısralarını okuya okuya oy topladık ve iktidar olduk, peki ülkenin bugünkü hali nedir, ülkeyi getirdiğimiz uçurum nicedir?
On dört seneden beri tek başımıza yönettiğimiz ülkenin görüntüsü Nahl Suresinin yüz on ikinci ayetinde çizilen fotoğrafın nerdeyse aynısı, neden:
"Allah ibret için bir memleketi örnek vererek anlatıyor. Bu memleket güvenli, huzurlu idi. Servet ve gıda her yandan bol bol akardı. Sonra Allah'ın nimetlerini, dinini, şeriatını inkâr ettiler, nankörlük ettiler. Allah da onlara, yapmaya devam ettikleri düzenbazlıklardan dolayı açlık ve korku gömleği giydirdi, huzursuz ve mutsuz hale getirdi."
AB kara sevdası uğruna zinanın suç olmaktan çıkarılması, domuzun kasaplık hayvanlar listesine alınması, vatan topraklarının satışa çıkarılması, maden yataklarının küresel tefecilere peşkeş çekilmesi ve daha niceleri, ayette sayılan nankörlükler ve düzenbazlıklar cümlesinden sayılabilir mi acaba?
Muhasebeden kaçmanın, kendi öz nefsinize hesap vermekten kaçınmanın, eleştirilere kulak tıkamanın sonucu olarak cennet vatanı cehenneme çevirme yolunda hızla ilerliyorsunuz.
Bu inatçılıkla, bu burnundan kıl aldırmama havası ile, burnu buluttan su içercesine kibre batmış vaziyette nereye kadar?
En tavandakinden en tabandakine kadar iktidarın nimetlerini tepe tepe kullandığınız gibi lütfen külfetlerini de paylaşın, nerelerde nasıl hatalar yaptık diye lütfen bir birinize sorun, azcık kafa yorun ne olur?
Mealini arz ettiğimiz ayetle birlikte günlük ders konusu yapmanız gereken şu Kur'an ayetlerini de lütfen anlamaya çalışın:
"Bu gerçek böyledir. Çünkü Allah bir topluma bahşettiği nimeti, o toplum kendi gidişini değiştirmedikçe, asla değiştirip elinden almaz ve bilin ki, Allah her şeyi işiten ve her şeyi bilendir." (Enfal: 53).
"Her insanın önünde ve arkasında, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetleyen melekler vardır. Gerçek şu ki, insanlar kendi iç dünyalarını değiştirmedikçe, Allah onların genel durumunu değiştirmez. Allah bir topluma kendi kötülüklerinin bir sonucu olarak, bir felaket tattıracağı zaman, onu geri çevirecek yoktur. Zaten o insanların, Allah'tan başka koruyup kollayanları da yoktur." (R'ad: 11).
Bu tablonun oluşmasında, bilcümle olumsuzlukların bir arada ve bu coğrafyada buluşmasında, emniyet ve bolluk içinde kardeşçe yaşaması gerekenlerin üç kuruşluk menfaat için sürekli bir biri ile didişmesinde ve dalaşmasında, siz biz hepimiz az çok hisse sahibiyiz.
Özellikle iktidar koltuğunda oturan ve tuttukları baldan da biraz fazlaca yalayan arkadaşlar; "iyi işler yapılmışsa biz yaptık, kötü şeyler gelişmişse dış güçler, lobiler, fitne-fesat şebekeleri" yüzündendir kolaycılığından ve aymazlığından artık kurtulmaları gerekmektedir.
Hiç kimsenin, hiç bir gurubun, iktidar hırsına kapılarak göz göre göre vatan gemisini batırmaya ve milleti sulara gark etmeye hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur.
Bu ülkede yaşayan aklı başında ve vicdan sahibi herkesin, her kesimin ciddi bir muhasebeye oturması şarttır ama özellikle ve öncelikle iktidarın şurasında- burasında görev almış olanların çok acil başlarını iki ellerinin arasına alıp derin muhasebelere dalmaları şarttır ve de zaruridir.
Demelidirler, bir birlerine hatırlatmalıdırlar ki; biz "kimsesizlerin kimsesi olacağız" iddiasıyla geldik, "kenar-ı Dicle'de kurt kapsa bir koyunu/Adli İlahi gelir de Ömer'den sorar onu" mısralarını okuya okuya oy topladık ve iktidar olduk, peki ülkenin bugünkü hali nedir, ülkeyi getirdiğimiz uçurum nicedir?
On dört seneden beri tek başımıza yönettiğimiz ülkenin görüntüsü Nahl Suresinin yüz on ikinci ayetinde çizilen fotoğrafın nerdeyse aynısı, neden:
"Allah ibret için bir memleketi örnek vererek anlatıyor. Bu memleket güvenli, huzurlu idi. Servet ve gıda her yandan bol bol akardı. Sonra Allah'ın nimetlerini, dinini, şeriatını inkâr ettiler, nankörlük ettiler. Allah da onlara, yapmaya devam ettikleri düzenbazlıklardan dolayı açlık ve korku gömleği giydirdi, huzursuz ve mutsuz hale getirdi."
AB kara sevdası uğruna zinanın suç olmaktan çıkarılması, domuzun kasaplık hayvanlar listesine alınması, vatan topraklarının satışa çıkarılması, maden yataklarının küresel tefecilere peşkeş çekilmesi ve daha niceleri, ayette sayılan nankörlükler ve düzenbazlıklar cümlesinden sayılabilir mi acaba?
Muhasebeden kaçmanın, kendi öz nefsinize hesap vermekten kaçınmanın, eleştirilere kulak tıkamanın sonucu olarak cennet vatanı cehenneme çevirme yolunda hızla ilerliyorsunuz.
Bu inatçılıkla, bu burnundan kıl aldırmama havası ile, burnu buluttan su içercesine kibre batmış vaziyette nereye kadar?
En tavandakinden en tabandakine kadar iktidarın nimetlerini tepe tepe kullandığınız gibi lütfen külfetlerini de paylaşın, nerelerde nasıl hatalar yaptık diye lütfen bir birinize sorun, azcık kafa yorun ne olur?
Mealini arz ettiğimiz ayetle birlikte günlük ders konusu yapmanız gereken şu Kur'an ayetlerini de lütfen anlamaya çalışın:
"Bu gerçek böyledir. Çünkü Allah bir topluma bahşettiği nimeti, o toplum kendi gidişini değiştirmedikçe, asla değiştirip elinden almaz ve bilin ki, Allah her şeyi işiten ve her şeyi bilendir." (Enfal: 53).
"Her insanın önünde ve arkasında, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetleyen melekler vardır. Gerçek şu ki, insanlar kendi iç dünyalarını değiştirmedikçe, Allah onların genel durumunu değiştirmez. Allah bir topluma kendi kötülüklerinin bir sonucu olarak, bir felaket tattıracağı zaman, onu geri çevirecek yoktur. Zaten o insanların, Allah'tan başka koruyup kollayanları da yoktur." (R'ad: 11).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025