İçinde bulunduğumuz asrı bir önceki asırdan ayrı düşünebilir miyiz?
Yaşamakta olduğumuz yılı bir önceki yıldan bağımsız ele alabilir miyiz?
Bu ay geçen ayın deva mı değil midir?
Yaşamakta olduğumuz bugün, dün alınan kararlar ve düzenlemeler ile şekillenmez mi?
Gün yürürken sürekli sırtında dünü taşımaz mı?
Herkes kendi mesleğinde, kendi branşında, kendi uzmanlık alanında ürettiği fikirlerle, geliştirdiği formüller ve çıkış yolları ile ya yürümekte olan günün sırtındaki ağır yükleri azaltarak önünü açar, dolayısıyla bugünü yaşayanların yollarını açar ya da dünden intikal eden yüklerin üstüne yeni yükler ekleyerek çıkış yollarının sarpa sarmasına sebep olur.
İnsanlık aleminin hayat yolculuğunda, muhtelif kabiliyetleri ile ön sıralarda yer almış olan gurupları bu iki ana çizgide değerlendirmek mümkündür.
Dünden intikal eden yükleri azaltarak günün yürüyüşüne yardımcı olanlar, kendi çağlarında yaşayanların işlerini kolaylaştırıp yollarını açanlar.
Dünden intikal eden problemler yumağını daha da karmakarışık, daha da içinden çıkılmaz hale getirerek kendi çağlarındaki çağdaşlarının işlerini zorlaştıran ve çıkış yollarını tıkayanlar.
Yüce Yaratıcı tarafından insanlığın yollarını açmak, çıkış yollarını göstermek üzere gönderilen peygamberler de çıkış yollarının tıkandığı zaman dilimlerinde bir rahmet ve merhamet eseri olarak zuhur etmişlerdir.
Peygamberlerin öğretilerini kendi çağlarında ve sonraki çağlarda doğru anlayıp sonraki nesillere doğru aktaranlar olduğu gibi, yanlış anlayıp, yanlış yorumlayıp sonraki nesillere de bu kendi yanlış yorumlarını din namı ile aktaranlar olmuştur ki bu da hem ilmi hem de tarihi bir gerçektir.
Bugün, müsteşriklerin Yüce İslam'a saldırmak için 'mal bulmuş mağribi' gibi dört elle sarıldıkları meselelerin tamamı, İslam'ın aslında olmayan, sonradan İslam'a mal edilmiş olan yanlış algılar, anlayışlar ve yorumlardır.
Gerçek bilgin, gerçek bilge, gerçek ilim ve irfan sahibi odur ki yaptığı çalışmalarla hem müsteşriklerin hain planlarını boşa çıkarsın hem de insanlık ile Yüce İslam arasına örülmüş olan duvarları yıkıp temizlesin.
Bu pencereden bakınca Prof. Dr. Haydar Baş Hoca'nın yaptıklarını, yapılmasına aracı olduklarını ve yazdıklarını "yüzyılın hareketi" olarak tanımlamak, ancak bir hakkı teslim etmek anlamına gelir.
Asırlar boyunca İslam aleminin kanayan yarası, hatta kangrene dönüşmüş olan yarası durumundaki "Şii-Sünni" ayırımına ve ayrışmasına son vermek için, hacmi bir adam boyunu aşan Ehl-i Beyt külliyatını yazmış olması, hiç abartısız yüzyılın hareketidir.
Yine asırlar boyunca İslam dünyasının bir türlü çözemediği ekonomik ve iktisadi problemlerine esaslı bir neşter vurmak için, özellikle faiz belasından kurtarmak için kaleme aldığı Milli Ekonomi Modeli, gün geçtikçe daha iyi anlaşılacağı üzere yüzyılın hareketidir.
Yüzyıla yaklaşan bir zamandan beri bu millet ile Atatürk'ün arasını açmaya çalışanların, her fırsatta ortaya saçılanların tüm oyunlarını boşa çıkaran "Hoş Geldin Atatürk" eserini kaleme almış olması da ayrıca yüzyılın hareketi olarak değerlendirilmelidir.
Dünden intikal eden ağır yükleri günün üzerinden kaldırmaya ve insanlığın yollarını açmaya bu çağda biricik örnek Prof. Dr. Haydar Baş hocadır.
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025