Hariciye Bakanımız Abdullah Gül'ün İsrail'deki temaslarıyla ilgili oldukça önemli bir ayrıntı gün yüzüne çıkarıldı. Gül'ün İsrail'de Başbakan Ehud Olmert, Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ve Savunma Bakanı Amir Peretz'in dışında çok önemli bir temasta daha bulunduğu ortaya çıktı. Gül, İsrail'in Lübnan ve Filistin'deki katliamlarının bahanesi olarak öne sürdüğü kaçırılan 2 İsrail askerinin ailesiyle özel bir görüşme yapmış. Gül, bu görüşmede ailenin acılarını paylaştığını belirterek şunları söylemiş: "Sevdiklerinizden haber alabilmeniz için elimden geleni yapacağım."Şu saate kadar yalanlanmayan bu haber, Abdullah Gül öncülüğünde AKP hükümetinin bölgede yürüttüğü "arabuluculuk" faaliyetlerinin niteliği ve rotası hakkında oldukça fikir verici. Halen yalanlanmamış olmasının yanında haberin doğruluğuna işaret eden bir diğer gelişme de, İsrailli yetkililerin bu görüşmeyle ilgili yaptıkları açıklamalar. ANKA haber ajansına konuşan İsrailli bir yetkili Gül'ün bu ziyaretiyle ilgili şunları söylüyor: "Bu büyük ama çok büyük bir jest. İnsani bir konuda Bakan Gül çok büyük hassasiyet göstermiştir. Elinden geleni yapma sözü de ailelerde büyük mutluluk yarattı."Gül'ün, büyük bir hassasiyetle gizlenen bu temasıyla, Başbakan Erdoğan'ın Şemdinli'de terörist Seferi Yılmaz'a gerçekleştirdiği geçmiş olsun ziyareti arasında hiçbir fark yoktur. İsrail'in bu askerleri bahane ederek gerçekleştirdiği Lübnan ve Filistin katliamlarında hayatını kaybeden yüzlerce Müslüman aile ve en önemlisi bölgemizde bu katliamlara büyük bir tepki koyan yüzmilyonlarca Müslüman'ın acılarına tuz biber ekecek bu gelişme, Türkiye'nin bölgedeki imajına da büyük bir darbe vuracaktır. Nitekim, Abdullah Gül'ün El Aksa Cami gibi mübarek bir mekana üniformalı İsrail askerleri eşliğinde girmesi esnasında yaşanan protesto görüntüleri, bir Türk yetkilinin Filistin topraklarında ilk defa bu denli ağır bir eyleme maruz kalması bakımından anlamlı olduğu kadar, Türkiye'yi yöneten iradenin kafasını iki eli arasına alıp derin bir tefekkür yapmasını da elzem kılıyor. Osmanlı'nın torunu Türkiye bölge ülkelerinde ciddi bir irtifa kaybı yaşıyor ve AKP hükümeti döneminde bu imaj kaybı süreci hızlandı. Bütün bu yaşananlara rağmen Lübnan'da, Suriye'de, Filistin'de Türkiye'nin ve Türk askerinin apayrı bir yeri bulunuyor. Hazzetmeyen azınlığın yanında Türkiye'ye gönülden bağlı çoğunluğun gönlünü yaralayacak bu tip eylemler ve büyük bir iştiyakla yürütülen BOP eşbaşkanlığı, "İsrail ve ABD güdümlü Türkiye" imajının içini doldurmaya devam ediyor. Önce emekli ABD'li albay Ralph Peters'ın, ardından da ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın altını kalın kırmızı kalemle çizdikleri "yeni Ortadoğu" planlarına, kendi ulusal sınırlarını değiştirecek olması hasebiyle büyük bir tepkiyle yaklaşan bölge ülkeleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Dışişleri Bakanı'nın ağzından şu cümleyi duyduğunda ne düşünebilir: "Yeni Ortadoğu söylemini, yeni Ortadoğu sınırlarının belirlenmesi anlamında anlamıyorum."Rice ve Peters'ın tefsire ve herhangi bir yoruma kapalı bu net açıklamalarına yapılan bu Gül tefsirine eminim ki ABD ve İsrailli dostları da şaşırıyordur!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012