Ömer bin Abdülaziz
Ömer bin Abdülaziz Hazretlerini vefatından sonra Halife Zeyd ibni Melik, Fatıma binti Abdülmelik'in beytülmaldeki ziynet ve mücevherlerini iade etmek isteyince, Fatıma; "Vallahi kabul etmem. Ben Ömer'e sağlığında itaat edip de, vefatından sonra isyan etmem" diyerek sadâkatini ifade etti.
Ömer bin Abdülaziz'in vefatına bütün tebeası üzüldü. Cenazesi arkasında ağlayan bir rahibe; "Bu kimse senin dininde değildi. Neden ağlıyorsun?" diye sordular. "Ben şunun için ağlıyorum: Yeryüzünde bir güneş vardı. Şimdi battı..." cevabını verdi.
Mus'ab bin A'un anlatır: "Ömer bin Abdülazizi halife iken Kirman'da koyun güderdim. Koyunlar ile kurtlar birlikte dolaşırlardı. Bir gece ansızın kurtlar koyunlara saldırdı. İçimden "Şu adil halife ölmüş olmalı" dedim. Araştırıldı. Ömer bin Abdülaziz'in o gece vefat ettiği anlaşıldı." Vefatını cinniler de haber verdi.
Ömer bin Abdülaziz'in vefatıyla ilgili, şairler mersiyeler söyleyerek onun kıymetini dile getirdiler.
O, büyük bir güneşti, doğmaz, gayri bir daha
Matemini tutarak saçamaz nûr ve ziya.
Sarardı güneş artık, karardı cihan bile.
Yûnus bin Ebû Şebib; "Ömer bin Abdülaziz Hazretlerini halifeliğinden önce gördüm. Etli ve gürbüz bir kimseydi. Halife olduktan sonra da gördüm. Öyle zayıflamıştı ki uzaklardan kaburga kemiklerini saymak mümkündü" dedi.
Ömer bin Abdülaziz, Ehl-i Beyt'e çok hürmet, izzet ve ikramda bulunduğundan, Hazret-i Ali'nin torunu Fatıma binti Hüseyin; "Ömer bin Abdülaziz kalsaydı biz bir şeye muhtaç olmazdık" buyurdu.
Büyük veli ve alimlerden Süfyan-ı Sevri Hazretleri ve İmam-ı Şafiî Hazretleri; "Halifeler beştir; Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali ve Ömer bin Abdülaziz'dir" buyurdular.
Hocası meşhur fıkıh alimlerinden Mücahid; "Biz, Ömer bin Abdülaziz'e öğretmek için geldik. Halbuki daima ondan öğrenir olduk" buyurdu.
Ömer bin Abdülaziz Hazretlerini vefatından sonra Halife Zeyd ibni Melik, Fatıma binti Abdülmelik'in beytülmaldeki ziynet ve mücevherlerini iade etmek isteyince, Fatıma; "Vallahi kabul etmem. Ben Ömer'e sağlığında itaat edip de, vefatından sonra isyan etmem" diyerek sadâkatini ifade etti.
Ömer bin Abdülaziz'in vefatına bütün tebeası üzüldü. Cenazesi arkasında ağlayan bir rahibe; "Bu kimse senin dininde değildi. Neden ağlıyorsun?" diye sordular. "Ben şunun için ağlıyorum: Yeryüzünde bir güneş vardı. Şimdi battı..." cevabını verdi.
Mus'ab bin A'un anlatır: "Ömer bin Abdülazizi halife iken Kirman'da koyun güderdim. Koyunlar ile kurtlar birlikte dolaşırlardı. Bir gece ansızın kurtlar koyunlara saldırdı. İçimden "Şu adil halife ölmüş olmalı" dedim. Araştırıldı. Ömer bin Abdülaziz'in o gece vefat ettiği anlaşıldı." Vefatını cinniler de haber verdi.
Ömer bin Abdülaziz'in vefatıyla ilgili, şairler mersiyeler söyleyerek onun kıymetini dile getirdiler.
O, büyük bir güneşti, doğmaz, gayri bir daha
Matemini tutarak saçamaz nûr ve ziya.
Sarardı güneş artık, karardı cihan bile.
Yûnus bin Ebû Şebib; "Ömer bin Abdülaziz Hazretlerini halifeliğinden önce gördüm. Etli ve gürbüz bir kimseydi. Halife olduktan sonra da gördüm. Öyle zayıflamıştı ki uzaklardan kaburga kemiklerini saymak mümkündü" dedi.
Ömer bin Abdülaziz, Ehl-i Beyt'e çok hürmet, izzet ve ikramda bulunduğundan, Hazret-i Ali'nin torunu Fatıma binti Hüseyin; "Ömer bin Abdülaziz kalsaydı biz bir şeye muhtaç olmazdık" buyurdu.
Büyük veli ve alimlerden Süfyan-ı Sevri Hazretleri ve İmam-ı Şafiî Hazretleri; "Halifeler beştir; Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali ve Ömer bin Abdülaziz'dir" buyurdular.
Hocası meşhur fıkıh alimlerinden Mücahid; "Biz, Ömer bin Abdülaziz'e öğretmek için geldik. Halbuki daima ondan öğrenir olduk" buyurdu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.